Son birkaç yıldır sıklıkla yazıyorum ve dile getiriyorum bu cümleleri ve daha fazlasını.
“Kürtler; Türkiye’nin, Ortadoğu’nun ve dünyanın bir gerçeği! Tıpkı dünya üzerindeki diğer tüm kültürler ve halklar gibi... Kürtçe bir dil! Tıpkı dünya üzerindeki diğer diller gibi... Kürtler bu ülkenin bütünlüğü için tarih boyunca her cephede en ön saflarda yer aldı! Tıpkı Lazlar, Gürcüler, Yörükler, Romanlar ve daha niceleri gibi... O halde koy verin gitsin bizi tıpkı herkes gibi...”
Evet her polemikte, her seçimde, her menfaat temininde, her çekişmede, her uluslararası düelloda kendilerine joker rolü biçilmesinden çok ama çok sıkıldı Kürtler! Bölgede büyük bir travma var. Bu travmaları aşmak yerine daha da kanatılmış, daha da perçinlenmiş, daha da çıkmazlara çekilmiş sıkıntılar! Tarih boyunca Kürtlere hep vaatlerde bulunulmuş fakat hiçbiri yerine getirilmemiş! Kürtlerin İngiltere ile başlayan acı, sürgün, ölüm, ihanet yılları günümüze kadar devam etmiş. Bu sebepten diyorum ya dünyanın neresine giderseniz gidin derin travmaları vardır Kürtlerin; bakışlarında, sözlerinde, hikayelerinde, müziklerinde... Böylelikle coğrafyanın boynu bükük çocuklarının ne öfkesi dindi ne de travması bitti!
Bu duruma hemen ülkemizden bir örnek sunalım. Kayyumlar ile PKK ve HDP esaretinden kurtulan bölge hizmet gördü fakat hemen ardından gerçekleşen seçimde sandıklardan yine HDP çıktı! Bu sonuç HDP’nin başarısı değildi tam aksine bölgede büyük tepki var HDP’ye!
Evet kayyumlar atandı, bölge hizmetle buluştu, sosyal-kültürel-sportif faaliyetlere gençler doydu, engelliler fark edildi... Fakat travma devam etti! Çünkü geçmişin travmasının üzerine ciddi anlamda yanlış bir strateji izlendi kayyumlarla! Bölge dışından taşıma yönetici, personel ve hizmet alımları ile bölge insanı ve ekonomisi yok sayıldı! Yani travma şahtı şahbaz oldu! Hatta şehrine yapılan hizmetleri istemeyen, beğenmeyen, kıran, zarar verenler bile oldu. Bu travma başlığını başka bir yazıda detaylı bir şekilde ele almam gerekiyor çünkü bölgeye dair elimdeki izlenim raporu çok uzun...
Evet Kürtler çoğu şeyden çok sıkıldı bununla birlikte ‘biz kardeşiz‘ cümlesini de duymak istemiyor artık! ‘Benim annemden ve babamdan’ doğan kardeşimdir mantığındaki modern insan, kardeş olmayı değil yasal vatandaşlık hakları çerçevesinde saygı duyulmasını ve bu hakların hayata yansıtılmasını istiyor sadece...
Son birkaç yıldır sıklıkla yazıyorum ve dile getiriyorum bu cümleleri ve daha fazlasını. Çünkü onlarca yıldır Türkiye’nin ayağına bağlanan bu köstekten artık kurtulmamız gerekiyor! Kurtulamazsak ne mi olur? Binlerce kilometre öteden Biden bile çıkar seçim vaatleri arasında Türkiye’deki Kürtleri diline dolar! Ya da AK Parti’den ihraç edilen eski bir milletvekili ‘Uygur Türklerine vatandaşlık verelim ve Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölgelerine yerleştirip onlara toprak verelim’ der! Ya sabır mı diyeyim gülüp geçeyim mi bilemedim doğrusu.
Dedim ya; Kürtler yüreğini ve mantığını kaybedenlerin dümenini kırdığı bir başlık olmaktan çok sıkıldı!
Joe Biden konuşmasında öyle enteresan şeyler söylüyor ki akıllara zarar! Tıpkı ihraç edilen eski kadın vekil gibi Biden’in da yaşına verip akıl sağlığını mı sorgulayalım yoksa ardındaki ‘Uluslararası ABD misyonunu’ mu sorgulayalım bilemedim! Bence Biden önümüzdeki süreçteki Ortadoğu tablosuna dair ipuçlarını şakıması için seçildi! Türkiye karşıtı ülkelere ve dünyaya yön veren ekonomi lobilerine göz kırpan Biden’ın derdi vatandaşına hitap edip oy toplamak filan değil zaten. Ayrıca Amerikalıların derdi de binlerce kilometre ötedeki Türkiye’nin iç işleri değil! Adam Türkiye’nin iç işleyişine dair konuştukça coşmuş, coştukça sıralamış, sıraladıkça fazlasıyla beyin fırtınası yaşamış... Trump’a şükür demiştir çoğumuz.
Dedim ya son birkaç yıldır ısrarla yazıyorum ve konuşuyorum; ülke içindeki huzurumuzu, birliğimizi, eşitliğimizi sımsıkı kenetlenmek üzerine kodlamalıyız. Bunun için de acilen ‘travma tedavisine’ ihtiyacımız var. Ve PKK zehrini etkisiz hale getirmek için Doğu ve Güneydoğu’dan panzehirler, antikorlar, aşılar üretmeliyiz... Kürtlerin içinden olumlu rol modelleri bulup, destekleyip, doğru ve kararlı yol haritaları ile terör travmasının tedavisinde kullanılmak üzere başarılı öykülere vesile olunmalı...
‘Bana bir şeyler anlatan birinin gözünde samimiyet, sevgi, kucaklama, acılarımı anlama ve sahiplenme, dindiren çözümler olmalı’ diyor Kürtler... Dışarıdaki veya görevi gereği gelip konuşup çalışanlar değil benden olan beni anlar ve yüreğimdeki fırtınayı dindirir...
Yani ‘terör zehrinin’ tohumlarının ekildiği, kan ve gözyaşı ile sulandığı bu toprakların aynı zamanda ‘panzehire’ de vesile olacağı unutulmasın!