ÖSO... Çok bilinmeyen, bir diğer tarafıyla çok tartışılan bir konu.
ÖSO... Çok bilinmeyen, bir diğer tarafıyla çok tartışılan bir konu.
Etnik, mezhebi, mezhepler içi, meşrebi, siyasi ve menfaat ayrışmaları üzerinden 2011’de başlayan Suriye iç savaşında, silah ve güç odaklarının ortaya çıkmasıyla, YPG-PKK, IŞİD, Nusra ve Şii-Nusayri eksenlerin dışında kalan yapılar, genel olarak Özgür Suriye Ordusu (ÖSO-Muhalifler) olarak tanımlandı. Bu isimlerle tanımlanan karmaşık yapı ise hiç bir zaman tam anlamıyla anlaşılamadı.
Bu konuyu, bileşenlerini ve kimyalarını gerekirse yazarız, ancak önceliği açısından Fırat Kalkanı Harekatı’nda Türk Ordusu desteğinde hareket eden ÖSO’yu tanımlamak gerekiyor.
Öncelikle bu yapı ‘dost unsur’ Arap-Türkmen ve Kürt bileşenlerden oluşuyor.
Aralarında dini-mezhebi-meşrebi-etnik farklılık ya da ayrılık söz konusu değil. Suriyelilik ve vatanseverlik bilinciyle hareket ediyorlar. Bu haliyle Suriye sorununa dair, net bir çözüm ortaya koyuyorlar. Türkiye, Türk Ordusu ve konuya angaje diğer birimlerimiz buna çok dikkat ediyor. Türk Ordusunun desteğinde hareket eden ÖSO bileşenlerinin tek dertleri, ülkelerine musallat olan, Suriye’yi tasallut altına almaya çalışan terör örgütlerinden, ülkelerini ve kendilerine ait toprakları kurtarmak.
Şu ana kadar büyük fedakarlık ürettiler.
Fırat Kalkanı Harekatı’nda çok sayıda şehit ve gazileri var.
15 Şubat 2017 tarihine gelindiğinde;
Toplam şehit sayıları tam 469,
Gazi sayıları ise 1.712.
Ve bu çok büyük bir bedel demek.
Diğer tarafıyla çok büyük bir kahramanlık.
Ölüm alanlarına gözü kapalı atılıyorlar. Özellikle tekfiri örgüt IŞİD’in sahip olduğu her türlü ağır, karmaşık, gelişmiş silah atışlarına, patlayıcılarına, canlı bomba ve bombalı araçlarına karşı duruyorlar. Çünkü onların ülkelerini kurtarmak gibi, özgür, müreffeh ve barış içinde yaşamak gibi, çocuklarına güvenli bir vatan bırakmak gibi temel bir dertleri var. Etnik, dini, mezhebi, meşrebi, siyasi bir kırılma ya da ayrılık istemiyorlar. Pek ala, bir arada yaşayabileceklerine inanıyorlar. Ve bunu, sadece Türkiye’nin ortaya koyduğu çözümle yapabileceklerini çok iyi biliyorlar. Zaten onun içinde Türk Ordusu ile hareket ediyorlar. Yoksa onlara menfaat vaat eden çok. Sürekli büyük paralar, silah, güç, teklif ediliyor. Ama onlar ne kadar çok ve cazip olursa olsun ‘onların deyişiyle’; “Az bir paha karşılığında” ‘-ki bu Kuran-i bir ifade’ dinlerini ve vatanlarını satmıyorlar. “DAAŞ’ın, YPG-PYD’nin ve onları kullananların kim olduğunu en iyi biz biliriz” diyorlar.
Buna rağmen sürekli üzerlerine oyun oynanıyor. Kendi içlerinde bölünüp parçalanmaları, dizaynın birer parametresine ve hizmetçi birer güce dönüşmeleri için sürekli maniple ediliyorlar.
İçlerinde bunlardan etkilenenler var. “Kullanılıyorlar. Bir gün onların da akılları başlarına gelecek” diyorlar. “Bizi bir tek Türkiye satmadı, bizi kullanmaya kalkmadı. Vatanında bize yer açtı. Bir tek Türkiye, bizim ve bölgenin iyiliğini düşünüyor.”
Ve asıl örtülü mücadele buralarda yaşanıyor.
***
Paylaştığım fotoğraf ise Sultan Murat Tümen’inin saha komutanlarından Tilki Kemal’e ait.
Tilki Kemal bir Türkmen. Tilkilerden, Ömer oğlu. Suriye iç savaşında 6 yıl değişik alanlarda çarpıştıktan sonra, son umut, gelip Fırat Kalkanına katıldı. Pek çok çatışmada yer aldı. En son kendi köyü olan Hava Höyük’ün kurtarılmasında vardı.
“En son” diyorum, çünkü bu fotoğraftan bir gün sonra şehit oldu. Karede, şehit olmadan bir gün önce, kendi öldürdüğü IŞİD’lilerin üzerinde gözüküyor. Tilki Kemal, köyünü, kendi elleriyle IŞİD’ten kurtardıktan sonra ‘kendi köyünün içinde’ mayın patlaması sonucu şehit oldu.
Fotoğraf bir diğer tarafıyla sahanın ne kadar sertleştiğini anlatıyor. Bilmeyen insanların anlaması çok zor, ama mücadeleler sahadaki insanları çok sertleştiriyor, katılaştırıyor. Sonuçta sevdiklerine dair yaşanan ölümler, hırslar, hınçlar, öfkeler, havada uçuşan kollar bacaklar, ölüme dair empatiler devreye giriyor.
***
Fırat Kalkanında Arap, Kürt ve Türkmenlerden oluşan dost unsur ÖSO...
Onlar gerçek bir Suriye’ye inanarak IŞİD ve YPG-PKK’ya karşı savaşıyorlar.
Şimdiye kadar 469 şehit, 1712 gazi verdiler.
Vermeye de devam ediyorlar.
Türkiye ise birlik beraberliğe samimi, radikalleşmemiş bütün muhalif unsurları ve ÖSO’yu destekliyor. Onlara güvenli bir yaşam alanı açmaya çalışıyor.
Bununla birlikte;
- Hemen altımızda bir terör devleti oluşmasın için,
- Ülkemizdeki sığınmacılara güvenli bir vatan parçası oluşsun için,
- Arap dünyasıyla, Ortadoğu’yla fiziki bağımız kopmasın için,
- Suriye’nin üniter yapısının devamlılığı için,
- Terör ateşi ülkemizi yakmasın için,
- Türkiye bölünmesin, parçalanmasın için...
Bir de kendi evlatlarımız şehit ve gazi oluyor.
Şu ana kadar Fırat Kalkanında 64 şehidimiz var.
386 Mehmetçik’imiz de gazi oldu.
Ve bütün bu büyük bedel, sadece Türkiye için değil.
Asıl insanlık ve özgürlük için!