Son günlerde Meclis'te İçişleri torba yasasına eklenen milletvekili araçlarına çakarlı geçiş üstünlüğü sağlayan madde çok konuşuluyor.

Haklısınız, son günlerde “kültürümüze” demediğimi bırakmıyorum ama aslında kızgınlığım “kültür” olarak kabul ettiğimiz tuhaf kalıplara.

Bir ilin valisi daha sonradan yerel gazeteci olduğu anlaşılan birisine, “öğretmen gibi otur da görelim” dediğinde sert bir şekilde eleştirmiştim.

Karşılığında “her şeyin bir adabı var” gibi ahlak zabıtalığına soyunan bazı kişilerin eleştirisiyle karşılaştım.

Bu olayların ardı arkası kesilmedi, daha sonradan bir rektör bir profesörü “haddini bil” diyerek konferanstan kovdu, bir ilçenin başkan yardımcısı personelini kendisine selam vermediği “gerekçesiyle” tuvaletin önünde oturtarak gelen geçene selam verme “cezası” kesti.

İstediğiniz kadar sövün, yerden yere vurun, yine tekrarlıyorum…

Saygıyı salt oturmayla kalkmayla algılayıp devleti ya da makamları “baba” yerine koyarsak böyle “ne oldum delisi” tiplerin bulundukları pozisyonu babalarının çiftliği sanmasıyla uğraşır dururuz.

Çünkü böyleleri için saygı kavramı bir ego tatmininden öte değil.

Bunlara diyeceğim, o meşhur deyişle; “egolular yazmasın”.

***

Son günlerde Meclis’te İçişleri torba yasasına eklenen milletvekili araçlarına çakarlı geçiş üstünlüğü sağlayan madde çok konuşuluyor.

Görevi sadece halkı temsil etmek olan kişilerin birleşerek kendilerine tanıdığı bu imtiyazlı hakkın konuşulmasında bir beis yok, demokrasi kültüründen nasiplenmiş her ülkede bunların konuşulması normal.

Milletvekilleri de seçmenlerinden trafikte her sağdan geçişlerinde küfür yiyecek olmaktan çok memnun olacaklar ki birkaç gündür kendilerine tanıdıkları bu ayrıcalığı canhıraş savunuyorlar.

Önceki gün Ahmet Hakan’ın yazısından öğrendiğimize göre milletvekillerinin zaten genelgeyle belirlenmiş böyle bir hakları varmış, sadece yasalaştırmışlar.

Öyle ya, bizim de kızgınlığımız tam olarak buna. Yararlandıklarını iddia ettikleri bir konuyu halkın gözüne sokarak siyaset mekanizmasına durup dururken kızgınlık oluşturmanın kimseye bir faydasının dokunmayacağına…

Kaldı ki kendilerini savunurken, “neden sadece milletvekilleri konuşuluyor, 50 bin kişi bu haktan yararlanıyor” diyorlar.

Milletvekillerinin konuşulması normal, çünkü halk kendi oylarıyla temsilci olarak seçtikleri kişilerden kendilerine ayrı bir imtiyaz oluşturmalarını değil, halkın problemlerini çözmelerini bekliyor.

Son 17 yılda Erdoğan sayesinde ciddi anlamda insan yerine koyulan bu halkın oylarıyla belirledikleri kişilerle eşit statüde olmak istemesinin tuhaf bir tarafı yok.

Şimdi çıkıp bir milletvekili, “ben çakar istemiyorum, halkımla beraber kırmızı ışıkta dururum” şovunu yapsa bile halkın gönlünü kazanır.

Görmek istediğimiz de şu değil mi zaten, ister bürokraside olsun ister siyasette bulunmuş oldukları makamı halka hizmet olarak gören kişilerle eşitler arası ilişki kurarak muhatap olmamız, fazlası değil.

***

Ben bu yasayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın veto edeceğini düşünüyorum.

Lütfen bize de her sabah erkenden kalkıp okula giden çocuklar üşümesin diye öğrencilerin servis beklediği durağı sobayla ısıtan Kastamonu’daki Halil Amca gibilere sadece vekalet etme görevini gerçekleştiren vekillerin kendilerine geçiş üstünlüğü sağlayan çakarlarıyla uğraşmak düşmesin.

Daha önemli konularımız var.