Onlarca genci idam eden, yüzlerce insanı katleden ve Türkiye'yi karanlıklara boğan cuntacılar karşısında suspus olan Avrupa Birliği bugün bir çok AB ülkesinden daha demokratik olan Türkiye ve bu demokratik gelişmeyi sağlayan lideri Recep Tayyip Erdoğan ile "uzlaşmamak" için her yolu denemekte?
Onlarca genci idam eden, yüzlerce insanı katleden ve Türkiye'yi karanlıklara boğan cuntacılar karşısında suspus olan Avrupa Birliği bugün bir çok AB ülkesinden daha demokratik olan Türkiye ve bu demokratik gelişmeyi sağlayan lideri Recep Tayyip Erdoğan ile “uzlaşmamak” için her yolu denemekte? Oysa Türkiye Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AK Parti'nin demokratik seçimle iktidara geldiği 2002 yılından beri demokratikleşme adına dev adımlar atmış ender ülkelerden biri!
Fikir ve inanç özgürlüğünün olmadığı eski Türkiye'ye karşı tavır almayan AB ülkeleri bu durumdan çok memnundular. Çünkü geri kalmış ve anti-demokratik bir Türkiye'yi “sizi AB üyesi yapacağız ama …” diyerek diledikleri gibi oyalamaları ve kontrol etmeleri mümkündü. Ancak bir çok AB ülkesinden daha demokratik bir Türkiye en başta Türkiye'ye AB üyeliğini vermemek için direnenler açısından büyük bir sorun. Düşünsenize aslında Türkiye Yunanistan'dan çok daha demokratik. Yunan parlamentosunda “faşistler” oturmakta ve Yunan politikasına her geçen gün daha fazla yön verir konuma gelmekteler. Hele Kıbrıs Cumhuriyeti adını taşıyan Güney Kıbrıs'a bakacak olursak sormamız gerekir “bu nasıl demokrasi?” diye. Kıbrıslı Türkler sadece Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşamıyor. Güney Kıbrıs'ta yaşayan ve vatandaş olan Kıbrıslı Türklere bugüne kadar ne ulusal parlamentoda ne de AP'de kendilerini temsil hakkı verilmedi! Kendi azınlığına demokratik temsil hakkı vermeyen bir AB ülkesi mi Türkiye hakkında “ahkam” kesecek? Maalesef bunu bile yaşamaktayız!
Türkiye'nin onlarca yıldır sorunlar yaşamasına neden olan Batı’dan kopyalama devlet sistemindeki çok başlılığı en fazla Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen ülkeler desteklemekte! Oysa Türk milleti artık Türk tip bir devlet sistemi arzulamakta. 78 milyon nüfuslu Türkiye'nin daha iyi yönetilmesini istemekten daha doğal ne olabilir? Demokratik seçimle seçilen çok geniş yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı ve yine aynı şekilde seçilen bir başbakan aslında günümüzde dünyanın bir çok ülkesinde tercih edilmeyen bir durum. Her ülke kendi konum ve ihtiyaçlarına göre demokratik sistemini belirler.
İşte Türkiye'nin yaptığı da şimdi bu! Türk milleti yüzde yetmişlere varan bir destek ile ülkesinin başkanlık sistemi ile yönetilmesi arzusunda. Bu da Türkiye'nin daha iyi yönetilmesi ve kalıcı bir istikrara sahip olması anlamına gelmekte. AB eğer demokrasiye gerçekten değer veriyorsa Türkiye'de milletin demokratik tercih ve talebine saygı göstermeli. Türkiye'nin istikrara kavuşmasını engellemek isteyenler “terbiyesizce” “Erdoğan diktatör olmak istiyor” gibi yalanlara başvurarak Türkiye karşı kamuoyunda algı yaratma sevdasındalar. Oysa Türkiye'de demokratik özgürlüklerin sonuna kadar tadına varmakta tüm vatandaşlar.
Avrupalı dostlarımıza ki eğer gerçekten dost iseler önerim “demokratik Türkiye'yi daha da güçlendirecek olan başkanlık sisteminden korkmasınlar”. AB üyelik adayı ve AB partneri Türkiye'nin güçlü olması en çok AB için yararlı bir gelişmedir. Güçlü ve istikrarlı bir Türkiye, AB için kazanımdır. Türk seçmeni bugün devlet başkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı görmek istiyor. Yarın da bir başkasını seçecek. AB'ye ise buna saygı göstermek düşer!