Pandemi süreci bitti sanan herkes, karantina günlerinin bahanesine saklanarak çılgınlar gibi sokaktalar.

Temmuz başı itibariyle hınca hınç doldu.

Trafik İstanbul iş çıkışı trafiğinden beter, arabalar sabırsız, herkes birbirine korna çalıyor.

Büyüğü küçüğü tüm marketler inanılmaz kalabalık, kuyruklar var.

Deniz, sahiller, plajlar, iskeleler çoluk çocuk çok kalabalık.

Evler normal insan sayısından fazla çok kalabalık, bir eve 3 aile doluşmuş gibi.

Bütün evlerden sesler, bağırışlar, kahkahalar yükseliyor.

Her yer çok gürültülü.

Matkap sesleri geç kalmanın telâşında hırsla sabırsızlıkla deliyor da deliyor.

Bir kıyamet var sanki.

Pandemi süreci bitti sanan herkes, karantina günlerinin bahanesine saklanarak çılgınlar gibi sokaktalar.

Herkes birbirine ne zaman geldin diye soruyor.

Pazara gidiyor musun, diye soruyor.

Peyniri nereden aldın, diye soruyor.

Soruyor da soruyor.

Günlük vaka sayılarına bakılırsa, her gün 1000 kişi üzerinde hastalığa yakalanan var.

Ve hala her gün ölen insanlar var.

Bodrum'a neden geldiniz, gelmeseydiniz demiyorum.

Gelmemelisiniz diyorum.

Ben olsam gelmezdim diyorum.

Evi olan insanlara ne diyebiliriz ki, evi var gelecek tabi.

Ben olsam gelmezdim dediklerim bu aşağıda yazdıklarım.

Çoluk çocuk yani küçük çocukları olan kalabalık ailelerden bahsediyorum.

Bodrum niye?

Ev kiralayıp, otele pansiyona gelmek niye?

Bodrum zor bir yer, pahalı bir yer, deniz kapınızın önünde değil, hep bir yere gideceksiniz.

Gitmeler gelmeler dünyası.

Arabasız hayat çok zor olan bir yer.

Üstelik hastane sorunu var, yoğun bakım yatak sorunu olan bir yer.

Bildiğiniz gibi ya da bilmediğimiz gibi her yer karantinadan çıktığına göre bütün hastaneler pandemi hastanesi olmaktan çıktı...

Yani hasta olursan pamuk eller cebe durumu.

Ölmekten çabası.

Bu pahalı pahalı ve kalabalık bir yeri seçmenizin nedeni nedir?

Gündoğan sahilde çocukları ellerine tutuşturmuş çekiştiren, zapt etmekte zorlanan aileyi görünce bu yazıyı yazmaya karar veriyorum.

Ailede maskeler yok, olanın ki yana kaymış, çocukların gürültüsü karambolü arasında kendi arasında konuşuyor.

‘Kiraladığımız ev buraya pek uzakmış, odalar da pek küçükmüş.

Neyse bu caddede BİM var, yarın cuma çocuk eşyaları geliyor, sabah erkenden kuyruğa girelim.’

Çok telaşlılar.

Ödedikleri parayı bir an önce çıkarma telâşındalar.

Yahu güzel ülkemin Ege, Akdeniz kıyılarında deniz kenarında nice sahil köyleri yerleşim yerleri var.

Denizi pırıl pırıl, tabiatı şahane, yemyeşil, orası da sıcak, üstelik çok daha ucuz.

Ve çoluğunuzu çocuğunuzu, kendinizi şu mesafeli kontrollü dönemde daha rahat koruyabilirsiniz.

Maksat denize girmek, çocuklarla bir tatil yapmak ise, Bodrum'dan daha güzel yerler var.

Derdiniz! biz de Bodrum'daydık demekse bilemem.

Dediğinize değmez.

Bildiğim tek şey var, yanlış yere geldiniz.

Funda'nın aklındakiler…

... Şu aralar herkes tabiata dönmüş diyorlar.

Ne kadar döndüler bilemem.

Ya da ne zaman vazgeçerler bilemem.

Bir sukulent modasıdır almış başını gidiyor.

Seralar var, küçücük eline avucuna gelmez sukulentler 6 lira, 10 lira, 100 lira, 1000 liraya kadar gidiyor.

Sarışın kadın son model arabası ile çiçekçiye geldi.

En kocaman, en gösterişli sukulent aranjmanını seçti

Çat diye parayı ödedi, çat diye emri verdi, arabasına taşıttı.

Hiçbirinin adını sormadı, özelliklerini sormadı, nasıl sulayacağım diye sormadı, daha çok nereyi sever, nerede tutmalıyım diye hiç sormadı.

Kadın aslında hiçbir şeyi sormadı.

Maksat modaya uymaksa.

Yaşasın sukulentler.

... Zabıta

Bodrum'da çalışan, işini çok iyi yapan şahane bir devlet kurumu.

Duyarlı ve sorumlu bir vatandaş olarak, tabiatını, çevremi, sakin yaşamımı korumak için şikayet ediyorum.

Devletin kanunlarına riayet eden iyi bir vatandaş olarak, herkes riayet etsin istiyorum.

Ben kimseyi rahatsız etmiyorum, kimse de beni rahatsız edemez diyorum.

Ben söylenen, homurdanan biri hiç değilim, açarım telefon, ederim şikayet.

Anında geri dönüyorlar, isminle hitap ediyorlar ve şikayet alanına geliyorlar.

Gencecik adamlar çok nazik ve işlerinin sorumluluğunda çalışıyorlar.

Bodrum Zabıtası, özellikle Yalıkavak Zabıtasını arkadaşları canı gönülden tebrik ederim.

Canım ülkemin, canım devleti, canım kurumu teşekkür ederim.