Sanayi devriminin tam tecessümü Rudolf Diesel'in dizel motoru icadıyladır.
Dizel motor verimliliğin sembolü haline gelmiştir. Bundan önce litrelerce akaryakıtla alınan performans çok sınırlıdır. Mesela II. Dünya Savaşı’na kadar tanklar 22 lt/km tüketime sahiptir. Yani bir kilometrede 22 litre akaryakıt tüketmektedirler. Diesel’in yeniliği sıkıştırarak, içten ve yavaş yanmalı motoru tanıtmasıdır. Bu verimlilik anlamına gelmektedir. Çünkü motor yanma odasındaki yakıtın büyük bölümünü yakmayı başarmaktadır.
Diesel motorun tam hakkını veremeden intihar olarak kayıtlara geçilen şüpheli bir biçimde ölmüştür. Dizel motordaki gelişmelerse yarım kalmamış birçok araştırmacı motorun geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapmıştır.
Böylece özellikle sanayide verimlilik artışı sağlanmış, kapitalizm arzdaki (üretim) başarısını ispatlamıştır.
Bugün ise dizel motor dışlanmaktadır. Sanayide üretim elektrikle gerçekleştirilmektedir. Enerjiyse büyük oranda tribünlerden sağlanmaktadır. Dizel motorlu otomobiller kirlilik gerekçesiyle birçok Avrupa ülkesinde tartışma konusu olmuştur. İngiltere, bugünkü emisyon seviyeleri iyileştirilmezse otomobillerde dizel motorun terki için bir takvim hazırlamıştır bile.
Almanya ise bu hafta Alman mahkemelerinden çıkan bir kararla dizel motoru yeniden gündeme taşımıştır. Buna göre belli yaşın üzerindeki dizel motorlu araçlar (üretildikleri senelerde bugün kabul edilebilir sınırlarda olmayan emisyon değerleri kabul edilebildiği için) trafikten yasaklanmıştır. Daha genç dizel motorlu araçlar da yeni emisyon standartlarından uymamaktadır. Dizel motorlu araç üretimi aksayabilir. Bu yasak kime yarar?
Önce Bulgarlara yarar. Çünkü Birlik üyesi Almanya’ya gidip yaşlı otomobilleri bedava alacaklardır.
Sonra Türkiye’ye yarar. Tartışmalara bakılırsa dizel motorların yeni emisyon standartlarına getirilmesi 3 yılı aşan Ar-Ge geliştirilmeleriyle mümkündür.
Bu üç yıl içerisinde yakıt ekonomisi sunabilecek emisyon sorunu olmayan otomobil projelerden birisi de Türkiye’nin yerli otomobil projesidir. Gelişmeleri yakından takip etmekte fayda vardır. Çünkü dizel motorlu otomobilin yakıt ekonomisi nedeniyle büyük bir talebi vardır. Aynı talep elektrik motorlu otomobillere aktarılabilir.
Bu 3 senelik periyot içerisinde yerli otomobil projesi başarıyla sunulabilirse pazar da rekabet gücü elde edecektir. Bilirsiniz iyi niyetle yola çıkınca işler rast gider. Yerli otomobil Türkiye’nin temel ihraç ürünlerinden birisini oluşturabilir.
Pek tabi yerli otomobilin Ar-Ge gelişmeleri, elektrik motorlu savaş araçlarının yapılabilmesi imkânını da doğurur. Böylece hem otomobil hem hareket kabiliyetli silah sanayi pazarında Türkiye ön plana çıkan bir ekonomi olabilir.
Tek bir eksik var. O da finans. Otomobil ve savunma sanayi satmak genellikle alıcıya finansmanı da sağlamakla doğru orantılı gelişir. Tıpkı konut piyasası gibi krediyle konut satışları arasındaki güçlü korelasyon, otomobil ve savunma sanayinin ihraç kabiliyeti için de doğrudur.
Üreticilerin finansal gücünü, tüketici lehine ürünü satmak üzere kullandırması gerekir.
Fevkalade araçlar, silahlar yapabiliriz. Bunları aynı zamanda satmayı da bilmeliyiz. Ürünler hazır olduğunda finansal güç de hazır olmazsa istenen performans alınamayacaktır. İşi çok yönlü düşünmeliyiz.