İki devreli bir maç olması ve devrelerde öne çıkan takımların farklı olması açısından belki de yıllarca konuşulacak bir karşılaşmaydı oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi.
Pazar gecesi oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş Derbi karşılaşması adının büyüklüğüne yakışan heyecan dolu bir karşılaşmaydı demek pek de abartılı olmaz.
İki devreli bir maç olması ve devrelerde öne çıkan takımların farklı olması açısından belki de yıllarca konuşulacak bir karşılaşmaydı oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi. Söyledim ya her iki devredeki sergilenen futboluyla farklı hikayelerin anlatılacağı bir maçtı.
Fenerbahçe, sahasında oynadığıı bu karşılaşmanın birinci devresinde biraz daha iyi ve derli topluydu. Hatta, hem oyun olarak hem de ektinlik açısından biraz daha dişe dokunur bir futbol oynuyordu. Bu etkinliğini kazandığı penaltı golu ile 1-0 galibiyet gibi bir avantalı duruma da taşıdı.
Fenerbahe Teknik direktörü Jorge Jesus, herkesi saşırtmaya devam ediyor. Oynadığı maçlarda hayal kırıklığı yaratan ve taraftarı çileden çıkaran Pedro’yu yine sahaya sürdü. Son zamanlarda olduğu gibi Crespo, Zajç ve İrfan Kahveci yedek kulübesindeydi. Bir zamanlarda takımın en iyilerinden İsmail neredeyse unutulmuş durumdaydı. Bu arada sahada gezinen kendisine çalım atarken düşe kalka koşmaya çalışan Pedro sahadaydı ve hiçbir şey yapamıyordu.
Bu durumdaki Fenerbahçe bir penaltı golü ve ardından ikici devre kazanılan ve Valencia’nın fantezi atış yapma sevdasında kaçırdığı bir penaltı sonrasında kazanacağı avantajı heba etti. Bu süreçte bir iki iyi pozisyona girmedi de değil. Ne olduysa kaçan ikinci penaltı sonrasında oldu. Takımda bir motivasyon kaybı yaşandığı görünmeye başladı. İkinci devrenin hemen ilk çeyreğinde Beşiktaş on kişi kaldı, ele geçen bu avantajda kullanılamadı. Kullanılamadığı gibi, Şenol Güneş bir iki değişiklikle sahada etkin uygulamalar yapmaya, Fenerbahçe’nin giderek bozulan motivasyonundan yararlanmaya başladı. Önce beraberliği, ardından da attıkları iki gol ile 3-1’lik galibiyete ulaşarak son çeyrekte sahada etkinliğini arttırdı gol pozisyonlarına girmeye başladı. Sahada kadığı sürece oldukça iyi bir performans gösteren Arda’yı çıkardı. Sahanın en kötüsü Pedro’yu kaşılaşmanın sonuna gelindiğinde fark etti ve dışarı aldı. Bu sırada sahada olanlara müdahalede yine geciken, yedek kulubesindekileri hatırlayan Jesus bilinen değişiklilerini yaptı. Emre Mor, Zayic ve İrfan Kahveci’yi sahaya sürdü. Her zaman olduğu gibi Ferdi’nin yerini değiştirdi. Ama takımın motivasyonu iyice bozuldu. Saha dışından yardımcısı ile maçı yneten Jesus iyice etkisiz kalırken, Şenol Güneş yaptığı iki değişiklikle dördüncü golun yolunu açtı. İrfan Can’ın attığı güzel gol karşılaşmayı 4-2’lik sonuca taşıdı. Ve karşılaşma tribünde izleen Jesus ve başkan Ali Koç’un çarezliğinin görüldüğu ortamda kendi sahasında 4-2 lik kotu bir sonuçla ve iyice öfkelenel taraftarların yoğun “Ali Koç istifa” protestoları arasında hayal kırıklığı yaratan bir skorla sona erdi.
Bu hayal kırıklığının yarattığı psikolojik tahribat kolay giderilecek gibi görünmüyor.
Fenerbahçe ilk kez yenilmiyordu ama, ikinci yarısını neredeyse on kişi oynayan Beşiktaş karşısında, 44.000 seyircisi önünde, 1-0 galipken peşpeşe yenilen gollerle 4-2 mağlup olan bir takım var olan tüm kredilerini tüketmiş demektir. Takımın yitirdiği bu krediler öncelikle Başkan’ın kredilerini de tüketecek gibi görünüyor. Böylesine bir psikoloji buzukluğu yoğunluğundaki taraftar yaşananları ve yaşatanları kolay kolay unutmayabilir. Başkan Ali Koç bu hasarı nasıl giderecek tam bir bilinmeyen.
Asıl sorun ise; ta başındn beri aklına eseni yapan, takım kadrosu üzerindeki güven zafını yaşayan, kadroyu kullanma konusundaki vurdumduymazlığını iyice açığa vuran Jesus’un aklının Haziran’da sona erecek olan mukavelesinde yoğunlaşması, takıma iyice zarar verecektir. Bu durumun farkında olan Jesus’un bundan sonraki karşılaşmalarda nasıl bir karşılık bulacak. Hiç bir yorum yapamayacağım. Ama bu haftaki kötünün ötesi kötü sonuçtan sonraki karşılaşmalarda Jorge Jesus’u kızgın taraftar hiç de iyi karşılamayacaktır.
Şu anda Galatasaray cebinde olan altı punalık avantajıyla, bu Fenerbahçe’nin kendisine yaklaşmasına asla izin vermez.
İyice bitik durumda olan ve kendi hatalarının geri dönüşlerini yaşayacak olan Jorge Jesus da bu durumun altından kalkamayacağını görebiliyor. Tüm buları görmek durumunda olan Başkan bunu pek hak etmedi ama, olanlar ortada, taraftar Başkana olan güvenini iyice kaybetti gibi görünüyor.
Başkan bu hataları yapmamalıydı. Bu bitik hocayı bu kadar başına buyruk bırakmamalıydı.
Kalan maçlar bu hoca ile tamamlanamaz. Böyle bir ısrar, tribün ve taraftar desteğinin iyice kaybolması demektir ki bu daha büyük hayal kırıklığı ve güven zaafı yaşatır.
İşi bu hale getiren Başkan ve yönetimin iş zor ötesi zor.
Artık “Fenerbahçe’de neler oluyor” diye sorup durmayacağım. Neler oldduğu çokça yazdım. Taraftar gerekeni fazlasıyla yapacaktır.