Cumartesi sabah THY uçağı ile Kahramanmaraş'a indiğimde önce havayı derin derin içime çektim.
6 Şubat öncesi yaşadığımız dertler dert değil. Bu sözü depremi yaşayan birinden duydum. Bu sözle başlamak istedim. Günlük hayatımız içerisinde genelde hep şikayet eder insan oysaki şikayet edilmeyecek konularda bile. 6 Şubat 04.17’de başlayan deprem bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ve dert saydığımız hiçbir şeyin aslında dert olmadığını gösterdi bize.
Cumartesi sabah THY uçağı ile Kahramanmaraş’a indiğimde önce havayı derin derin içime çektim. Şehrin yaşadığı acı tüm Türkiye’ye yayılmıştı. Hepimiz aynı duygularla hissettik. Bu yaz Haziran’da başladığım ve Kasım ayı sonuna kadar depremi yaşayan şehirlerde Anadolu’ya Değer diyerek bir haber belgesel çektim. Misafirperver insanların çayını içtim, yemeğini yedim onlarla çok şey paylaştım. Şimdi sıra biz de biz onlara nasıl destek vermeliyiz diye yollara düştük. Telefonumda kayıtlı telefonları aramaya korktum önce eğer cevap vermezlerse diye…
Kahramanmaraş Belediye Başkanı Hayrettin Güngör ve Kahramanmaraş milletvekili Mahir Ünal, Elbistan Belediye Başkanı Mehmet Gürbüz ve AK Parti Yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Mehmet Özhaseki ile buluşmamızda konteyner şehirleri gezdik. Çocukların en büyük isteği bisiklet oldu. Mahir Ünal bisiklet sözünü verdi.
Konteyner verilmesinin sıralaması nasıl yapılıyor diye merak ettim. Bir sıralama varmış depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına öncelik veriliyormuş. Umuyorum çok hızlı bir şekilde tüm deprem yaşamış evi olmayan vatandaşlarımız konteynerlara geçirilecektir. Zira çadırlarda yaşamın çok zor olduğunu anlattılar gezdiğim yerlerde.
Kahramanmaraş, Adıyaman, Gaziantep, Osmaniye, Nurdağı, Elbistan, Kırıkhan, Hatay Antakya, Hassa, Malatya’yı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı desteği ile Anadolu Yayıncıları Derneği’nin organizasyonu ile gezdik, halkla sohbet ettik, yerel medyayı ziyaret ettik.
Malatya’da neredeyse kimse kalmamış, başkan Selahattin Gürkan acılarını o gece yaşananları anlattı. Belediye çalışanlarından çok sayıda insanı kaybettiklerini anlattı.
Depremi yaşayan halkımızın yanında olmak onların yalnız olmadığını onlara hissettirmekti amacımız ellerini tuttuk, gözlerine baktık sessizce onların acılarına ortak olduk.
Gittiğim her yerde devlet millet vurgusu öne çıktı hep.
Birçok başka şehirlerin belediye başkanlarını ve siyasileri de konteyner şehirlerde görüp sohbet ettik. Elbistan’da, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz ile sohbet ettim. Malatya’da güzel bir çarşı kuracaklarını anlattı. Kayseri belediyesi de Elbistan’da bir çarşı kurmuş halk iş yerlerini buralarda açmış. Evlerin altında iş yerlerinin olmaması ayrı bir çarşı kurulması tıpkı eskiden olduğu gibi olmalı.
Osmaniye valisi Erdinç Yılmaz geceyi anlatırken ‘koca enkaz bir anda kaldırmak istiyorsun ama işte kaldıramıyorsun’ diyerek acısını anlatıyor.
Adıyaman’da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile buluşuyoruz. Bakan Karaismailoğlu deprem sabahından beri Adıyaman’da olduğunu ve kalmaya devam edeceklerini anlatıyor. Ankara’yı Adıyaman’a taşıdık diyor. Gaziantep Nurdağı’nda Vali Davut Gül, Şırnak Valisi Osman Bilgin ve Belediye Başkanı Fatma Şahin ile buluşuyoruz. Nurdağı diye bir yer kalmamış. Adeta yerle bir olmuş.
Hassa, Kırıkhan, Hatay Antakya gördüğüm en çok yıkılmış şehirlerdendi. Hatay AK Parti milletvekili Hüseyin Yayman ile buluşup Antakya’yı geziyoruz.
Bu deprem tüm Türkiye’de herkesin duygularını değiştirdi. Zor zamanlar yaşıyor insanlar deprem adeta koca bir bölgeyi yerle bir etti. Şimdi yeniden yapılanma zamanı. Hayatını kaybedenleri geri getirmek mümkün olmayacak. Ama bundan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Şehirlerin birinci önceliği deprem oldu ve olmaya devam edecek. Her şehir artık riskli bölgelerini ve binalarını acil dönüştürmeli. 6 Şubat öncesi ve sonrası depremi yaşayan bir ülke olarak bu acıyı unutmamız mümkün olmayacak. Lütfen her an deprem olacakmış gibi binalarımızı sağlamlaştırıp halkımızı korumak için ne gerekiyorsa yapalım. Bunun için bakanlık kurulması ve sadece deprem ile ilgilenilmesi çok yerinde olur.
Anadolu’da gezdiğim şehirlerde yüzyıllar önce yaşam yerleri hep yükseklere tarım yerleri de ovalara alt kısımlara yapılırmış şimdi bunun nedenini daha iyi anlıyorum. Son yıllarda köylere bile yüksek katlı evler yapılmasını asla anlamıyordum. Köy kavramını kaybettik. Şehir özentisinden kurtulmalıyız. Köylerimizi her türlü imkanlarla donatıp halkın yaşamının kolaylaştırıp özendirecek bir politika izlemeliyiz. Üretmeye ve yaşatmaya yönelik olmalı yaşamlar. Tarım yapan ama evine girdiğinde her türlü konforu olan tek katlı sağlıklı evler…
Tüm depremi yaşayan şehirlerin valileri, belediye başkanları, milletvekilleri benim için öncelikle depremzede idi. O duyguyla buluştum onlarla hepsine önce geçmiş olsun dedim. Acılarını paylaştım. Bu dönemde belediye başkanlarına tek tavsiyem asla politika yapmadan hizmet etmeleri halkın buna ihtiyacı var. Acınızı anlıyoruz ve paylaşıyoruz.
Anadolu’nun misafirperver şehirleri ve insanları gittiğimizde bizi karşılayan ağırlayan değerli insanları şimdi sıra biz de biz sizin için buradayız. Değerini verelim değerini gösterelim. Kahramanmaraş’a, Adıyaman’a, Gaziantep’e, Diyarbakır’a, Malatya’ya, Osmaniye’ye, Adana’ya, Şanlıurfa’ya, Elazığ’a, Hatay’a Değer. Köylerimize değer, insanımıza değer, Anadolu’ya değer… Türkiye’ye değer.