Bazen ulaşamadığımız şeyler bizler için en büyük mutluluk kaynağıdır.
Bazen ulaşamadığımız şeyler bizler için en büyük mutluluk kaynağıdır. Onlara sahip olduğumuzu düşündüğümüzde tüm sorunları aşacağımızı ve en mutlu insanın kendimiz olacağını hayal ederiz.
Muzaffer İzgü de böyle bir durumu ele aldığında tüm çocukların bisiklet hayali kurduğu fakat sadece tek bir çocuğun bisikleti olduğu bir köyden bahseder. Köydeki diğer çocukların, bisikleti olan çocuğun hala bazı nedenlerle üzülüyor ve ağlayabiliyor olmasını “bisikleti olduğu halde ağlamasına şaşıyorduk” şeklinde değerlendirir.
Aslında İzgü, sahip olduğumuz şeylerin bizi mutlu yapmadığını gösterir. Fakat sahip olamadığımız şeylerin de bizi mutsuz ettiğini anlarız.
İnsan tatmin oldukça bir üst seviyede tatmin arayışına devam eder. Sahip olduğumuz şeylerin bizi mutlu etmeye yetmemesi bundandır. Sahip olamadığımız şeylerin bir kedere dönüşmesi de isteklerimizi tatmin edemeyişimizdendir.
Tatmin etmeye çalıştığımız isteklerimizden birisi de para kazanmaktır. Para normal şartlarda en çok ihtiyaç duyulan kaynaktır. Onu kazanmak arzusu da en güçlü arzulardan birisidir.
Para kazanmak arzusu meşrudur. Ancak sermayedar açısından para kazama arzusunu tatminin iki yolu vardır. Birincisi ticaret ikincisi ise faizdir. İtikadımız para kazanma arzusunu tatmin için ticareti helal faizi ise haram saymıştır. Arzunun kendisi meşru olsa da faizle bu arzuyu tatmin etmek meşru değildir.
Diğer taraftan paraya sahip olma arzusu da meşrudur. Benzer şekilde parası olmayanlar açısından paraya sahip olma arzusunun tatmininde de iki yol vardır. Birincisi emek ile elde etmek ikincisi ise çalmaktır. Bu durumda da arzunun kendi meşru olsa da çalarak bu arzusunu tatmin etmek meşru değildir.
İşte faiz alanla para çalanın durumu bu bakımdan benzerdir.
Şimdi paraya sahip olmak arzunu bir tarafa bırakırsak para kazanmak arzularını tatmin için birçok insanın her iki yöntemden birisini ve/veya her birisini kullandığını görürüz. Fakat para kazanmak azalan bir fayda sağlar. Yani kazanılan para çoğaldıkça faydası daha az artar. Öyle durumlar vardır ki fayda azalabilir.
Sonsuz bir tatmine bizi ulaştırması mümkün değildir. Yani faiz gibi garanti edilmiş getiriler insanı tatmin edemez.
Ancak ticaretle, riskin katıldığı ve sonucun belirsiz olduğu, belirli bir heyecanla harmanlanmış faaliyetlerle sürdürülebilir bir tatmin elde edebiliriz. Çünkü elde edeceğimiz fayda sadece para kazanmak arzusunun tatmini olmaz. Paylaşmanın, başarmanın, stratejinin, planlamanın, karar vermenin, bazen kazanmak kadar kaybetmenin ve daha birçok değişkenin tatmini katılır.
Bu bakımdan tüccarın tatmini birçok diğer tatminle desteklendiğinden tefecinin tatmininin her zaman üzerindedir.
İktisadın fıtratına uygun olan da budur.