Yeni yılın ilk yazısını Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve Türkiye'ye ayırdım çünkü 'biliyorum' ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şimdilik kimselere söylemediği muazzam bir tohum var elinde...

"Cumhurbaşkanı Erdoğan elinde kocaman bir tohum ile 2021’e girdi...Biliyorum!

Yeni yılın ilk yazısını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Türkiye’ye ayırdım çünkü ‘biliyorum’ ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şimdilik kimselere söylemediği muazzam bir tohum var elinde... Ve o tohum Türkiye’nin miladı sayılacak önemli değişimlere vesile olacak. 'Yeniden inşa' gibi bir şey bu... Olur mu demeyin! Olmak zorunda çünkü Dünya hızla değişirken liderler de kendisini, ülkesini, yönetim kadrolarını, vizyonlarını güncellemek zorunda..." demiştim 1 Ocak 2021 tarihli yazımda...

Sonrasında şöyle yazdım 19 Mart 2021 tarihli yazımda; "Slogan şu; 21 Mart 2021’de 21 Diyarbakır’da baharı karşılamaya var mısın Türkiye? Çünkü onlarca yıl bölgeyi teröre mahkum edenler Hendek terörü ile ne kadar çığırından çıktığını Dünya'ya “Diyarbakır Sur” üzerinden duyurmuştu! O halde kararlı askeri mücadele ile iyice kökü kurutulan terör örgütüne verilecek cevap yeşerme ve yenilenme ateşi ile 21-2021-21 enerjisiyle yine Diyarbakır’dan verilmeliydi..."

Şimdi de iki yazımı sentezleyerek diyorum ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan 2021’e avucundaki tohum ile girdi, Nevruz Ateşi ile o tohumu iyice ısıttı ve olgunlaştırdı. Kısa bir süre sonra da o tohumla birlikte Diyarbakır’a gelecektir...

...........

Yeni anayasanın, yenilenmenin, yeniden inşanın ve farklı birkaç tanımlamanın konuşulduğu bir zaman diliminden geçiyoruz. Konuşulanlar kulağa hoş gelse de içerikleri hakkında net bir bilgi olmadığı için ve pandeminin yarattığı moral bozukluğu nedeniyle toplumda bir heyecan belirtisi henüz yok! Bu tablo içinde ne oluyor, nasıl olacak, ne gerek var, acaba yeniden bir açılım süreci mi, muhataplar kimler olacak, içeriği nasıl olacak ve türevinde sorgular eşliğinde beyin fırtınası yapan küçük bir kesim var.

Sessizce uzaktan izleyen büyük bir kesim de var ki kendi arasında ikiye ayrılmış durumda... Bir kısmı evine götüreceği ekmeğe bakıyor ve “vatanımda geleceğimi-işimi kim garanti altına alırsa onu desteklerim” diyor. Diğer kesim de “düşünülen her neyse bir süre sonra vazgeçilir diye hiçbir şeye güvenemiyorum” diyor. Ki haksız da değiller çünkü bu ülkede ne zaman “birlikte huzura dair bir adım atalım” dense anında köstekler takılıyor ve herşey tepetaklak oluyor!

Şimdi düşünelim Cumhurbaşkanı Erdoğan avucunda tuttuğu tohumu ekmek için ne demeli ki o tohum heba edilmeden büyüsün ve kök salsın! Bence tüm söylemler “birlikte ve biz olmak” üzerinden ilerleyecek. Türkiye çatısı altında herkes kendi rengiyle saygı çerçevesinde yanyana gelmeli ve yaşamalı teması işlenecektir diye tahmin ediyorum ki aklıma gelmişken hemen söyleyeyim Türkiye en fazla Kürt vatandaşa sahip ülke. Hatta iddia ediyorum Irak Kürdistanı’nda bile Türkiye’deki kadar Kürt yok! Çünkü Irak Kürdistan’ının verilen resmî nüfus rakamında sadece Kürtler yok,karma... Kürt, Türkmen, Arap ve daha pek çok halk var resmiyette yer alan nüfusun içinde. Fakat Türkiye’de sadece Kürtlere dair 7-8 milyon civarında ortalama bir rakam var. O zaman herkesin olduğu gibi milyonlarca Kürt’ün vatanı da Türkiye...

Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan tahmin ettiğim “tohuma” yönelik ilk sinyalleri en hızlısından vermeye başladı kadrolara ve isimlere dair... Her atama, her liste, her karar puzzle parçaları gibi birbirini tamamlıyor yeter ki parçaları doğru okuyun ve yanyana getirmeyi bilin. İşte o zaman doğru analizleri ortaya çıkarabilirsiniz. Yoksa müneccim filan değilim...

Şimdi merakla beklenen yeni kabine listesi var sırada. Hemen söyleyeyim yeni kabinedeki isimlerde düşünülen “önümüzdeki süreci” yansıtacaktır...

Ve herkesin merak ettiği fakat bir türlü tatmin edici cevaplara ulaşamadığı “Kürtler ne istiyor?” sorusunu önümüzdeki günlerde aşiretten, aileden, sahadan, dostlardan, kendimden aldığım veriler doğrultusunda yorumlayacağım...