Bu yeni tanımlama bana ait. Kesinleşmiş, onaylanmış "genel kabul görmüş" bir sendrom filan değil.
İnsanoğlunun yaşı üçe ayrılıyor:
Zeka yaşı,
Beden yaşı
Gönül yaşı
Bu yeni tanımlama bana ait. Kesinleşmiş, onaylanmış “genel kabul görmüş” bir sendrom filan değil. Ne yazık ki beden ve zeka yaşı olarak gelişim gösteren erkekler gönül yaşı itibari ile kadınların çok çok gerisindeler.
Şimdi bazı erkekler bu yazıyı okurken neyimizi gördün, kim kızdırdı bu kadını sorularını artarda sıralayabilirler. Beklediğim bir şey. Bu arada pek çok kadın da benimle aynı fikirde olabilir. Konunun objektif olabilmesi adına herhangi bir öfkeye maruz kalmadan bu yazıyı yazdığımı gönül rahatlığıyla buraya not düşerek söylemek isterim. En azından intikam olarak kullanabileceğim zemin asla gazete köşem olmaz. Burada sadece danışan çiftlerimden edindiğim gözlem ve deneyimlerimi paylaşıyorum.
Bilindiği üzere toplumumuzda “Erkekler geç olgunlaşır” denilir. Peki erkek geç olgunlaşıyor da kadın aynı mı kalıyor? Hiç mi değişmiyor? Hayır, erkeğin olgunlaşma sürecinde kadın çoktan ilerlemiş oluyor. Kadın ve erkeğin arasındaki uzaklık azalmıyor tam tersi artıyor. Bu durumu pek çok kez deneyimlemiş bir çift terapisti olarak sorunu önümüzdeki günlerde daha sık ve çok konuşacağımızı garanti ederim.
Peki gönül yaşı ne demek?
Bireyin yaşamında sevgi ve değer duygusu ile tanışması demek. Temel bir gereksinim ve bu gereksinimin etkisini karşı cinse yansıtması demek. Duyum mekanizmaları sağlıklı olarak işlemeyen bir bireyin duygusal gelişiminin yeterliliğinden söz edilemez. Bu da gönül yaşını etkilemektedir. Ne yazık ki günümüzde erkekler gönül yaşı itibari ile kadınların gerisindeler.
Bakıyorsunuz belli bir zeka ve kariyere sahip, belli bir yaştaki adam gönül işlerinde gelişim geriliği sergiliyor. Duygusal olarak kendini iyi ifade edemiyor. O elli yaşındaki koca adam birden 13-14 yaşlarındaki ergen davranışları ile karşınıza çıkıveriyor. Kadın şok! Ve fakat kendisine aşk nedir sevmek nedir, ilişki nedir diye sorduğunuzda da öyle ballandıra ballandıra anlatıyor ki adeta mangalda kül bırakmıyor! Bu kadar da delikanlı!
Aramızda, bunun kadını erkeği olmaz olgunlaşmak bir insanlık meselesi diyenler çıkacaktır elbette. Doğru, ama toplumda erkekliğin edebiyatı bu kadar yüceltilince ve kadın sanki onun bir alt kolu gibi sunulunca ister istemez dikkat bu aidiyette toplanıyor. Birçok kadın, erkeklerin bir türlü tam olarak büyümediğini, çocuk kaldığını, duygusal olarak kendilerini iyi ifade edemediklerinden şikâyet ediyor terapilerimde.
Yetişkin bir yaşta olmalarına rağmen bir türlü büyüyemeyen gönül yaşı düşük bu erkekleri tanımak aslında hiç zor değil. Onları duruş olarak belirttikleri inatlarından, hatalarını kabul etmemelerinden, kurban rolünü sevmelerinden, erkek taklidi yapmalarından, öz güvensiz tutumlarından, acıyla olan imtihanlarından, sekse kafayı fazlasıyla takmalarından, yüzleşmekten kaçınmalarından anlamak mümkün. Hatalara aşırı tepki gösterir, özür dilemeleri neredeyse bir mucizedir. Kendilerini her şeyin üzerinde görürler.
Erkeğin yaşının gerektirdiği sorumlulukların farkında olması, sosyal yaşamı için düzeltmesi gerektiği davranışları bilmesi yaşamın ana unsurudur. Kişinin yaşına göre daha doğru davranışlar edinmesi ve bir sorun olduğunun farkına varması için yaptığı yanlışların desteklenmemesi gerekir. Çünkü sorumluluktan uzak kalmaya çalışan ve hatalarını sürekli sevgilisine veya eşine yükleyen erkeğe alttan almak gibi yanlış destekler onun içinde olduğu durumun farkına varamamasına neden olur.
Dışarıdan bakıldığında ilgi çekici, zeki, kariyerli ve sevimli görünse de gönül yaşı geriliği olan erkekler kendi durumlarının farkında değildir. Karşı cins ile hep didişir durur. Yaşam kalitesini iyileştirmek ve daha doğru ilişkiler kurmak için hiç çabalamaz. Oysaki bu tedavi edilmesi gereken önemli bir davranış bozukluğudur. Çünkü çocuktan mükemmeli bekleyen, çok eleştirel, kıyaslayıcı ve ancak katı kurallara uygun davrandığında takdir edip onaylayan ebeveynlerin çocukları kendilerine değer vermeyi öğrenemezler. Ebeveyninin eleştirel tavrını içselleştirirler.
Durum böyle olunca da bu erkeklerle beraberlik son derece sancılıdır. Bir süre sonra ilişki ayrılıkla son bulur. Hata ise hep kadınlarda olur.