İki liderin girişimleri ile 2016 kapanırken Halep'te on binlerce insanın hayatını kurtaran girişimleri, Suriye genelinde sağladıkları ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından da onaylanan ateşkes 2017'de yapabileceklerinin de habercisi.
Geçtiğimiz yıl temelleri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin tarafından atılan Türk-Rus işbirliği 2017’de genişleyerek ve derinleşerek devam edecek ve bölgedeki gelişmelere de damga vuracak…
İki liderin girişimleri ile 2016 kapanırken Halep’te on binlerce insanın hayatını kurtaran girişimleri, Suriye genelinde sağladıkları ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından da onaylanan ateşkes 2017’de yapabileceklerinin de habercisi.
Hele bunlara bir de ABD’de 20 Ocak’ta başkan olarak göreve başlayacak Donald Trump da eklenirse o zaman dünya ve bölge barışı için çok olumlu gelişmeler elde edilebilir.
Obama arkasında enkazlar bırakarak çekip gidiyor. Suriye bir enkaz… Irak başka bir enkaz… Libya desen öyle… Bir de bunlara ek olarak Obama ABD’nin İsrail ile ilişkilerini bozarak ve Rus diplomatlarını sınır dışı ederek yeni mayınları da ortaya salıp gidiyor. Yani bu çorbanın içinde ancak Erdoğan ve Putin gibi ustaların yardımı ile çıkabilir.
Bazıları Rusya’nın, Türkiye’nin şu andaki durumundan faydalandığını ve Erdoğan’ı tamamen kendisine bağlayıp ülkemizi bir uydu haline getireceğini sanıyorlar. Bu Erdoğan’ın aklı ile alay etmek oluyor ve tamamen geçersiz.
Hâlbuki Erdoğan ve Putin uzun soluklu ve stratejik derinliği olan bir işbirliğine doğru gidiyorlar. Ama Putin de biliyor ki bu ilişki ancak “kazan kazan” esasına göre gelişecek. Batı bilhassa bunu göz önüne almadı ve Türkiye’de Avrupa ve ABD ile şu anda mesafeli. Ama bu Türkiye Avrupa’ya arkasını döndü demek değil. Avrupa ve ABD şu andaki politikaları ile ve teröre verdikleri açık destek ile bizleri ötekileştiriyorlar. Bu siyasetlerinden vazgeçerlerse Türkiye yine onların sadık ve güvenilir müttefiki olmaya devam eder… Ama bu kayıtsız şartsız olmaz…
2017’de Avrupa kendi dertleri ile daha da haşir neşir olacak, Fransa’da ve Almanya’daki seçimler, sağın yükselişi bütün bunlar AB’yi daha da zayıflatacak. İşte bu ortamda Putin ve Erdoğan’ın yükselişi daha da kolay ve önemli olacak yeter ki biz de bu altın fırsatları iyi değerlendirelim…