Evliya Çelebi, o günlerde Ayıntap olarak adlandırılan Gaziantep'i 1641 ve 1671 yıllarında iki kez ziyaret eder ve burada 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar cami, medrese, han, hamam ve üstü kapalı çarşı olduğunu anlatır. Çelebi, "Bu şehri anlatmaya ne dil ne de kalem yeter." derken, Gaziantep için Şehr-i Ayıntab-ı Cihan günümüz Türkçesiyle Dünyanın Gözbebeği Şehir ifadelerini kullanır.

Dünyada ülkesinin ismiyle değil, şehrinin ismiyle anılan tek mutfak Gaziantep Mutfağı olduğunu muhtemelen pek çoğumuz bilmiyoruzdur. Mutfağıyla öne çıkmayı başaran Gaziantep'i, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) gastronomi alanında "Yaratıcı Şehirler Ağı"na dahil etmiştir. Gaziantep ayrıca, Kreatif Şehirler Ağı’nda (UCCN) Türkiye’yi temsil eden ilk şehir oldu.

Geçtiğimiz günlerde Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından Gaziantep Valiliği koordinasyonunda Gaziantep’i Geliştirme Vakfı (GAGEV) iş birliğiyle organize edilen Gastronomi Festivali'ne misafir olduk. Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin festivalin heyecanını dolu dolu yaşadı ve yaşattı.

Dünya bir ev olsaydı, mutfağı Gaziantep olur muydu? Bence olurdu.

Şehirde hemen her yerde sık sık duyduğum bu sözün kendimce ne denli haklı olduklarını düşünüyorum. Öyle ki, Gaziantep’te evlerdeki rutin beslenme, sabah güneş doğmadan başlayıp gece yarısına kadar devam eden ve kendi içinde kuralları olan bir beslenme alışkanlığına sahip. Dünyada, sosu yemek yapılırken kendi içinde oluşan onlarca tencere yemeği olan tek mutfak, Gaziantep. Antep Baklavası'nı, kebabını anlatmama ise hiç gerek yok. 6000 yıla yakın bir tarihe sahip olması gastronomi kültürü ile şehir altıyüz çeşit lezzeti sofrasında bulunduruyor.

***

Günümüzde, iyi bir ürüne sahip olmak kadar, onu tanıtma ve pazarlamanın ne kadar önemli olduğunu anlatmama gerek yok sanırım. Gaziantep, son yıllarda attığı adımlarla, övündükleri tarihi değerleri ve lezzetleri tanıtmak için adeta seferber olan bir şehir. Karşılığını da almaya başladı. Bu yıl ikincisini düzenledikleri GastroAntep bu adımlardan. Belediye Başkanı Fatma Şahin, festivalin Gaziantep’e kattıklarını şu sözlerle özetliyor: “Her şey topraktan başlıyor, eğer bugün GastroAntep’i konuşuyorsak, 40 ülke buradaysa, bu nimetler soframızı zenginleştirdiği için. Geçen yıl dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şefler geldi, kendi yemeklerine fıstığı koydular, fıstığın rengi, kokusu, aroması ürünü tamamen değiştirdi. Dünyanın bu lezzete ihtiyacı var, şef gittiği yerde bu lezzeti tattırınca insanlar acayip beğendi, fıstıkla ilgili zincir marketlerde satışlarımız arttı. Fıstığa dayalı sanayi ürünlerde patlama yaşandı, şimdi fıstığı dünya mutfaklarına gönderiyoruz.”

Şehre geçen yılda gitmiştim. Bu yıl festivalin kalabalığı bir hayli fazlaydı. Şehirde yemek yenecek yer, kahve içilecek mekanlarda yer neredeyse kalmamıştı. Sokakların trafiği ise anlatılır gibi değil. Festival alanında büyük bir karmaşa hakimdi.. Nerede ne oluyor, anlaşılması güç oldu. Açıkçası bu yıl GastroAntep bende biraz hayal kırıklığı yarattı. Festival işinden pek anlamadığımızı bir kez daha anladım. Aslında belediye bu işi profesyonellere bırakmıştı ama..

***

Fatma Şahin'in, "Dünya'nın lezzet başkenti olmayı hedefliyoruz” sözü için hem şehrin hem şehri yönetenlerin çok çalışması gerek. Bu zorlu ve büyük yolculukta kat edilmesi gereken çok önemli mesafeler var. UNESCO ile birlikte yakaladığı bu fırsatı çok iyi değerlendirilmeli. Şöyle bir düşünce bizi bir hayli etkilemiş sanırım. Festivaller çok kalabalık olunca ya da çok alkış olunca iyi şeyler oldu sanıyoruz. Fatma Şahin insan üstü bir gayret gösteren, çok çalışan, neredeyse hiç yerinde durmayan bir Başkan. Sadece kendi şehri için değil, çevre illere de katkı sunacak projelere imza atmak istiyor. Bölge kalkınsın diye çabalıyor. Gerçekten takdiri hak ediyor.

Festivalin önemli etkinliklerinden moderatörlüğünü Gökmen Sözen'in üstlendiği "Arda Türkmen ile Yüz Yüze" konulu paneli izlerken Türkmen'e sorduğu bir soru dikkatimi çekti: Gaziantep'i tanıtımına daha başka ne yapabiliriz? Şehre Gaziantep'ten bakmayı bırakmalı, dünyadan bakmalıyız.

Sanırım işte o zaman Fatma Şahin'in, "Dünya'nın lezzet başkenti” isteği ve hedefi yerini bulacaktır.