Şampiyonlar Ligi ön elemesi ilk maçına şurada sayılı gün kala Fenerbahçe'deki kadro mühendisliği gerçeklerinin bas-bas bağırdığı mevkilere oyuncu temin ve istihdamı bir türlü ilerleme kaydedemiyor.
Çok bilindik numaradır. Cambaza bak dersiniz, ilgiyi ilgisiz bir yere çekip diğer taraftan yapmak istediğiniz işi dikkatleri dağıtıp arada yapıverirsiniz. (Ya da bizim hikâyemizde olduğu gibi yapmanız gerektiği halde yapmadığınız şeyleri setretmek için) Aaa bi bakarsınız ki oldu da bitti maşallah, nazar değmez inşallah. Muazzam bir örtme harekâtı argümanı size.
Şampiyonlar Ligi ön elemesi ilk maçına şurada sayılı gün kala Fenerbahçe’deki kadro mühendisliği gerçeklerinin bas-bas bağırdığı mevkilere oyuncu temin ve istihdamı bir türlü ilerleme kaydedemiyor. Tıkandı Baba nefes eyledi sanki.
İstanbul’un diğer güzide kulüpleri başta olmak üzere lige yeni çıkan takımlarımız bile patır-kütür transfer bombalarını bir-bir patlatıyorlar ama Fenerbahçe’de henüz ilerleme yok. Başladığı yerde (Bruma-Henrique-Emre Mor) yerinde sayıyor Ali Bey ve ekibi. Bununla beraber bu ataleti örtmek için farklı gündemler var portföyünde Sarı Lacivertli kulüp yönetiminin. Mesela Atatürk heykeli var, beş yıldızlı logo çalışması var, 28 şampiyonluk konusunda daha bir cevval bu günlerde özellikle sosyal medyada kalemşörler.
Taraftar santrafor dedikçe, ama stadın önüne dikilen Atatürk heykeli diyorlar, taraftar 6 numara, 8 numara dedikçe beş yıldızlı yeni arma diyorlar. Taraftar ya hu sol bek işi ne oldu dediğinde aldığı cevap “ama bizim 28 şampiyonluğumuz var” minvalinde oluyor. Bu işte bir terslik var ama çözebilene aşk olsun.
Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine saygı göstermek, sahip çıkmak elbette bir sivil toplum kuruluşu olan Fenerbahçe Spor Kulübü için de önemlidir. Gazi Mustafa Kemal’in kulübü ziyareti ve deftere yazdığı cümleler kulüp tarihi için pek kıymetlidir de. Ne var ki milyonlarca taraftara sahip asırlık spor kulüplerinin temel işi, ana mesaisi heykel dikmek değil Türk Sporu’ndaki yerini sağlamlaştırmak ve başarılı olarak taraftarlarını sevindirmek için sportif faaliyette bulunmaktır.
Büyük bir eforla Jorge Jesus’u takımın başına teknik direktör olarak getirdikten sonra ne olduysa nutku tutuldu yönetimin. Temas halinde olduğu bazı oyuncuları rakiplerine kaptırmak bir yana kör tuttuğunu beller gibi bazı isimlerin ardına takılıp onlar da olmayınca B ve C planlarının olmaması/gerçekleşmemesi dört yıllık tecrübeye uygun bir tavır değil bu âlemde.
Büyükekşi Federasyonu için acaba Hasan Doğan Federasyonu’nun yeni versiyonu mu olacak yoksa Haluk Ulusoy Federasyonlarının kötü bir kopyası mı olacak tartışmalarının yoğunlaştığı günlerde kurullardaki yapılanmalar anlayana çok şey ifade ediyor. Buna bile tepki verebilmiş değil yönetim. Varsa-yoksa heykel, yıldız, 28. Bunlardan başka gündem yok ellerinde.
Yerden göğe kadar haklı olmalarına rağmen 1923-1959 arası şampiyonlukların hesaba dâhil edilmesi mevzuu için yanlış zaman-yanlış stratejide takıldı kaldılar. Önemli olan bu sayı mı, takımın başarılı olup şampiyon olması mı? Rakipler de Ali Bey’in dört yıldır başarılı olamamasını örtmek için bu konuyu gündeme getirdiğini söyleyince diyecek sözü kalmıyor kimsenin. Beş yıldızlı logo/arma kullanımı da aynı hesap. Yumurta-tavuk ikilemi gibi ikisi birbirinin sebep ve sonucu zaten. Sen önce şampiyon ol, başarıyı getir camiana haklı olduğun tezi daha bir kuvvetli savunursun o zaman 29’un da olur, beş yıldızın da.
Jorge Jesus’tan ses-soluk çıkmayınca taraftar “vardır hocanın bir bildiği” diyor ama bakalım “Yüce İsa”nın bu sessizliği ne kadar sürecek ve biz cambaza bakarken Dynamo Kiev maçları ne olacak?
Hepimize güzel bayramlar. Mutlu yarınlar.
PS: 15 Temmuz şehitlerimizi de rahmetle anıyoruz.