Sondan başlayalım; Kırkpınar'ın bu sene 661. kez yapılan geleneksel yağlı pehlivan güreşlerini Cengizhan Şimşek kazanarak Altın Kemer'i takmaya hak kazandı.
Sondan başlayalım; Kırkpınar’ın bu sene 661. kez yapılan geleneksel yağlı pehlivan güreşlerini Cengizhan Şimşek kazanarak Altın Kemer’i takmaya hak kazandı. Çok güzel güreşler çıkardı Antalyalı pehlivan. Finaldeki rakibi Mustafa Taş’la birlikte çayırın tozunu attılar, maşallah diyelim. Kırkpınar bu sene gençlerin pınarıydı ve bu bize geleceğin gençlerin omuzlarında yükseleceği muştusunu verdi turnuva boyunca.
Gelelim işin “hikâye” kısmına: 14 farklı “boy”da 2 bin 475 pehlivan çayıra çıkmak için kayıt yaptırdı bu sene ki bu tüm zamanların rekoru. Bunların 54 tanesi de bizim primalarımız başpehlivanlarımızdı. İçlerinde yaşlısı genci (en yaşlısı Şaban Yılmaz en genci finalist Mustafa Taş’tı), yurdun dört bir yanından zembilini sırtlanıp Sarayiçi’nin yolunu tutup dualı çayırda nasibini arayan bahadırlar, baba yiğitler dolu tam 54 aslan parçasıydı bu geleneğin son nesil temsilcileri.
Cuma günü açılış seramonisi, yürüyüş, şenlik falan derken pek bir aksiyon olmuyor yıllardır. Belki bu kısmını biraz hareketlendirmek lazım gelecek senelerde. İşin Uluslararası kısmını uzun zamandır atlıyoruz nedense çok içe kapandık, bu şenlikte öncelikle Türk Dünyası’nın güreş konusundaki otoritelerini bir araya getirecek bir aksiyon gerekiyor evvela. Azerbaycan başta olmak üzere Türkî Coğrafyanın hem yönetici hem de sporcularını şeref misafiri olarak bu şenliğe dahil etmek ve mevcut yağlı-yağsız-minder-çayır ne kadar güreş çeşidi varsa hepsindeki bilgi ve tecrübe birikimini tüm Türklük Dünyası’nda ortak tedavüle sokmak gerekiyor.
Yeni kurulan ve 1 Ağustos’tan itibaren yağlı güreş dahil bu türden (karakucak, şalvar, aba) tüm organizasyonları devralacak olan Geleneksel Güreşler Federasyonu’na bu konuda ciddi bir yol haritası gerekiyor.
Ata sporumuz güreşin minder-çayır ayrımının yapılmış olması ve bu işler için ayrı bir federasyon tesis edilmesi umalım ve dileyelim ki daha dinamik bir yapıya kavuştursun güreşimizi. Yoksa bir sürü bürokratın istihdam edildiği, atanmışların devlet kesesinden “ağalık” yaptığı bir yer haline dönüşmesin bu yeni federasyon. İşin gerektirdiği uzmanlık ve ihtisas bakalım ne kadar faydalı olacak başta yağlı güreş olmak üzere diğer geleneksel güreş çeşitlerine?
Gelelim güreşlere: bu sene adeta “başpehlivanlar resmi geçidi” yaşandı Kırkpınar’da. Daha önceki yıllarda Kırkpınar’da Altın Kemer takmaya hak kazanmış tam 13 başpehlivan vardı kayıt yaptıran 54 kişinin içinde yani her dört pehlivandan biri şampiyon unvanı taşıyordu. Elbette cıva gibi gençler de vardı aralarında ve muazzam bir heyecan kasırgası estirdiler bu gençler her aşamada.
Olaylar-olaylar kısmına pek girmek istemesek de Şaban Yılmaz gibi bir emektara reva görülen muamele bu olmamalıydı. Eski köye yeni adet kabilinden çayırda susayan pehlivanların su ihtiyaçlarını gidermeleri ihtar ve diskalifiye sebebi olmamalı. Kerbêlâ mı burası insanlar bir yudum suya hasret gitsin? Lütfen bu konuda orta yolu bulalım.
Birkaç kelam da naklen yayınlarla ilgili edelim ve toparlayalım yazıyı. TRT’nin çayıra dönmesi elbette iyi oldu. Ne de olsa geleneksel sporlar için tematik kanallardan daha geniş imkanlara sahip bir yayıncı ürüne değer katar ama bu sene bazı hamlıklar da yaşanmadı değil. Anlatılanla ekrandaki görüntü zaman zaman asenkron oldu maalesef. Heyecanı seyirciye aktarma kısmında da tematik kanal D-Max’ın cevval sunucusu Bilgehan Demir’i aramadık değil. Onları da uzun canlı yayın maratonlarında olabilecek “nazar boncuğu” kabilinden görüp ilk seferin günahı sayılmaz diyelim ve Elmalı Güreşleri’nde daha iyisini bekleyelim kamu yayıncımızdan.