Geçen yazımızda bilgi ve iletişim teknolojileri şirketlerinin içinde bulunduğumuz 4. Sanayi Devrimi sürecindeki önemine vurgu yaparak, başta bu iş kolunda olmak üzere fikir ya da projesi olanların girişim vakıfları modeli ile devlet tarafından desteklenebileceğini vurgulamıştık.
Geçen yazımızda bilgi ve iletişim teknolojileri şirketlerinin içinde bulunduğumuz 4. Sanayi Devrimi sürecindeki önemine vurgu yaparak, başta bu iş kolunda olmak üzere fikir ya da projesi olanların girişim vakıfları modeli ile devlet tarafından desteklenebileceğini vurgulamıştık. Bugün bu konuya örnek bir olay üzerinden devam edelim.
Alp, değerli bir fikri olan, çalışma arkadaşlarını bu fikir etrafında toplamış ve onlarla beraber fikrini projelendirmiş bir arkadaşımız. Artk şirketleşerek projeyi hayata geçirmenin vakti geldi. Projelendirilmiş ürünün prototipinin üretilmesi, Ar-Ge çalışmalarının başlaması vb. gibi bir çok husus için personel ve ekipman ihtiyacı var.
Teminatı olmadığı için bankalardan kredi kullanamıyor. Proje finansmanı modellerinde sürece başlamak için bile ciddi ön yeterlilikleri sağlaması gerekiyor. Proje finansmanı kaynaklarının çoğu dışarıda ve süreçlerin takibini yapmak bile başlı başına bir iş. Tanıdık iş adamları, kişisel çevresi proje ile çok ilgili, çok teşvik edici. Ancak, başlamak için gerekli olan sermayeyi sağlama konusunda umut vermiyorlar. Nitekim, startupların cenneti olan ABD’de bile kurulduktan sonra dördüncü senenin sonunda hala ayakta olan startupların sayısı yüzde 50’den az. Annesi zaten her gün tepesinde, ‘’Ah oğlum! sen o gül gibi işi bırakmayacaktın.’’
Alp’in, artık kurumsal sermaye sağlayıcılarını da geçtik, şahıs olan yatırımcılardan bile yatırım alabilmesi için, yapmış olduğu bilimsel çalışmalar sonucunda elde ettiği ve projesine temel oluşturan verileri, kurmuş oldukları küresel ağlar ile on yıllardır güvenli raporlar üreten ve vurdukları mühür noter mührü gibi olan uluslararası şirketlere onaylatması gerek. (“Gördük biz o güvenli rapor üreten, mühürleri noter mührü reyting şirketlerini 2008 krizinde” dediğinizi duyar gibiyim. İşte bu kadar güvenilir! Neden onlardan daha güvenilir otoriteleri biz meydana getirmeyelim?) Bulunana onay almak için dahi ödenmesi gereken tutarlar oldukça yüklü. Yani aslında Alp, Türk Elon Musk bile olsa, işi gerçekten çok zor.
Özerk ve tamamıyle şeffaf olan Özel Vakıflar Birliği (ÖVB), Türkiye’deki ve dünyadaki üniversitelerle iş birliği içinde çalışarak projelerin teknik olabilirliklerini onaylayan, bu teknik onay sonrası projenin muhtemel piyasasını çalışarak her bir projeye verilecek olan teşvikleri belirleyen bir devlet kuruluşu. Ancak vereceği teşvik her ne ise, proje sahibinden bir talebi var. Eğer projesinin hayata geçmesini istiyorsa, projesini hisseleri kendine ait bir şirket olarak değil, hisseleri özel statü ile kurulmuş bir girişim vakfına ait bir şirket olarak hayata geçirmek zorunda.
ÖVB’nin belirlemiş olduğu formata uygun şekilde projesini hazırlayıp sunan Alp, ÖVB’nin yapmış olduğu teknik ve mali etüt sonrasında onayını alır. Proje yatırıma uygun bulunmuştur. Her bir proje için özel olarak hazırlanan onay yazılarından Alp’in onay yazısında, sadece ve sadece yabancı yatırımcı bulması karşılığında hayata geçecek devlet teşvikleri sıralanmıştır. ÖVB ve Alp arasında imzalanan bir sözleşme ile Alp, proje üzerindeki bütün haklarını, kurucu başkanı kendisinin olduğu girişim vakfına devreder.
Alp artık yatırımcının karşısına, projesi özerk ve şeffaf bir devlet kuruluşu tarafından onaylanarak teşvikleri sıralanan bir şirketin ait olduğu bir vakfın kurucu başkanı olarak oturabilir ve ihtiyaç duyduğu yatırımın önünün açılması kolaylaşabilir.
Bir önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, beğenelim ya da beğemeyelim, çok büyük bir küresel şok olmadığı müddetçe mevcut yapının değişmesi olanaklı görünmüyor. Diğer taraftan mevcut yapı sermayenin azınlığın elinde toplanmasına yol açmakta ve hem ülke içi hem de küresel sosyolojik dengeleri bozmakta. Sermayenin belirli eller yerine vakıflarda toplanmasının teşviki ile sistem içerisinde daha eşitlikçi alternatif bir model geliştirmek belki de kim bilir, bölgesinde ve dünyada hak ettiği ölçüde sözü geçen bir ülke olmamız için bir gerekliliktir.