Küresel piyasalarda BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) kısaltmasının mucidi olarak bilinen İngiliz ekonomist Jim O'Neill, AA'ya verdiği bir röportajda Türkiye'nin genişleyen BRICS'in parçası olabilecek bir ekonosinin olduğunu belirtmişti.

BRICS Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika ülkelerinin kısaltmasından oluşan bir isim BRICS, yanına Türkiye’nin T’sini de alarak BRICST olarak neden AB gibi yıllardır Türkiye’yi üye yapmayan ülkelere karşı bir ittifak oluşturmasın? İkinci Dünya Savaşı sonrası şekillenen küresel sistem, yeni dünya sistemi diyerek içinde bulunduğumuz Üçüncü Dünya Savaşının dillendiği şu günlerde bu neden olmasın? Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, Filistin Gazze’de İsrail’in uyguladığı soykırıma varan saldırılarına bakarsak Türkiye’nin kesinlikle yeni yollarda güç birliğine gitmesi gerektiğini düşünüyorum. NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği… Bugün hepsinde bir sorun, hepsinde bir tartışma yaşanıyor.

Birleşmiş Milletler, Gazze soykırımında gücünü kaybettiğini dünyaya göstermiş oldu. İngiltere’nin Brexit kararıyla AB’den kopması, AB’nin geleceğine yönelik önemli bir işaretti. İngiltere adeta bunu önceden görmüştü. Son zamanlarda uluslararası medyada çok sayıda ülkenin BRICS’e katılmak için başvuruda bulunduğunu belirten haberlerin yer aldığını hatırlatan O’Neill, “Ben bunu daha çok gelişen dünyanın sembolik bir girişimi olarak görüyorum. Gelişen dünya, küresel yönetime karşı ve 2 Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin hakimiyetinin oluşturduğu statükoya karşı tatminsizliğini ortaya koymaya çalışıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin genişlemek isteyen BRICS içerisinde yer alabileceğini belirten O’Neill, “Türkiye birçok yönden genişlemiş bir BRICS grubunun parçası olacak bir ülkedir. Özellikle son 20 yıla bakılacak olursa. Türkiye, ABD merkezli sistemin ve yeni dünya düzeninin komplikasyonlarıyla mücadele etti.” diyor. ABD merkezli yeni dünya düzeninin maalesef bir parçası da, Filistin Gazze’de yaşanan soykırım ve bu soykırım ile birlikte Ortadoğu’da oluşturulmak istenen yeni düzen. ABD, Suriye ile birlikte Gazze’de oluşturulmak istenen yeni üsleri için on binlerce km uzaktan bu saldırıları destek vermeye devam ediyor.

NATO Türkiye’nin Dış Politikasından özellikle Rusya – Ukrayna savasında yürüttüğü denge politikasından rahatsız. Suriye'de işgal ettiği topraklarda sözde yerel seçim yapmayı planlayan terör örgütü PKK/YPG, Türkiye'nin bölgede bir terör devleti kurulmasına izin verilmeyeceği uyarılarının ardından, sözde seçimi ertelemek zorunda kaldı. Suriye’de sözde seçimle sınırlarımızda kurulmak istenen terör devletine izin vermeyişimizden rahatsızlar. İsrail’in Filistin-Gazze’deki saldırıları masum insanları öldürmesi yaşam hakkı tanımamasına karşı Türkiye’nin her platformda ses çıkarmasından rahatsız. ABD yapımı House of Cards isimli diziyi izleyenleriniz vardır.

Dizide ABD başkanlık seçimlerini konu alır. Seçimler sırasında Dış işleri bakanını istemeyen başka bir milletvekilinin onu yok edebilmek için, bakanın üniversite yıllarında İsrail aleyhine bir yazı yazdığını söyleyerek seçimden el çektirilmek istenir. Çünkü ABD’de İsrail aleyhine konuşamazsın. Bakan adayı kendini savunmak için, “Hayır ben o yazıyı yazmadım. İsrail devletinin güçlü savunucusuyum” der. Ayrıca filmde İsrail olmadan Filistin olmaz diye açıklama yaptığı sırada haberi sunan bir gazeteci bakan için şunu der: ‘İsrail’den çok önce Filistin vardı. Hem cahil hem de ırkçı.’ Yani kendi yaptıkları dizide bile bu şekilde doğrusu yazılmış. NATO Türkiye’nin Dış Politikasından özellikle Rusya – Ukrayna savasında yürüttüğümüz denge politikasından rahatsız. Rusya komşusu Türkiye ile birlikte olmak istiyor elbette ve Türkiye’nin Rusya ile yürüttü dengeli politikanın devam etmesini istiyor. Rusya Yeni Dünya düzeninin komplikasyonlarıyla mücadele edebilen güçlü bir Türkiye ile birlikte olmayı istiyor.

Türkiye olmadan kendini jeopolitik, politik ve ekonomik olarak yalnız hissedebileceğini düşünüyorum. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu'nda düzenlediği toplantıda Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilere de değindi. Putin, Türkiye ile ticari ilişkilerin ve iki ülke ticaret hacminin geliştiğine işaret ederek, “Bana öyle geliyor ki Türkiye'de hükümetin ekonomik bloğu son zamanlarda kredi almaya, yatırım yapmaya, Batılı finans kuruluşlarından hibe almaya ağırlık veriyor. Bu muhtemelen kötü bir şey değil ama eğer Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerin kısıtlanmasıyla bağlantılı olursa, o zaman Türk ekonomisinin kazancından çok kaybı olur. Bana göre böyle bir tehdit var” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Geçtiğimiz günlerde BRICS toplantısına katılan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından kabulü sırasında, "İki ülke arasındaki ilişkiler gerçekten fevkalade iyi gidiyor. Ticaret konusunda atılması gereken adımlar var. BRICS ile iş birliğimize değer veriyoruz” sözleri, Putin’in bu endişesini belki bir ölçüde ortadan kaldırmıştır.

Putin "Türkiye'nin BRICS'in çalışmalarına yönelik ilgisini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu Birlik ülkeleri ile birlikte olma isteğini mutlaka her şekilde destekleyeceğiz." Diyerek Türkiye’nin BRICS’in ’T’si olma yolunda Putin’in desteğini almış görünüyor. Tabi bu ABD ve AB’yi çok mutlu edecek gibi görünmüyor. Zira S400 konusunda yaşadıklarımıza hatırladığımızda… Şimdi gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Astana’da Rus lider Putin ve Washington’da ABD Başkanı Biden’le görüşmesinde olacak.