Bence 2022 Antalya Diplomasi Forumu'nun "Diplomasiyi Güncellemek ve Soft Diplomasi" ruhunu anlatan en yerinde özetini yapıyordu Diop…
“Affedici olmamız gerekiyor zira bunu yapamazsak tüm diyaloğumuzu kaybederiz…” diyordu Afrika Birliği Komisyonu Kadın, Barış ve Güvenlik Özel Temsilcisi Senegalli Bineta Diop… Ve hemen ardından Mandela’nın “Ben Varım Çünkü Sen Varsın…” felsefesine vurgu yapıyordu Diop…
Bence 2022 Antalya Diplomasi Forumu’nun “Diplomasiyi Güncellemek ve Soft Diplomasi” ruhunu anlatan en yerinde özetini yapıyordu Diop…
İşte algıda seçicilik tam da buydu… Bineta Diop’un kadın hakları üzerine gerçekleştirdiği tüm cümlelere katılıyordum fakat “feminizmi değil de hümanizmi” savunan bir insan olarak uluslararası diplomasi ve birlikte yaşamak üzerine zikrettiği ‘uyum cümlelerini’ cımbızlıyordu beynim… Ve tam da fikri-zikri tüm insani felsefemi yansıtıyordu Diop’un cümleleri… Sahnede konuşan Diop değilde bendim adeta… Yıllardır bıkmadan usanmadan yurt içinde ve yurt dışında binlerce kilometrelik yolları katederek yaptığım, yazdığım, anlatmak için milyonlarca cümle sarfettiğim her şey tam da buydu; “Affedici-Çözümleyici Olmak ve Ben Varım Çünkü Sen Varsın” bilincini yaymak…
Özetle Sen-Ben-O diye ayrıştırmadan saygı çerçevesinde yaşayacağımız kültürel-fikri-zikri-dini renklerimizi farklılık olarak nitelendirip ayrışmak yerine “farkındalıkla ve aidiyet duygularıyla” saygı çatısında kenetlenip BİZ olmak…
Ve şimdi dünya; saygı çatısından uzaklaşıp iyice gerilmiş incecik çelik teller üzerinden yürütmeye çalışıyor tüm diyalog mantığını… En küçük gafta ise af kavramını ve bir şans verme hakkını reddeden yönetim anlayışları çelik tellerde tarumar ediyor karşısındakini… Halbuki unutulan bir şey var; dünya düzeni birbirimizi tamamlayan muhtaçlık üzerine yaratılmış… Bulut yoksa yağmur yok, yağmur yoksa toprak yok, toprak yoksa ürün yok, ürün yoksa canlı yok…
Bazen küçümseyip ‘bu neden var ki’ dediğimiz organizmaların bile araştırıldığı zaman dünya dengesinde ne önemli bir yer teşkil ettiği görülür…
Her zerrede durum bu kadar net iken söz konusu insana dair oluşumlar olunca çok daha büyük önem kazanıyor “birbirimize olan muhtaçlığımız…”
Mesela Rusya-Ukrayna Savaşı’na hiç kimse banane canım oradaki savaştan diyemiyor artık mevcut dünya düzeninde… Çünkü savaş başladı; buğday, ayçiçek yağı, doğal gaz, petrol, gıda ihracat trafiği, turizm beklentileri ve daha nicesiyle zincirleme bir şekilde alt üst oldu tüm dünya… Global alışveriş trafiğinde yaşanacak en küçük kaza zincirleme kazalara ve zincirleme hasarlara sebep oluyor günümüz dünyasında… Birbirimize olan muhtaçlığımıza dayalı bu kazaların ulusal ve uluslararası mecrada olmaması içinde hoşgörüye, iletişime, sevgiye ve saygıya ihtiyacımız var…
2022 Antalya Diplomasi Forumu’nda karşılaştığım Erbil merkezli bir medya platformunun temsilcisi ile Kürtçe sohbet ettim ve yanımda bulunan basın temsilcilerini kendisiyle tanıştırdım… Sonrasında Türkiye’de yaşadığı düşünülen Erbil temsilcisi için bana yöneltilen şu sordu trajikomik bir şekilde tebessüm etmeme sebep oldu… Soru şuydu; “Erbil temsilcisi neden Türkçe konuşmuyor?”
Cevabım şu oldu; Türkçe'yi iyi bilmiyor…
Halbuki tüm dünya Antalya’daydı ve pek çok dilde sohbetler ediliyordu fakat nedense Kürtçe için böylesi bir merak belirmişti…
Evet bu soruyu yöneltenler kötü niyetli değildi çok iyi biliyordum fakat bilinçaltına yerleşen önyargılar istem dışı zikri alem yapıyordu maalesef…
Velhasılı kelam ADF 2022’nin ruhunu yansıtan “Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak ve Soft Diplomasi” bakış açısını yurt içi perspektiflere de kurgulamak gerekiyor… Zira geçtiğimiz hafta bin minnetle ve şehitlerimize ettiğimiz dualar eşliğinde andığımız Çanakkale Zaferi gibi bu toprakların her mücadelesi, her savunması ve her zaferi milliyetçilik duygularıyla değil “aidiyet duygularıyla ve daim vatan aşkıyla” gerçekleşti…