Bugün, İzmir'de yaşayan 'proje üretme' konusundaki maharetlerini de iyi bildiğim bir tanıdığın bazı öneri, fikir ve yaklaşımlarını sizlerle paylaşacağım.

Bugün, İzmir'de yaşayan 'proje üretme' konusundaki maharetlerini de iyi bildiğim bir tanıdığın bazı öneri, fikir ve yaklaşımlarını sizlerle paylaşacağım. Onların neler olduğu konusunda peşinen 'tüyo' vermeyeyim. Okuyunca anlarsınız. Akabinde kültürel bir etkinlik takviminden, yollarınızı gözlediği için kısmen bahsedeceğim.

Önce İzmir'den, Emir Çetinkaya Bey'in iletisi... Tabii ki, bir iki ufak tefek rötuş sonrası. İlgili öneri, fikir ve tavsiyeler daha vardı, lakin hepsini paylaşmak mümkün olmadı. Bazı tavsiyeler, öneriler gündeme daha önceleri az da olsa gelen türdendi. Ama alanda yaygın değildi. Asıl olması gereken yerlerde bu çalışmalar yoktu. Şimdi yazacaklarım konusunda da aslında kıpırtılar var ama hepsi için geçerli değil bu. Bazı fikirler bizim ülkemiz için orijinal. Efendim, gelelim Emir Bey'in o fikir, öneri ve tavsiyelerine;

"20.Yüzyılda bilgi çağı, internet derken hızlı bir şekilde endüstri 4.0’a geçmiş bulunuyoruz. Günümüzde hem değişimler hem de değişimlerin hızı çok arttı. Geçmişte, beş yüz yılda yaşananlar şimdilerde belki beş yılda yaşanıyor. Bu değişimlerden en fazla eğitim sistemleri ve uygulama yöntemleri etkileniyor. Online eğitim sistemleri, sesli kitaplar, videolu anlatımlar, yapay zeka ile yapılan ölçme değerlendirmeler, online dershaneler, dijital kitaplar bizlere ve gençlere çok geniş imkanlar sunmaktadır.

Günümüzde gerçekten öğrenmek isteyen için her yer okul haline geldi. Kalın ve onlarca kitabı fiziksel olarak taşımanıza da gerek kalmadı. Binlerce kitap, soru bankası bir tablete, cep telefonunuza sığmakta. Bu dijital kitaplar üzerine istediğiniz renkte yazı yazabiliyor, notlarda alabiliyorsunuz. Üstelik bu sistem sayesinde test çözebiliyor, videolu çözümlere de ulaşabiliyorsunuz. Bu amaçla hazırlanan 'www.tabletkitap.com' o tür bir çalışmanın iyi örneklerinden.

Gelişmeler izah ettiğim şekilde olunca eğitim alanında basılıp yayınlanacak kitaplar ile ilgili yayınevi, matbaa süreçleri de eskisi kadar uzamıyor. Haliyle bu durum maliyetlere de yansıyor ve ucuz hizmet alma ihtimali ortaya çıkıyor. Sonuçta ilgili kitabın yazar olan kişilerde, yazmış olduğu kitabı veya bir bölümünü dijital ve aracısız olarak çok daha ekonomik olarak satışa sunuyor önerilen bu sistem sayesinde. Üstelik günümüzde bu türden dijital ürünlerin kopyalanmasını önleyecek teknolojilerde epeyce gelişmiş düzeyde. Başkalarının kullanılan mevcut içeriğe müdahale edememesi en önemli güvenlik faktörlerinden birisi. Bu iş için illa olsun da demiyorum. Tercih edilebilir bir öneri sunuyorum. Özel yaşamda gider bir kitap alır okursunuz, zevkinizdir, o ayrı. Daha çok eğitim sistemimiz için yukarıdaki önerilerim.

İlgili konu bağlamında diğer bir konuya daha değineyim; ülkemizde eğitim denilince akla hemen bitmek bilmeyen sınavlar ve hatta bu alanda yapılan bir nevi yarışlar geliyor. Ders geçme sınavları, Lise Giriş Sınavları (LGS), Temel Yeterlilik Testli (TYT), Alan Yeterlilik Testi (AYT) devamında KPSS, DGS, ALES vb. gibi sınavlar bitmeksizin devam edip gidiyor. Netice olarak öğrenciler, aileler ve veliler için yorucu, yıpratıcı bir süreç baş gösteriyor.

Ülkemizde ilk ve orta öğretimde yaklaşık olarak 19 milyon öğrencimiz var. Bunun yüzde 10'nu özel okullarda öğrenim görüyor. Orta öğretimdeki ağırlık liselerde yoğunlaşıyor. 2022 yılında YKS sınavına giren öğrenci sayısı 3,2 milyon. Bir rekor an itibarıyla. Aileler bu yarışta çocuklarının sınavlarda başarı şansını artırmak için her yıl yüzlerce milyar Türk lirası harcamakta. Üniversitelerde okuyan öğrenci sayımız ise yaklaşık 8,5 milyon civarında. Bir yılda harcanan parayı varın siz hesap edin! Artı, işaret ettiğim durumda tasarruf edilecek parayı da...

Bir de şu 'öğrenmeyi' öğrenen biri için lise eğitiminin zorunlu olması halini ortadan kaldırsak mesela! Zira, daha 14 yaşında geleceğine yön veren bir genç hedefine doğru çok daha bilinçli bir şekilde yol alırken, diğer taraftan ailelerin sınav çilelerini de unutmamak lazım. İşaret ettiğim sistem uygulandığı takdirde ailelerin o sınav çilesi de kısa sürer. Aynı şekilde maddi olarak da az yıpranırlar.

Bu bağlamda bir öneri daha; üniversitelere devam edecek öğrencileri seçme ve yönlendirme sınavı ilkokul 8.Sınıfta yapılsa, fen derslerinde belirli başarı şartı gösterenler üniversiteye gitme hakkı elde ederken, diğerleri de yetkinlikleri ve mizaçlarına uygun diğer mesleki alanlardaki eğitime yönlendirilse nasıl olur? İşaret ettiğim sistem bugün Hollanda, Almanya ve diğer gelişmiş bazı ülkelerde yıllardır etkin bir şekilde uygulanıyor.

Son bir öneri, bir kere eğitimde teknolojinin imkanlarını sonuna kadar kullanmak zorundayız. Teknoloji kullanımına uzak, eski alışkanlıklarını devam ettirmek isteyen kıdemli eğitimcilerimiz bir an önce bu hale uyum sağlamalı ya da emekliye ayrılmaları çözüm alternatifleri arasında düşünülmeli. Bu yapılırsa da kırmadan, dökmeden mağdur etmeden, hakları hukukları çerçevesinde yapılmalı. Bazı konularda duygusallık arka planda kalmalı, akıl ön plana çıkmalı. Eğitim konusu da bunlardan birisi. Ki, bu durumu dillendiren çok sayıda eğitimci ve öğretmen de mevcut...

Yüzlerce gelişmiş eğitim teknolojileri ve platformları mükemmel çözümler sunmaktadır. Bu değişime bir an önce ayak uydurmak zorundayız…"

BÜYÜKADA VE ETKİNLİKLER...

Adalar Kültür Derneği hafta içi 'Bahçe Sineması' etkinlikleri kapsamında bazı filmleri seyircilerle buluşturacak. Hüsnü Çoruk, seyircilere kısa bir ön sunum yapacak. Ardı sıra aşağıda tarihleri, isimleri ve başrol oyuncuları işaret edilen filmler gösterilecek. 7 Temmuz Perşembe; 'Aranan Hedef (Mort D’un Pourri), Alain Delon', 8 Temmuz Cuma; 'Yetenekli Genç Kadın (Promising Young Woman), Carey Mulligan.' 12 Temmuz Salı, Ölümcül Oyun (Slueth), Jude Law, (Sunan; Ömer Atila)

Gösterimler saat 21.00'de başlayacakmış, haberiniz ola. Ha, bu arada Büyükada'nın ruhuna sinmiş, yüzyıllardır orada yetişen bazı çiçeklerin bu mevsimdeki kokusu, siz açık havada o filmleri seyrederken arada bir nefesinize de dolabilir. 'Adalar Kültür Derneği' kültür sanat etkinliklerinde, Büyükada'da sıkça göze çarpan bir sivil toplum kuruluşu. Geçen sene yolum adalara düştüğünde Şahaser Özbalçık Yasin'in muhteşem eserlerini tesadüfen o dernekte görme imkanım olmuştu. 'El sanatları' içerikli o sergi tek kelimeyle muhteşemdi.

Şahsen, gelecekte o eserler arasından bazılarının bir 'şaheser' olarak ülkemizin kültür envanterine gireceğini ve göz dolduracağını dahi düşünüyorum. Yine aynı dernek, özellikle adaların yerleşik sosyal, kültürel, tarihi dokusuna dair bazı okunulası kitaplara, resimli albümlere de imza atmış. Resim demişken, aynı dernekte sergilenen Hasan Hararlı resimleri de göz dolduran türdendi. Kitap, etkinlikler konusunda dernekte görev yapan Atahan Bey işin kurdu. Tüm ince detaylara da vakıf. Yolunuz Büyükada'ya düştüğünde dernek etkinlikleri ve kitaplar konusunda size fazlasıyla yardımcı olacağını tahmin ediyorum...

Efendim bir kitabı bizzat elinize alıp okumak ayrı bir zevk ama diğer alternatifte kitabın yaygın okunmasını sağlar. Her ne kadar yukarıda ağırlıklı olarak eğitim sistemimiz için 'dijital kitap' önerileri yapılmış olsa da, hayatın olağan akışı içinde bizim gibi insanların kulağına 'kitaplığın sanalı veya sanal kütüphane' gibi bir kavram pek hoş gelmiyor. 'Kütüphane, kitap' kavramının içini boşaltacak türden toptancı bir yaklaşım zaten olamaz. Buna asla müsaade de edilmemeli...

Peki, neden olamaz? Hadi bir gün dijital sistem komple çöktü gitti, kilitlendi. Öyle ya, o işlerde 'kul yapısı' sonuçta, e sonra ne olacak! Görüyoruz, en kritik ve güvenli denilen yerlerde dahi açık buluyorlar. Devletin en güvenli dediği kimi sistemler bile aciz kalıyor, sonra girip bilgileri çalıyorlar vesaire. Diyeceğim o ki; gereksinim yerine, şartlara, duruma, ortama göre her iki yöntem de tercih edilebilir, kullanılabilir buna karşı değilim. Kolaylık, rahatlık, güvenlik, ekonomik olma gibi durumlar söz konusu ise. Ama yerine göre ve özel hayatın içindeki yerine fazlaca 'yan bakmamak' kaydı ile!

Önümüzdeki hafta sonu 'Kurban Bayramı', şimdiden bayramınızı tebrik ediyorum. Selam ve sevgilerimle. Sağlıcakla kalın.