ABD Büyükelçisi John Bass vize görüşmelerinin askıya alınması kararıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
ABD Büyükelçisi John Bass vize görüşmelerinin askıya alınması kararıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Ben de sosyal bir görev olarak, bu açıklamaların aslında ne anlama geldiğini yazdım. Aşağıdaki koyu renkli yazılar bana aittir.
Türkiye'deki dostlarımız ve ortaklarımıza, (Vizeleri askıya alma kararı temelinde Amerika’ya sempati ile bakanları ve ticaret yapanları etkiliyor. Yani dostlar ve ortakları. Sempati ile bakmayanlar niye dost veya ortak olsun ki.) ABD Hükümetinin, (“Her ne kadar biz açıklamış olsak da bu yalnızca bizim kararımız değil. Amerikan hükümeti tarafından verilen bir karar” denilmek isteniyor.) Büyükelçiliğimiz ve Türkiye'deki Konsolosluklarımızdaki göçmen olmayan vize hizmetlerini askıya alma kararının nedenlerini ve askıya almanın ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum…
Söz konusu askıya alma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin ABD Misyonu tesisleri ve personelinin güvenliğine ilişkin taahhütlerini değerlendirirken, Büyükelçilik ve Konsolosluklarımıza gelen ziyaretçi sayısını en aza indirmemize olanak sağlamaktadır. (Amerikan diplomatik temsilcilikleri belki de Türkiye’de en iyi korunan yerlerdir. Terör örgütlerinin hedeflerinde yer aldıkları doğrudur. Ancak bir sürü üst aramasından geçirilerek vize kuyruğuna giren insanların terörist olabilme ihtimali yoktur. Şimdiye kadar da böyle bir olay da yaşanmamıştır. Belliki başka bir şeye kızıp böylesi kantarın topuzunu kaçıran bir karar aldılar. Zaten aşağıda da anlatıyorlar neye kızdıklarını.)
Bizi bu kararı almaya iten durum şöyledir:
Bu yıl ikinci defa olarak (Birinci olarak, Adana’da tutuklanan Türk vatandaşı ABD konsolosluğu görevlisi kastediliyor.) geçen hafta, diplomatik misyonumuzun bir Türk çalışanı Türk yetkili mercileri tarafından tutuklanmıştır. (İşte asıl kızdıran olay) Ancak, bu tutuklamanın neden meydana geldiğini veya ne olduğunu ve şayet varsa çalışanımıza karşı olan delilleri, sarf ettiğimiz tüm çabalarımıza rağmen tespit edemedik. (Belliki müdahil olunmuş. Ancak mevcut uygulamalar gereği gözaltına alınan bir Türk vatandaşı için, ‘Amerikan diplomatik misyonu dahi olsa’ patronuna bilgi verilmesi bilindik bir uygulama değil. Hukukumuzda olmayan bir uygulamayı hiçbir savcı yapamaz. Hele delillerin verilmesi hiç mümkün değil.) Bu personel, kanun uygulama konularında Türk yetkili kurumlarıyla iş birliğini güçlendirme (Yani böylesi büyük tantanaya yol açan Metin Topuz’un işi savcılar ve polislerle görüşmekmiş.) ve Amerikan ve Türk vatandaşlarının güvenliğini temin etme alanında faaliyet gösteren bir bölümde görev yapmaktadır. (Burası biraz karışık. Bu güvenlik temini nasıl oluyordu acaba? Muhtemelen istihbari.) Üstelik, çalışma arkadaşımızın avukatına erişimine yeterli izin verilmemiştir. (Anlaşılan Metin Topuz avukatıyla görüşmüş. Bu yeterli gelmemiş. Yeterli gelmeyen bu süre ne kadardı bilemiyorum. Keşke gözaltına alınan herkese avukatıyla istediği kadar görüşme izni verilse.)
Özellikle rahatsızlık veren nokta ise, görünüşe göre bazı Türk yetkililer, yine sanığı ya da avukatını bilgilendirmeden, bazı gazetelere iddialarla ilgili bilgi sağlamışlardır. (Bu maalesef bizde var olan ciddi bir sorun.) Söz konusu gazeteler, çalışanın, misyonumuzun resmi çalışanı sıfatıyla, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti üyeleri, polisi ya da savcılarıyla kanuni uygulama konularıyla ilgili görüştüğü iddialarını yinelemişlerdir. (Bu bölümü anlamadım. Gazeteler malumu yazmış. Zaten Metin Topuz’un bu işi yaptığını kendileri de açıklıyor. Herhalde burada ‘misyonumuzun resmi çalışanı sıfatıyla’ tanımlaması önemli. Acaba ‘Bazı görüşmeleri resmi olarak yapmamıştır’ mı denmek isteniyor?)
Açık olmak gerekirse, ABD ile Türkiye arasında kanuni uygulamalar alanındaki iş birliğini güçlendirmek personelimizin göreviydi. Türkiye Cumhuriyeti polisi ile görüşmek ve seyahat etmek işinin rutin bir parçasıydı. (İşte dediğim gibi. Kendileri bir kez daha söylüyor. İşi gereği eğer FETÖ’cü polisler ile görüştüyse bunu bilemezdi de denilmek isteniyor.) Türkiye Cumhuriyeti, çalışanın yasal olmayan herhangi bir faaliyetin içinde olduğunu gösteren herhangi bir bilgi paylaşmamıştır. (‘Bir suçu varsa önce bize söylenmeliydi’ fikrindeler. Eğer operasyon öncesi kastediliyorsa ve bir Türk vatandaşı için bir suç iddiası varsa, yasa uygulayıcıların görevi bilgi vermek değil, harekete geçmek değil midir?)
Bu tutuklama, bazı yetkililerin, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki uzun zamandır süre gelen iş birliğini bozmak amacında olup olmadığına ilişkin soruları akıllara getirmiştir. (‘Aramızı bozmak isteyenler var. Bunlar da yetkili kişiler’ deniliyor. Bu tutuklamanın ‘uzun zamandır süregelen iş birliğini’ bozduğu da vurgulanıyor. ) Eğer doğruysa, bu durum, diplomatik tesislerimizde çalışan ve buraları ziyaret eden kişileri risk altına sokacaktır. (Hadi bu bakış açısıyla ‘çalışanlar’ tanımlamasını anlarım. Ama ‘ziyaretçiler’ tanımlamasıyla neyin kastedildiği belli değil. Vize için kuyruğa girenler de ziyaretçiler kategorisinde mi? Yoksa birileri çay ve sohbete mi gidiyor?)
Bu tutuklamaların münferit bir olay mı olduğunu, yoksa başka Türk çalışanlarımızın da sadece görevlerini yerine getirirken Türk hükümeti yetkilileri ve daha geniş kapsamda Türk toplumuyla görüşmeleri nedeniyle tutuklanmalarını mı beklemeliyiz, bilmiyoruz… (“Bu işin devam etme ihtimali var mı? Biz Türk toplumunun her kesimiyle görüşüyoruz. Bu nedenle onlar da mı tutuklanacak?” deniyor. Ancak Adana’daki Türk konsolosluk görevlisinin PKK ile ilişkiden, Metin Topuz’un da FETÖ ile görüşmekten tutuklandığı düşünülürse bu ‘geniş kapsamlı toplumsal’ görüşmelerin neredeyse sadece teröristlerle olduğu göze çarpıyor. Kötü bir haberim var. PKK ve FETÖ Türk toplumu tanımlamasının içine girmiyor. Onların girdiği sınıf: “Terörist örgütler”)
Bu, Türk vatandaşlarına yönelik bir vize yasağı değildir. (Adı böyle konmasa da fiilen bir vize yasağıdır.) Yeni vize başvurularının değerlendirilmesinin askıya alınmasıdır. Geçerli vizenizin mevcut olması durumunda, ABD'ye hala seyahat edebilirsiniz. (Eyvallah) Türkiye dışında herhangi bir ABD Büyükelçiliği veya Konsolosluğunda vize başvurusu yapmak isterseniz, yapabilirsiniz. (Eğer çok önemli bir nedenle Amerika’ya gitmek istiyorsanız, başka bir ülkeye gidip başvuruda bulunacaksınız. Orada bekleyeceksiniz. Gidip parmak izi vereceksiniz. Ne kadar süreceğini ise Allah bilir.)
Bu kolay aldığımız bir karar değildir, (Zor olmalı çünkü yapılmak istenen belli değil. Kızarsam senin hastanı, öğrencini, iş adamını ve turistini cezalandırırım diyorsunuz.) büyük üzüntüyle aldığımız bir karardır. (Bir büyükelçinin görevi her ne kadar kendi ülkesinin çıkarlarını korumak ise bulunduğu ülke ile ilişkileri düzenlemek de bir diğer önceliğidir. Kendi Dışişleri Bakanlığı veya Hükümeti böylesi ciddi etkileri olacak bir kararı almak istese bile Büyükelçi’nin müdahil olup engellemesi beklenir.)
Vize hizmetlerinin askıya alınmasının insanlara rahatsızlık vereceğinin farkındayız. (Ayrımsız tüm Türk vatandaşlarında aynı rahatsızlık hisleri uyandırdığını söyleyebilirim.) Uzun sürmeyeceğini umuyoruz, ancak bu konunun çözülmesinin ne kadar süreceğini kestiremiyoruz. (Duruma bakacağız.) Bu süreyi, yerel çalışanlarımızın gözaltına alınma nedenleriyle ilgili her iki hükümet arasında devam eden görüşmeler ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Türkiye'deki tesislerimiz ve personelimizin güvenliğine ilişkin taahhütleri belirleyecektir. (Bizim istediklerimizi yaparsanız bu kararı değiştiririz. Bizim çalışanlarımızı Türk vatandaşı olsa bile göz altına alamazsınız. Ayrıca başka bir görevlimizin tutuklanmayacağına dair de söz vermelisiniz.)