Yaklaşık üç yıldır tabloya her baktığımda Irak içten içe yanıyordu ve bu ateş eninde sonunda dışa vuracaktı! Vurdu!
9 Aralık 2021 tarihli “Irak’taki kararlı terörle mücadeleye karşı terör ittifakı” yazımda sayısız doneyi sıralamıştım tıpkı son üç yıldır kaleme aldığım Irak yazılarımda olduğu gibi…
Sahaya yönelik tüm okumalarımla birlikte “özetle Irak genelinde PKK, DEAŞ, İran, muhalif KYB’liler, FETÖ ve irili ufaklı bir çok oluşumun kol kola girdiği kim kime dum duma bir terör ittifakı var; sıkılaşan Ankara-Bağdat-Erbil saflarına yönelik...” demiştim…
Yaklaşık üç yıldır tabloya her baktığımda Irak içten içe yanıyordu ve bu ateş eninde sonunda dışa vuracaktı! Vurdu!
Önce ufak çaplı kıpırtılar başladı… Sonrasında Irak Güvenlik Güçleri’ne ve Peşmerge’ye yönelik saldırılar gerçekleşmeye başladı… Ve geçtiğimiz hafta son hamle olarak Irak Güvenlik Güçleri’ne yönelik ağır bir terör saldırısı gerçekleştirildi… Bu kez yine DEAŞ vardı sahnede… Türkiye Dışişleri Bakanlığı Diyala Bölgesinde Irak Güvenlik Güçlerine yönelik gerçekleştirilen terör saldırısı sonrasında geçmiş olsun ve “terörle mücadelesinde Irak’ın yanındayız” mesajını paylaştı…
Irak’la birlikte Suriye’de de hız kazanmaya başladı DEAŞ… Sıcak gelişme olarak DEAŞ’ın Suriye’de gerçekleştirdiği bir diğer saldırı var. Bu saldırının temelinde yüzlerce tutuklu DEAŞ üyesini HASEKE’de bulundukları hapishaneden kurtarmak vardı… Ki etkili oldukları ve henüz sayısı netleşmese de yüzlerce DEAŞ tutuklusunun şu an serbest olduğu konuşuluyor! Firari DEAŞ üyeleri nerede peki? Belli değil! Nereye gidebilirler? Bence Irak’a… Neden Irak? Çünkü geleceğe yönelik hareket rotaları Irak üzerinde oluşturuluyor…
Gelelim kısa özetle DEAŞ analizlerime… DEAŞ aslında hiçbir zaman güç kaybetmedi bölgede… Tam aksine nadas sürecine girip güçlendi ve daha da kök salıp stratejik bir yapı içine girdi… Bununla birlikte DEAŞ korkusu da hiç bitmedi Irak genelinde… Yakın geçmişteki DEAŞ saldırılarını Iraklılardan dinlerken gözlerindeki hüznün ve korkunun halâ ilk günkü gibi olduğunu görüyordum… Ve “acaba bir daha gelirler mi” endişesi hep vardı zihinlerinde çünkü DEAŞ’ın elindeki esirlerin halâ kurtarılamamasıyla birlikte DEAŞ kamplarının bir kısmı da halâ aktifti… Ve çoğu noktada halâ etkiliydiler…
Evet Irak DEAŞ’tan halâ korkuyor ve DEAŞ’ta bu korkunun farkında!
Ve bunca hengame içinde Iraklılar güven, huzur, kurtuluş limanı olarak sadece Türkiye’yi görüyor fakat bu liman duygusunun Irak’ta yaşanacak sıkıntılı süreçle birlikte “Türkiye kıyılarına vuracak kavimler göçüne” dönebileceği fikri zihnimi fazlasıyla yoruyor…
Çünkü DEAŞ’ın saldırı şiddetini ve alan hakimiyetini arttırmaya istekli olduğuna dair tüm veriler aleni ortadayken mağdurlar için sığınacak tek güvenli kapı yine Türkiye… Bununla birlikte Irak kulislerinde şu cümle zihinlerin en derinlerinde zikrediliyor; “Taliban’dan sonra DEAŞ’ta bir yönetim hakimiyeti talep eder mi?”
Bu veriler doğrultusunda bir de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi okuması yapmak istiyorum... Bir yanda YPG diğer yanda da DEAŞ ile baskılanmaya çalışılan IKBY zorlu bir süreci yönetmek zorunda kalacak… Ki izlenimlerimi şu an tam olarak anlamlandıramasam da bana göre bölgede en fazla sıkıntıya Irak Kürt Bölgesel Yönetimi maruz kalacak… Ve bunca terör ittifakına karşı her zamankinden daha fazla Türkiye‘nin desteğine, varlığına, terörle mücadele gücüne ihtiyaç duyacak Irak…