İletişim çağıyla birlikte her şey alt üst oldu. Sokaktaki sade vatandaş bile dünyanın öbür ucunda ne olup bittiğini anında öğreniyor...
”Dünyayı ekranlardan takip ettiğimiz yılları yaşarken gördüğümüzü zannettiğimiz veya izlediğimiz her şey gerçek mi?”
İngiltere Kraliçesi 2.Elizabeth’i çılgınlar gibi dans ederken gördük! Evet karşımızda profesyonel dansçılara taş çıkaran performansı ile oradan oraya atlayıp zıplayan tam da 94 yaşındaki Kraliçe Elizabeth(miy)di?... Görüntülerin inandırıcılığı karşısında zihinlerde ‘o muydu’ sorusunun belirmesi o kadar zordu ki!
İletişim çağıyla birlikte her şey alt üst oldu. Sokaktaki sade vatandaş bile dünyanın öbür ucunda ne olup bittiğini anında öğreniyor... Terörü destekleyen ülkeler ve sözde siyasetçiler çok kolay deşifre oluyor... Uluslararası terör oyunları bile birer birer itiraf edilmeye başladı daha ne olsun! Bunun son örneğini eski Yunan Bakan Pangalos ile gördük. Kaleme aldığı kitap ile adeta günah çıkarıyordu Pangalos! Yunanistan’ın PKK’yı nasıl desteklediğini, koynunda büyütüp beslediğini, koruyup kolladığını, maddi manevi tüm ihtiyaçlarını karşıladığını bir bir anlatıyor kitabında. Şaşırdık mı? Tabi ki şaşırmadık, çünkü Türkiye yıllardır bu gerçekleri biliyor ve dile getiriyordu her mecrada fakat uluslararası arena kör-sağır-dilsizi oynamakta kararlıydı! Peki son süreçte bu tarz itirafların gelmesinin sebebi neydi? Sebep şu; son yıllarda Türkiye içeride ve dışarıda ikinci ‘Kurtuluş Mücadelesini’ vermeye başladı ve bu durumdan rahatsız olan ülkeler tarafından ciddi kıskaca alınmaya çalışıldı her anlamda! Bu baskılar azalsa da bitmedi elbette. Yapılan baskıların her seferinde geri teptiğini anlayan ülkeler şimdi Türkiye köprülerini güçlendirmeye başladı. Fakat yakın geçmişe kadar sütten ağzımız çok yandığı için kurdukları köprülerden getirecekleri yoğurtları üfleyerek yemek gerektiğini de unutmamalıyız!
Çünkü onlarca yıldır dünyayı zapturapt altında yönetmeye çalışan uluslararası oluşumların miadı doldu ve şu an çatırdıyor, biliyoruz göreceğiz! Bu çatırdamalar arasında Türkiye’nin son birkaç yıldır yurt dışında elde ettiği güçlü, kararlı, yükselen temsiliyetler ve söylemler öne çıktı! Bu yükseliş onlar için rahatsız edici!
Misal yurt dışında yaşayan gurbetçilerin anlattıkları şöyle; “Eskiden yaşadığımız ülkede sesimizi Türkiye’ye duyuramazdık! Büyükelçilik birimlerimize ulaşamazdık! Günlerce hatta bazen haftalarca beklerdik! Baba ocağı olarak bildiğimiz büyükelçiliklerimizin soğuk, ilgisiz ve üstten bakan tavırlarıyla çok ama çok kırılırdık! Bu sebeplerden ve yaşadığımız ülkelerin dayatmalarından dolayı çoğu gurbetçi çifte vatandaşlıktan çıkıp sadece Avrupalı olmayı seçti!
Fakat şimdi öyle değil. Anında sesimiz duyuluyor, yaralarımız sarılıyor, sorunlarımız çözülüyor, hiçbir ülkede takılı kalmıyoruz, gerekirse Türkiye’den anında müdahale ediliyor...”
İşte bu güçlü devletin vatandaşına kattığı gücün yansıması...
Tıpkı Pangalos’un PKK itirafı gibi, AB ülkelerinin ‘Türkiye’siz olmaz’ demesi gibi, Ortadoğu ülkelerinin Türkiye’nin gücüyle güç bulmak istemesi gibi, Irak ve Suriye’de terörün belini kırmak için Türkiye’nin varlığına ihtiyaç duyulduğu gibi, Ermenistan’a haddinin bildirilmesi gibi...
Şimdi gelelim yazımın başındaki Kraliçe Elizabeth’in çılgınlar gibi dans etmesine. Dans eden elbette ki İngiltere Kraliçesi değildi fakat teknoloji öyle kusursuz bir sunum yapmıştı ki anlamak imkansızdı! Sadece “mantığını ve gerçeğe inancını kaybetmeyenler” bunu anlayabilirdi!
Geçtiğimiz haftalarda bir yazımda “Pandemiden sonra kapitalizm köle gibi çalışanları değil zihniyle, duruşuyla, tavrıyla, insan ilişkileriyle, ikna kabiliyetiyle, cümleleriyle üretken ve yüreğini kaybetmemiş insanları isteyecek” demiştim... Hatta Avrupa ülkeleri bu profildeki insanlara “vatandaşım olur musun” diye teklifler bile götürüyor, götürecektir demiştim!
Çünkü teknolojinin Nirvana’sını yaşayan insanoğlu mantığını, yüreğini, aidiyetini, samimiyetini kaybetti! Bu sebepten şimdi ‘yürekli, mantıklı, samimi’ vatandaşların önemi öne çıktı. Düşünün Kraliçe Elizabeth için yapılan kurgunun daha fazlası baş edilemeyen ülkeleri kaosa sürüklemek için yapılırsa ve her mecradan yayınlanırsa neler olur? Mantığını ve yüreğini kaybeden kitlelerin tepkisi ne olur?
Uzun kelamın kısa özeti şu; teknoloji çağıyla tüm oyunlar deşifre oldu! İnsanoğlu da teknoloji bağımlısı olup hayatına, gözlerine, beynine, hareketlerine, düşüncelerine, duygularına cihazlar üzerinden yön vermeye başladı! Durum bu kadar bıçaksırtı iken ülkeleri ve toplulukları yeni ve daha tehlikeli oyunlar ile yine teknoloji üzerinden vurmaya çalışacaklar! Bu sebepten alengirli cümlelerle değil mantığıyla, yüreğiyle, samimiyetiyle ve sade cümleleriyle yüreklere dokunanlara ihtiyaç duyulacak...