Çevrenin korunması ve önemi çocuklara anlatılmalı. Doğal dengenin gelecek nesil için önemi açıklanmalı.
Doğayı epey zamandır unuttuk! Yeşil alanları beton yığınlarına feda etik ve etmeye devam ediyoruz. Giderek dijitalleşen dünyada, doğayla ilişkimiz azalmış durumunda. Doğanın bir parçası olduğumuzu unutup ve sadece ara sıra piknik yapmak ya da yürüyüş için kullanabileceğimiz mekân olarak görüyoruz ve en acısı çocuklarımıza doğayı öğretmeden büyütüyoruz. Çocuklarımız, bilgisayar oyunlarından, telefonlardan ve tabletlerden kafasını kaldırmadan sokaklarda bile oynamıyorlar artık.
Çevrenin korunması ve önemi çocuklara anlatılmalı. Doğal dengenin gelecek nesil için önemi açıklanmalı. Hayvan sevgisi çocuklara verilmeli, kedilerden, köpeklerden, böceklerden korkmayacak şekilde onları yetiştirmeli. Geri dönüşümün önemi ve insanların doğanın bir parçası olduğunu vurgulamalıyız. Kentlerde doğadan kopuk şeklinde yaşamak durumunda kalıyoruz ancak hafta sonları çocukları doğa yürüyüşüne götürebiliriz. Çocuklarımızı açık havada aktivite yapmaya alıştırmalıyız. Çocuklarınızı izci kampı tarzı kamplara göndermek de hem gelişimleri hem de doğayı tanımaları açısından faydalı olacaktır. Çocuklar doğayı keşfederek aslında kendirini keşfediyor. Doğada oynayarak enerjilerini boşaltma fırsat buluyorlar böylece ev ortamında ailelerine karşı daha itaatkâr davranırlar. Çocuklar doğada çevre sorununa karşı bir çözüm arayarak çevre duyarlıkları artmakta ve yeni becerileri elde ederek özgüvenleri gelişecektir. Ayrıca doğada bulunmak çocukların yaratıcılığını ve yeteneklerini keşfetmesine yardım edecektir. Çocukların bitki ve hayvanlar ile ilgilenmeleri onları tanıma ve onlara karşı sevgi ve korumayı öğretir. Çocuklarda çevre bilincinin geliştirmesiyle hayvanlara karşı olan korkuları azalır ve yerine sevgi ve alakaları çoğalır. Gelecekte çocukların bitki ve hayvanlara karşı negatif tepki oluşturmalarını ve doğadaki diğer canlılara acımasızca davranmalarını engellemek için, hayvanları kötü birer varlık olarak gösteren, devamlı insanlara zarar veren yaratıklar olarak sunan masal ve hikâyelerin anlatılmasına son verilmelidir. Aynı zamanda ormanların da kesilmeye ve kullanılmaya mahkûm birer hammadde olduklarını anlatan, çocukların beynini yerle bir eden, şarkılardan ve şiirlerden vazgeçilmelidir. Bir çocuğun çevreye karşı sorumluluk hissetmesi için her şeyden önce doğayı sevmesi gerekir ve sevmesi için bitkileri koklaması, dokunması, toprakla oynaması, hayvanları izlemesi ve çevreyi temizlemesi yani birçok şeyi doğada deneyimlemesi ve öğrenmesi lazım. Aileler çocuklarıyla birlikte doğadaki çöpleri toplayıp, ormanlarda gezebilirler. Böyle etkinlikler çocuklara çevreye ait oldukları ve çevrenin bir parçası olduklarını hatırlatır. Bu çocuk ileride ait hissettiği yerin temiz tutması ve korunmasına özen gösterecektir. Yapılan araştırmalara göre küçük yaştan doğada veya açık alanlarda düzenli gitmeyip ve aktivitelerde katılmayan çocuklar büyüdüklerinde de doğaya değer vermiyorlar. Çocuklara çevre bilincini vermek için doğayla temas ve doğa eğitimi önemlidir. Çevre eğitimi; çevresel sorunları ve bu sorunlara yönelik üretilebilecek çözümleri keşfetmeye yönelten, çevreyi korumayı ve doğa sevgisini aşılamak adına tasarlanmış sürece deniyor. Çevre sorunlarının, çocuklara açıklanmasıyla ileride çevre duyarlı bireylerin gelişmesini sağlıyor ve ileride çevre sorunlarına karşı kendileri sorumlu hissedecekler. Ancak sürekli çevre sorunlarından konuşmak çocukları gelecek yönelik ümitsizliğe ve yaşam sevinçlerin azalmasına sebep olabilir. Çevre dostu davranışların ileriki nesillerde görünmesi için çevre eğitiminin küçük yaşlarda verilmesi önemlidir. Çocukların bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor öğrenme alanlarına hitap eden bu eğitim ne kadar erken yaşlarda başlarsa o kadar etkili olacaktır. Ailenin desteklediği bu eğitimin gelişebilmesi için okul önemli bir faktördür. Özellikle okul öncesi dönemde çocuklar kazandıkları tutum ve davranışı ileriki dönemlere kesinlikle taşıyacaktır. Bu dönem çocuğun ilk sosyalleşme çağı, kalıcı davranışların öğrenim dönemi ve birçok yönden ilerleme gösterdiği dönem olarak hayatında önemli bir yeri vardır. Çocuklara çevre ile ilgi bilgilerin verilmesi en iyisi doğada verilmesi önemlidir. Bu amaca yönelik okul bahçesi tasarlanabilir veya eğer okulun müsait bahçesi yoksa okul dışında düzenli geziler organize edilebilir. Ayrıca okullarda çevre eğitimin iyi bir şekilde verilmesi için her şeyden önce öğretmenlerin çevre bilincine sahip olmaları gerekir. Bu nedenle öğretmelerin çevre bilinci seminerlerine katılmaları gerekmektedir.
Çevre eğitimi Türkiye’de çok sınırlı sayıda verilmektedir yalnızca sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yapılmaktadır. Hâlbuki bu konuda okulların ve ailelerin sorumlulukları oldukça büyüktür. Bu kadar önemli bir konunun müfredata girmesi çevre bilinci olan nesiller yetiştirmek açısından büyük önem arz ediyor. Eğitim ailelerden ve ev ortamından başlar. Bu konuda bilinçli bireyler olarak devletten, okullardan ve öğretmenlerden çevre bilincine dair derslerin ve aktivitelerin yapılmasını talep etmemiz gerek. Çocuklar ebeveynlerinden ne öğrenirseler onu hayat boyunca önemsiyorlar. Üniversiteden uzaman kişiler okullarda çocuklara çevre bilincine yönelik eğitimler veren diğer bir gruptur. Çevre mühendisliği ve peyzaj mimarlığı gibi bölümlerden uzman kişiler okullarda çocuklara seminerler ve toplantılar düzenleyerek bu eğitimi daha profesyonel hale getirebilirler. Bu şekilde öğrencilerin doğa ve doğa sorunlarına yönelik ufukları gelişir ve doğaya karşı daha duyarlı olurlar. Böyle çalışmalar okular ve üniversitelerarası iş bilirliğin sağlanmasına ve anlamlı iletişimin kurulmasına da yol açacaktır.
GÜNÜN SÖZÜ: YEŞİL DOĞA HAYAT KURTARIR