Tabi ki Türkiye yine kendine yakışanı yaptı.

Daha düne kadar “Bize destek olun” diye seslendiğimiz ülkeler, şimdi bizden yardım istiyor. Biz sınır güvenliğimiz tehdit altında, dedik. Onlar “Siviller katlediliyor” dedi. Suriyeli mültecilerin yükü omuzlarımızda, destek olun dedik. “Bugün gidin, yarın gelin” dediler. Biz bunlar terörist dedik. Onlar kucak açıp, destek verdi. Bunlar bir çırpıda, aklıma ilk gelenler. Ve ne yazık ki bu yazdıklarımın üstünden çok sular akmadı. Ama korona tüm dengeleri bir anda değiştirdi. Şimdi onlar bizden yardım bekliyor. Tabi ki Türkiye yine kendine yakışanı yaptı. Tek tek her yardım isteğine cevap verdi. Hatta daha birkaç gün önce Washington’a bir yardım uçağımız indi. Her bir anını büyük bir heyecanla izledim. Sanırsın uçağın kapıları açılınca içinden Atatürk çıkacak. Gurur duydum, pek duygulandım. Hoş, ben şu nektarin şurubu suratlı Trump’a pek güvenmem. Malumunuz kendisi değişken ruh haline sahip. Yarın çıkıp “Koliler boş çıktı” derse hiç şaşırmam. Gerçi bu saatten sonra “o” inkar etse ne olacak? Gören gördü, duyan duydu. Bu arada Philip Thomas Reeker gönderdiğimiz yardım kolilerine “hediye” demiş. Olsun… Biz yine de dünya devi Amerika’ya yardım etmekten büyük zevk aldık.

Kendi silahı ile vurulanlar…

Su uyur, takipçiler uyumaz. Ne paylaştığınıza dikkat edin. Öfkeli, sarhoş, gaza gelip asla paylaşım yapmayın. Herkes unutur, sosyal medya unutmaz. Gün gelir, önünüze öyle bir paylaşımınız düşer ki eşekten düşmüşe dönersiniz. Sosyal medyayı 7/24 kullanan Demet Akalın, risk yüzdesi en yüksek grupta. Zaten kadının başına ne geliyorsa, hep kendi paylaşımlarından geliyor. Geçenlerde Demet yine “Su içmeyin, oruç tutanlar var” demeyi üzerine vazife sanmış. Koca koca insanlara bunu öğretecek son kişi olduğunu, hemen hatırlatmışlar. Bir takipçisi de hiç hakaret etmeden, eski paylaşımlarını örnek verip “Sen önce kendini düzelt” demiş. Unutulmamalı ki sadece oruç değil, tüm ibadetler Allah ile kul arasındadır. Ve buna saygı duyulması gerektiğini öğretmekse anne, baba, hocaların işi. Ki o saygıyı öğrenmek de herkese nasip olan bir meziyet değil. Bu konuda herkesten düşünceli olmasını bekleyemeyiz. Tıpkı kimsenin Demet’ten beklemediği gibi…

Utanmalısın!

Utanmayı bilen insanları seviyorum. Hatası ile yüz yüze gelince, yüzü kızaran insanları. Başını önüne eğip, gözünün içine rahaaat rahat bakamayan insanları seviyorum. Saçma sapan mazeretlerin altına saklanmadan, günahının tüm yükünü omuzlayan insanları. Suç ya da suçlu aramaya kalktığında, önce kendine bakan insanları. Yaptığının altında ezilen, uykusu kaçan, gözü dolan insanları seviyorum. Kendi hür iradesi ile aldığı kararda, hatasının bireysel bir eylem olduğunun bilincinde olan insanları seviyorum. Tek başınayken bile yaptığından utanan insanları seviyorum. Utancını öfkesi ile kamufle etmeyen insanları seviyorum. Utanmaz, ucuz, pişkin olmayı kendine yakıştıramayan insanları seviyorum. İşin aslı astarı; yüzü kızaran insanları çok seviyorum.