Çin, nüfuzunu Ortadoğu coğrafyasında genişletirken, Suriye'nin yeniden yapılanmasında ve İran ile çok yönlü iş birliği anlaşmalarında aktif rol almaya başladı.
Çin, nüfuzunu Ortadoğu coğrafyasında genişletirken, Suriye’nin yeniden yapılanmasında ve İran ile çok yönlü iş birliği anlaşmalarında aktif rol almaya başladı. Örneğin Çin’in Suriye’deki öncelikli ulusal çıkarlarından biri, Yeni İpek Yolu rotası üzerinde yer alması ve Batı Asya’yı Avrupa ve Afrika’ya bağlayan yolların kesişiminde bulunması nedeniyle jeopolitik konumundan istifade etmektir. Son olarak Çin, Suriye’nin yenilenecek endüstrisine yaklaşık 2 milyar dolar yatırım vaadinde bulunmuştu. Elbette Pekin yönetimi sadece Suriye ile ilgilenmiyor. Arap Devletleri İş Birliği Forumunu kullanarak, Arap ülkelerine 23 milyar dolar kredi ve yardım sağlayacağını ifade ediyor. Afrika ise Çin’in Türkiye ile iş birliği yapacağı önemli bir kıta olma potansiyelini taşıyor.
Yeni İpek Yolu, bir “uluslararasılaştırma” projesidir.
Stratejisini uluslararası düzenini inşa ederken gerçekleştireceğini düşünen Çin için Ortadoğu, Yeni İpek Yolu’nun önemli güzergahı olmasının yanında, İsrail ile de yakın ilişkiler geliştirmesiyle bölgesel hedeflerini gerçekleştirebileceği coğrafyadır. Yeni İpek Yolu Projesinin başlangıç tarihi Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in 2013 yılında yapmış olduğu konuşma kabul edilmiş olsa da, aslında bu girişim, 1990’lı yılların başından itibaren Ortadoğu coğrafyasını da içine alan geniş çaplı bir “uluslararasılaştırma” projesidir.
Çin, ticaret koridorlarına hükmetmek istiyor.
Yeni İpek Yolu Projesi kapsamında Avrasya coğrafyasında yeni demiryolu hatları, enerji boru hatları, deniz rotaları ve otoyolların hızla yapımına başlandı. Ardından Çin, yine bu kapsamda Orta ve Güney Asya ülkelerine yaklaşık 40 milyar dolarlık altyapı yatırımı yapacağını açıkladı. Çünkü Çin, bu proje sayesinde küresel bir güç olma hedefi doğrultusunda Asya-Avrupa ticaret koridorunu kontrol etmek ve bilhassa Asya-Pasifik bölgesindeki ülkelerin kaderine hükmetmek istemektedir.
ABD’nin “Yeni İpek Yolu Strateji Belgesi” nedir?
ABD açısından da Yeni İpek Yolu’nun geçtiği coğrafyalar küresel politikaları bakımından büyük önem arz ediyor. ABD’nin genel olarak Avrasya politikalarının temelini oluşturan belge, Temmuz 1990 yılında Kongrenin onayından geçen “İpek Yolu Strateji Yasası” olmuştur. Vaşington yönetimi bu belge sayesinde krizlerin beşiği Basra Körfezine bağımlılıktan kurtulacak ve daha güvenli ve bereketli enerji kaynaklarına ulaşımını sağlayacaktı. Ayrıca ABD kamu diplomasisini bu belge ile kullanarak bağımsızlığın, egemenliğin ve insan haklarının desteklenmesi, hoşgörü, çoğulculuk, Yahudi düşmanlığına karşı mücadele, bölgesel sorunlara çare bulma, ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, ekonomik iş birliğinin ABD merkezli yatırımlar ile desteklenmesi gibi hedeflerini de uygulamaya koymuştur.
Yeni İpek Yoluna karşılık, Büyük Orta Asya ve Büyük Ortadoğu Projesi.
ABD, Yeni İpek Yolu projesine karşılık “Büyük Orta Asya Projesini” geliştirmiş, bunu Büyük Ortadoğu Projesi ile eklemlemeyi planlamıştır. Bunun gerçekleştirilebilmesi için kadim İpek Yolu boyunca Asya’yı Avrupa’ya bağlayan fiziki altyapının değiştirilmesi gerekmektedir. Enerji hatlarının yanında yollar, köprüler, limanlar ve deniz ulaşımı gibi altyapının değişimi için bölge devletleri ile uyum içinde çalışmayı hedeflemektedir. İpek Yolu Strateji Yasası ile ABD, Güney Kafkasya, Orta Asya’daki çatışmaları kendince adil ve kalıcı bir şekilde çözebilmek için kamu diplomasisi yöntemlerini kullanacaktır.
Çin’in Ortadoğu turunun zamanlaması manidar.
Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, Ortadoğu turu kapsamında Suudi Arabistan, Türkiye, İran ve Birleşik Arap Emirliklerini ziyaret etmesi kuşkusuz en çok ABD’yi rahatsız ediyor. Yeni İpek Yolu Projesi kapsamında bilhassa Türkiye ve İran’a büyük önem veren Pekin yönetimi, Türkiye ile mümkün olduğunca iş birliği alanlarını genişletiyor ve İran ile de askeri, ekonomik, altyapı ve telekomünikasyon gibi önemli alanlarda uzun vadeli anlaşmalara imza atmak istiyor. İran’dan alacağı petrol karşılığı 400 milyar dolar yatırım yapacak olan Çin, Avrasya ve Ortadoğu denkleminde yerini sağlamlaştırıyor.
Afrika'da hissedilen Çin etkisi.
Çin Sudan’da 3 küçük çaplı silah üretim tesisi, Mali ve Zimbabwe’de cephane ve silah üretim tesisi açarken, bölge ülkeleri ile ticari anlaşmalar yapmaya devam ediyor. Ayrıca Çin’in Cibuti’de İpek Yolu'nu ve ticari gemilerini korsanlara karşı korumak için inşa ettiği askeri üs etki alanını oldukça genişletti. Çin’den Avrupa’ya Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı ile giden ihracat miktarının günlük 1 milyar dolar olduğu göz önünde bulundurulduğunda Cibuti’deki askeri üssün varlığı daha net anlaşılacaktır.
Hülasa
Diğer taraftan Çin, Afrika kıtasına da özel bir politika uyguluyor ve ortaklarını çoğaltıyor. Çünkü Ortadoğu ve Arap körfezindeki enerji politikalarına alternatif olarak Afrika’da kapsamlı bir enerji diplomasisi yürüten Çin, bir yandan da Afrika halkının da sempatisini kazanmanın yollarını arıyor. Çünkü Avrupa’nın sömürgeci geçmişi nedeniyle Afrika halkının bu devletlere bakış açısının değişmesi imkansız fakat Çin’in böyle bir geçmişi olmaması bu noktada büyük avantaj sağlayabilir. Hatta Türkiye ile Çin’in Afrika politikasının ortak dengede yürümesi ciddi bir jeopolitik mihver oluşturabilir. Bir devletin güvenlik aralığı, diğer devletin tehlike aralığıdır. Türkiye ne kadar çok ortak güvenlik aralığı tesis ederse, çıkarlarına yönelik dış müdahale imkanını en alt seviyeye kadar indirebilir.