Yaşam karakterimizi belli eden, yaşamımıza dokunan üretimler vardır.

Hayatımızın içinde, dokunduğumuz, tattığımız, soluduğumuz…

Yaşam karakterimizi belli eden, yaşamımıza dokunan üretimler vardır.

Öyle fikirlerdir ki “işte bu hayatımızın içinde” dersiniz.

Bu doğrultuda, size bir projeden,

“Türkiye Dokuma Atlası” projesinden bahsetmek isterim…

Prof. Dr. Hülya Tezcan, Prof. Dr. Aydın Uğurlu ve Prof. Dr. Mehmet Akalın'ın danışmanlığı, Ayşe Dizman'ın koordinatörlüğünde yürütülen projenin ev sahibi Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı İstanbul Sabancı Beylerbeyi Olgunlaşma Enstitüsü…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi sayın Emine Erdoğan da projeyi himaye ediyor…

İlk aşamada 151 dokuma çeşidi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde sergilendi…

Proje kapsamında, Osmanlı Saray Kumaşları" ve "Anadolu Yöresel Kumaşları" başlıklarında 397 kumaş türü tespit edilerek kayıt altına alınmış..

Diğer yandan Türkiye Dokuma Rotaları ve Yaşayan Müzeler bu anlamlı projenin amaçları arasında…

Zanaati yaşatmak,

Anadolu bilgeliğine sahip çıkmak,

Coğrafi işaretlerle çok kültürlü göstergeleri derlemek…

Kadına, el emeğine, üretime ve tasarıma değer vermek…

Tüm paydaşları gönülden kutlarım…

SADECE ÇORBA DEĞİL, BİLGELİK MİRASI…

Türkiye’nin yöresel ahengini, dokusunu, tatlarını barındıran bir başka kültür birikimimizdir tarhana…

Sadece bir çorba değil,

Derin bir bilgelik mirası,

Toprak ana’nın yansıması…

Türkiye’de “tarhana” olarak adlandırdığımız miras,

Mısır’da “kishk”, Irak’ta “kushuk”

Farsçada““terhuvâne”

Yunanistan’da “trahanas”

Macaristan’da “tahonya”

ve Finlandiya’da “talkuna” olarak tanınıyor…

Biraz araştırınca ilginç başlıklar çıkıyor ortaya.

Her bölgenin tarhanası farklı.

Farklı yörelerde kullanılan hammaddedeki değişikliklere ve sunum şekline bağlı olarak tarhanalar arasında farklılıklar bulunmakta…

Yaş tarhana, kuru, kıtır, hamur, top gibi farklı formlarda; et, süt, üzüm tarhanaları ve peynirli, kıymalı, şalgamlı, pancarlı gibi farklı lezzetlerde…

Araştırmalarımda sadece Anadolu’da 36 çeşit tarhana olduğunu gördüm.

Tarihsel yolculuğu ise bir başka güzel…

Divanü Lügati’t Türk’te tarhana için, yazdan kışa saklanan yoğurt anlamında “tar” kelimesi kullanılmış.

Türk sözlüklerinde ilk olarak Kıpçak ve Mısır Memluk Türklerine ait deyişler arasında “tarhanah” şeklinde yazılmış.

Fatih Sultan Mehmet döneminde “terine” olarak bilinen tarhana, peynirli ve yumurtalı olarak hazırlanırmış.

Tarhana,

Orta Asya’dan göçen Türkler ve Moğollar tarafından Anadolu’ya gelmiş,

Osmanlı imparatorluğu döneminde Irak, İran ve yakın bölgeye,

Rumeli üzerinden ise Yunanistan, Macaristan ve Finlandiya gibi batı ülkelerine yayılmış…

Tatlısı, üzümlüsü, etlisi, baharatlısı, kıtır olanı, toz olanı hamur olanı envai çeşidi ile Tarhana, hanelerimize giren basit bir yiyecek değil

Kadim hayat bilgeliğinin ve tat alma zevkinin, tat estetiğinin bir yansıması…

Tarhana öyle bir çerçeve ki aslında buraya yazmakla bitmez.

Dolayısıyla bu konuda bir belgesel film hazırlığına da başladım.

Çünkü türküleriyle,

Çünkü lezzetleriyle

Çünkü kadın emeği Tarhana,

aslında büyük bir dünya…

ROŞ AŞANA YENİ YILA MERHABA

İbrani takvimine göre yılbaşını simgeleyen Roş Aşana Bayramı, bu yıl, 6-8 Eylül tarihlerinde yeni yıla merhaba dedi.

Kutsal kitap Tanah'ta “Yom Teruah “olarak geçen bugünün anlamı,

"haykırış ve devirme” demek…

Türkiye Yahudileri, bu kadim inanışı, yeni başlangıç yılını, bu coğrafyaya özgü geleneklerle karşılıyor…

Duaları ve sembollerle yeni yıl karşılanırken, sofralarında, yuvarlak halla ekmeği, bal, nar, elma tatlısı, kabak böreği, pırasa köftesi, pazı, balık, hurma gibi her biri kutsal kitaptan alıntılarla bir simgeye sahip yiyecekler bulunur…

Bereketi, çoğalmayı, iyi niyeti, merhameti, kötülüğün sona ermesi gibi konuları işaret eden bu yemeklerin yanı sıra, Şofar borusunun seslendirilmesi bu adetler içerisinde yer alıyor…

Tarımı, hasadın, yeniliğin, yenilenmenin, affedilmenin başlangıcı…

Tüm insanlığa sağlık getirsin…

GÜNÜN SÖZÜ:

“Ben geleceğin hiçbir yerde yazılı olmadığına derinden inanıyorum, gelecek bizim ona yaptıklarımız olacak”

Amin Maalouf