Yok yok, şimdiki yaşamımızın formatıyla ilgili söylenenleri bir yere koymak veya bu yaşamla ilgili yorumlar yapabilmek pek de mümkün görünmüyor.
Yaşamak buysa daha iyisini hayal edebilmek artık neredeyse hayal sınırlarımızın çok dışına taşmış durumda, Geçmiş yıllarımıza baktığımızda, o günlerdeki yaşam şartlarını şimdikilerle mukayese etmek bile neredeyse imkansızlaştı. Bugün, o geçmiş yıllardaki yaşam şartlarımızı kıyasladığımızda yaşadıklarımız tam rüyalar alemindeymişiz gibidir. Oldukça sıra dışı bir yaşamdan söz ediyormuş gibi hissederiz kendimizi. Nereden nereye gelmişiz veya getirilmişiz.
Yok yok, şimdiki yaşamımızın formatıyla ilgili söylenenleri bir yere koymak veya bu yaşamla ilgili yorumlar yapabilmek pek de mümkün görünmüyor. Her kim ekonomimiz düzelme yolunda, düzeliyor veya düzelecek diye bir şeyler söylese de, ben şahsen kandırıldığımızı hissediyorum. Söyleyenler söylediklerine kendilerinin bile inanmadıklarını vücut dillerine yansıttıklarıyla çok net gösteriyorlar. Hiç de inandırıcı değiller. O söylenenleri dinlediğimde aklımızla alay edildiği gibi bir duyguya kapılıyorum her nedense. Artık o söylediklerini dinlemiyorum bile.
Bazı bakanlarımız bu konuda birşeyler söylüyorlar ama pek de inandırıcı olmadıkları yaşadığımız gerçeklerle yüzleştiğimizde görebiliyoruz. Dolar ve Avro’nun Türk Lirası karşısındaki durumu artık dayanılmaz bir seviyede. Ekonomimiz üzerinde yarattığı tüm olumsuzlular, günlük yaşamımızda her an apaçık görebileceğimiz, anlayabileceğimiz gerçek verilerdir, hikaye kaldırmıyorlar.
Ekonomistler de artık, neyi nereye koyabileceği konusunda toplum üzerinde olması gerektiği kadarıyla yeterince inandırıcı olmaktan iyice uzaklaştılar. Söyledikleri toplumu hiç de ilgilendirmiyor, etkilemiyor. Toplum, bu söylenenlere değil, yaşadıklarına ve birebir karşılaştıkları gerçeklerle ilgileniyorlar. Dar gelirli çaresizlik sarmalındaki geçim ortamında boğulmamak için yaşadıklarıyla etkin mücadele edebilme yollarının çözümünü aramaktadır.
Mutfaklarındaki yangında, dar gelirli işçi memur ve özellikle de, asıl yükü taşıyan kadınlar için son aşamadadır. Toplum geçim derdinin çıkmazında biraz nefes alabilmek için ellerinen geleni yapmaya çalışıyor, kıt kanaat bütçelerinin iyice yetersizleşen çözümsüzlüğünün, tükenmişliğinin yarattığı çıkmazla boğuşuyorlar.
Var olan ve haftadan haftaya değişen çarşı pazardaki fiyatlar, mutfaklardaki yangını iyice dayanılmaz hale getirdi. Mutfaklar alev alev. İlgililerin düzeldik, düzeleceğiz söylemleri, psikolojik tahribata hiç de çare olmuyor. Mutfak yangını iyice kor-ateş oldu. Geçim derdiyle boğuşan tüm aileleri yakmaya devam ediyor.
Aylardır kontrolden çıkan temel tüketim maddelerindeki zamların yanı sıra,
çarşı-pazarı etkisine alan keyfi fiyat artışları, dar gelirli için tam bir kabusa dönmüş durumda. Geçmiş üç yıldan miras kalan, pandemi döneminin yoğun etkisiyle sıkıntıya giren ekonomimiz ve 2023 başında yaşanan olumsuzlukların yanı sıra, bu yıl yapılacak olan seçimlerin ekonomideki dayatma kısıtlamaları, enflasyon, döviz artışlarının tetiklediği kontrolsüz fiyat artışları, zaten zor durumda olan işçi, memur, emekli ve tüm dar gelirlileri iyice zor, dayatma bir yaşamın çaresizliğine mahkum etti. Dar gelirli sözcüğü kapsama alanını değiştirdi ve toplumun büyük bölümünü kapladı. Toplumun geçim endeksindeki ölçülerin standardı iyice ivme kaybetti ve mutfaktaki yangın büyüdükçe büyüdü. Geçim derdinin yorumlanması artık zor formatının çok daha ötesine sürüklendi. “Geçim çok zor” demek bile anlamını tam olarak belirlemekte yeterli kalmıyor.
Şu sıralar her şey unutuldu varsa yoksa seçim ve seçim ekonomisin yarattığı dayatma ortama mahkum durumdayız. Cumhuriyeimizin kuruluşunun yüzüncü yılı coşkusunu kutlamaya hazırlandığımız bu yıl, 2023 yılında yaşadığımız doğal afetlerin ekonomimiz üzerine yüklediği onca olumsuzlıklarına karşın, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili genel seçimlerinin yarattığı ortam, zaten sıkıntılı olan enonomimizi iyice zora soktu.
İki turlu bir seçim süreci yaşıyoruz. Birinci turda Cumhurbaşkanlığı seçimine sonuç alınamadı. 28 Mayıs pazar günü yapılacak 2.tur seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı seçimi ile tamamlanacak ve seçim ortamı sona erecek.
28 Mayıs pazar günü yapılacak olan ikinci turda birinci turda belli olan en çok oy alan iki adaydan en çok oyalan aday 13.cumhurbaşkanı olarak belirlemesi ile sona erecek ve oldukça sancılı seçim dönemimiz sona erecek. Ve tabii ki, sıkıntılı ekonomimiz üzerindeki seçim baskısı ortadan kalkmış olacak. Bu arada; ülkemizde nelerin değişeceği beklentileri de bir sonuca ulaşacak. Gelecek olan yeni yönetim, iyice bozulan bu ekonomik durumu düzeltmek için harekete geçecek ve özellikle dar gelirlinin, işçinin, memurun, çifçinin ve tüm esnafın, emeklilerin beklentilerine çare bulunacak
Seçim sonrası ülkemizi ve ekonomimizi oldukça zorlu günlerin beklediği şeklinde. Ekonomi kurmayları “zor bir dönem için hazırlıklı olmamız gerektiği”ni sıklıkla dile getiriyorlar. Seçim sonrası belirlenecek ekonomimizi yöneteceklerin, çözüm planları, söylemleri toplumun iyie bozulan psikolojisine ne kadar çare olacak pek belli değil.
Ancak, psikolojisi iyice bozuk olan toplumun öncelikle beklediği, iyice kontrolden çıkan fiyat artışları, enflasyon, temel tüketim maddelerindeki fiyat istikrarsızlıkları, dar gelirlinin iyice daralan alım gücü ve artık dayanılmaz hale gelen mutfaktaki yangının bir an önce söndürülebilmesine çare olacak etkin çözümlerin hayata geçirilmesidir.
Bu seçimler nasıl bir profil çizecek çok kısa bir süre sonra belli olacak. Ekonomimiz iyice alarm verir durumda. Enflasyonun körüklediği fiyat artşlarındaki istikrarsızlık mutfaktaki yangını iyice sarmış durumda. Yaşam şartları artık dayanılmaz durumda.
Bu “dayatma yaşam” mahkumu olamaktan kurtulalım artık!