Biliyorsunuz bizim mevcut naklen yayın havuzunun ihale süresi bu sezon sonunda tamamlanıyor.
Geçen hafta İngiliz Premier Lig’in yeni yayın döneminde üç yıllığına 5.1 milyar Sterlin’e yani yıllığı 1.7 Milyar Sterlin’e ihale edildiğini, bunun da bizim paramızla yıllık 61 milyar TL’ye tekabül ettiğini öğrenince önce rakamları bir kontrol ettik bir hata olmasın diye, sonra gözlerimizi oğuşturduk, daha sonra ise ağzımızın suyu aka-aka yazıya oturduk.
Biliyorsunuz bizim mevcut naklen yayın havuzunun ihale süresi bu sezon sonunda tamamlanıyor. Yayıncı kuruluşa aynı şartlardan bir sezon/yıl daha uzatma teklifi götürülmesine rağmen Bein Sport istemedi bu opsiyonu kullanmayı ve yeni ihale süreci başlamış oldu.
Bein Sport’la yani Katarlılarla tanışmamız biliyorsunuz çok eski değil. Sn. Cumhurbaşkanımızın ricası üzerine yıllık 500 milyon dolar artı KDV bedelle ihaleyi aldılar ama o günden bu yana ne onlar bu operasyondan memnun ne federasyon memnun ne de kulüpler memnun. Önce yarısı dolar yarısı TL olarak fixlendi yıllık kulüplere ödenecek ihale bedeli, ondan sonra dolar sabitesi de kaldırılıp iş tamamen Türk Lirasına döndü. Futbolculara şakır-şakır dolar veya euro ödeyen kulüplerimiz naklen yayından lira gelir etmeye başlayınca bilançolar çok hızla eksi dipleri gördü. Kuşa dönen ihale bedeli ise en son yıllık 85 milyon euro civarında bir rakama düştü.
Yayıncı kuruluş maalesef halkın gözündeki “tarafsız” yayıncı olma vasfını kaybedeli çok oldu. Hem yayınların teknik kalitesi (mesela Fransız ligini de aynı grup yayınlıyor denk gelirseniz bakın farkı fark edeceksiniz), hem de içeriğin ekrana objektif şekilde aktarılmamasına dair onlarca kötü örnek abonelerde bir soğukluğa yol açtı.
Mevcut futbol yönetimi habitatı durduğu müddetçe Süper Lig havuzu için yayıncı bulmak, hele ki yıllık 500 milyon dolarlar seviyesinde bir gelir beklemek ham hayal. Bu işten anlayan abilerimiz yıllık 100 milyon dolar civarını makul buluyorlar bu şartlarda çünkü mal defolu, yarış adil değil ve şike/bahis almış başını gidiyor.
Diğer yayın platformları ve yabancı yayıncıların da pek ilgisi yok gibi duruyor şimdilik. Gerçi daha 6 ay var ihale için bakarsınız o arada bir “temiz eller/calciopoli” de bizde başlamış ve yabani otlar, ayrık otları ile diken falan ne varsa temizlenmiş yeşil sahalardan. İşte o zaman belki daha mantıklı rakamlar konuşmaya başlarız.
Gelelim bu işin TRT’ye yakışacağına dair kısma. Son zamanlarda TRT kamu yayıncılığı adına yüz akı işlere imza atıyor. Dizileri, haberleri, çok dilli ve objektif yayın politikaları ile Orta Doğu ve Türk Dünyası başta olmak üzere dünyaya bizim gözümüzden bir pencere açıyor adeta. En son kurulan “Tabii” isimli dijital kanalı ve TRT Spor ve TRT Spor Yıldız adlı kanallarıyla ve elbette diğer yayın kuruluşlarıyla kıyaslanamayacak teknik alt yapı imkânlarıyla en ücra yurt köşelerine kadar bu yayınları ulaştıracak yegâne kurum TRT’dir. Büyüklerin maçlarını dijital platformundan (tabii) ücretle, diğer takımlarımızın maçlarını seyirciyi tribüne gitmekten alıkoymadan ve ücretsiz olarak pekâlâ yayınlayabilir devletimizin televizyonu.
Eskiden olduğu gibi yüzde 2’ye bile gerek yok, elektrik faturalarına ilave edilecek cüzi bir bedelle bu iş fevkalade şekilde finanse edilebilir. Yeter ki istesinler, istemeye ikna olsunlar, istemeye ikna edilsinler.
Güzel bir hafta dileklerimizle,