Nafaka Hakkı Kadın Platformu'nun "Kadınların Nafaka Hakkına Dokunmayın!" başlıklı çağrı metnini farklı meslek gruplarından 100 kadının imzalaması sonrası bu tartışmalı konu yeniden gündeme geldi.
Çağrı metninde nafaka hakkının hiçbir şekilde kısıtlanmaması, değiştirilmemesi veya geri alınmaması gerektiğini belirten katılımcılar, bu hakkı sınırlandırmaya yönelik adımların kadınları güçsüzleştireceği söylediler.
Tabi işin diğer bir boyutu var. Bir gün bile evli kalsalar eski eşlerine ömür boyu nafaka ödeyen, birçoğu da işsiz veya geçim sıkıntısı yaşadığı için nafakasını geciktiren, açılan davalar sonrası haklarında hapis cezası verilen (31 Mart yerel seçimlerinden önce nafakadan dolayı cezaevinde yatan 25.000 nafaka mağduru) erkek bulunuyor.
100 kadının çağrısından sonra bu konuda kendilerine söz verilmemesini eleştiren Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu kurucularından Mesut Arabul ve İlhan Ergincan ile görüşüp ne düşündüklerini ve talepleri sordum.
İmza kampanyası ile başlayan bir algı operasyonu olduğunu belirten İlhan Ergincan, “2018 yılı Ocak ayında istinafın almış olduğu kararı bugünmüş gibi medyaya servis ederek süresiz nafaka yoktur, hakimin takdir kararı ile de bu konu çözülebiliyormuş algıları ile kamuoyunu ve insanları yanıltmaya başladılar. TMK 175 ve 176 maddeleri gayet açıktır.” dedi.
Mesut Arabul ise Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu olarak son dönemde kamuoyunda sıkça yer alan ve tartışma konusu haline gelen Süresiz Yoksulluk Nafakası’nın oluşturduğu mağduriyetlerin giderilmesi için iddia edildiği gibi kaldırılmasını değil, adil bir düzenleme ile alt-üst süre sınırı yasalarca belirlenmiş bir uygulama haline getirilmesini istediklerini ifade ederek, önemli bir yanlış anlamayı düzeltmiş oldu.
Mesut beyden edindiğim bilgilere göre; 1988 yılından önce (1) yıl ile sınırlı tutulan yoksulluk nafakasının yapılan düzenlemeyle "Süresiz" olarak değiştirilmesi birçok mağduriyet yaratmış ve yaratmaya devam ediyor. TMK 175.maddesi gereği boşanma sonrası kadının yoksulluk nafakası talep etmesi halinde yasalar hiçbir gerekçe aramaksızın ömür boyu nafaka almaya hak kazanmasına imkan sağlıyor. Verilen bu hak ise hiçbir denetim veya kritere bağlı uygulanmıyor.
31 yıllık boşanma verileri üzerinden yaptıkları araştırmaların sonucuna göre ise yıllık ortalama 100 bin boşanmanın yüzde 20'si nafaka kararıyla sonuçlanmış ve bireysel olarak milyonla tabir edebilecek nafaka yükümlüsü var.
Bunların arasında; engelliler, yeniden evlilik yapmış olanlar, nafaka sebebiyle bir daha evlenmeyi düşünmeyenler, nafaka yükümlülüğünü yerine getirememekten dolayı "Tazyik Hapsi" cezası alıp cezaevinde yatmış ve yatan birçok kişi mevcut.
Kendilerini bire bir dinleyince taleplerini de açıkçası çok makul buldum.
Neydi o talepler?
Yanlışlığın düzeltilmesi için nafakayı talep eden kişinin mahkemeler tarafından araştırılması, (evlilik süresi, kişinin yaşı, eğitim ve sosyoekonomik durumu, ortak çocuk olup olmaması) gibi kriterler göz önünde bulundurularak karar verilmesi!
Kadını boşanma sonrası nafakaya muhtaç bir birey haline getirmek yerine kadın istihdamı projesinin hayata geçirilmesi ile birlikte nafaka sorununa her iki tarafı da mağdur etmeden çözüm sağlanabilmesi ve bu bağlamda hiç bir kadının boşanmaya bağlı mağduriyet yaşamaması.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı 100 günlük nafaka ödeme sisteminin adil bir hale getirileceği açıklamıştı. Henüz bir gelişme olmadı.
Düzenleme yapılırken her iki tarafın taleplerinin çok iyi anlaşılması gerekiyor.
Bir kadın olarak açıkça söyleyebilirim ki nafakadan dolayı mağdur olan erkeklerin de sorunlarına acil bir çözüm bulunması elzem gözüküyor.