İnsansız deniz ve iskele sahası içinde olmak istiyorum.
Sabah 07, iskeleye iniyorum.
İnsansız deniz ve iskele sahası içinde olmak istiyorum.
Maalesef.
Heves kursak hali bir yere kadar.
08.30, bir hanımefendi geliyor.
Benim 07.00-09.00 arası yalnızlık planımı bozuyor.
Allah kahretsin diyor, daha adam atar atmaz.
İki üç gündür tekneler sintine bırakıyor, şu hale bak diyor.
Evet diyorum, hiç olmazdı, iki üç gündür var diyorum.
Yunan adalarında, onların karasularında büyük cezası var, onların tekneler de bizim teknelerimiz de geliyor, bizim denize bırakıyorlar diyor.
Devam ediyor, sahil güvenliğe şikayet ettim, fotoğraf çekin, sudan numune alın demez mi.
Ben denizde elimde fotoğraf makinası yüzerek mi gideceğim bu ne saçmalık diyor.
Valla haklı diyorum, gerçekten ne tuhaf şikayet sistemi.
Kadına, ne kadar saçma, fotoğraf çekmek realitesi imkansız, denizden numuneye gelince çok saçma, idrar tahlilimi yapacaklar, diyorum.
Kadın söylenmeye devam ediyor.
Söyleniyor söyleniyor.
Sistem yok ki diyor.
Sen kontrol mekanizmasını kuracaksın diyor.
Ben kalkıyorum eve dönüyorum.
Ertesi günü sabah, aynı kadın yanında 7-8 yaşlarında iki çocuk ve anneleri ile geliyorlar. Bir anda iskele savaş yerine dönüyor.
Başlıyorum seyretmeye.
Sistemi beğenmeyen kadını.
Balık baştan kokar diyen kadını seyrediyorum.
Çocuklar burada atlamak tehlikeli ve yasaktır denen iskeleden, atık dolu, sintine dolu denize başlıyor pat pat koşarak atlamaya.
İki kadın çat çut şezlongları çekiştiriyor ve şemsiyelerin yerini değiştiriyor..
Sonra, sabah sabah kiraz yiyorlar, çekirdeklerini, sigara için konulan kül tablalarına atıyor, iki tanesi, iskelenin iki tahtasının arasına sıkıştırıyorlar.
Benim de kalbim sıkışıyor.
İskeleden ayrılıyorum.
Ertesi sabah yine ben yine kadın, yine sintine.
Kadın, yine sintine derken, daha sistem, balık baştan kokar demeye fırsat bulamadan ayağa kalkıp yanına gidiyorum.
Hanımefendi, sistem sizsiniz, sintine sizsiniz, dün sizi seyrettim.
İskeleyi savaş yerine çevirdiniz, darmaduman ettiniz, yediğiniz kiraz çekirdeklerini, kül tablasına koydunuz, Osman eli ile tek tek temizledi, çocuklar atlamak yasak denilen yerden çat çat atladı.
Tekneden sintine atanlar sizin büyüttükleriniz, senin kardeşin, sizin aynanız, o tam da sizsiniz.
Balık sizden kokuyor farkında değil misiniz?
Balık sizsiniz, kokan sizsiniz, kokuyu başkalarında aramayın dedim.
Sizin kafa yapınızı çok ama çok sevsinler.
Funda'nın aklındakiler!
... Pucca.
İnternet fenomeni, Twitter’da yazdıkları ile ünlendi, hatta daha sonra Hürriyet gazetesinde köşe bile yazmaya başladı. Sonrası Instagram’da inanılmaz takipçisi oldu.
Bu arada evlendi ve bir bebeği oldu.
Milyonlarca çoluk çocuk genç takipçisi olan bu genç kadın, bir tweet atıyor. Ve bu tweet nedeniyle 7 yıl hapse mahkum oluyor.
Suçu uyuşturucuya özendirmek.
Ben attığı tweeti burada yazmayacağım.
Bu kadının, attığı tweetlerin içinde ne bir fikir ne bir düşünce var, saçma sapan, şımarıkça paylaşımlar yapan bir kadın.
Niye şımardıysa, sebepsiz şımarıklardan.
Milyonlarca çocuk seni takip ederken, canının istediği gibi yazamazsın, kusura bakma, dikkat edeceksin.
Bu internet fenomenlerine örnek olsun, bu azgın zaptedilemez halinize bir dur demelisiniz.
Devamlı ülkesinin insanlarının zaaflarını, yaptıklarını aşağıya çekerek, alay ederek, dikkat çekerek, takipçi kasmak, sonrası, haybeden kolayca para kazanma çakallığı, fenomen adı ile bıktırdı artık.
Kendinize geliniz.
Bu arada bu cezanın ne kadarda fazla olduğu, çocuk tacizcilerinin, daha büyük suç işleyenlerin, ellerini kollarını sallaya sallaya gezdikleri tartışılabilir ve adalet sistemi, tartışılabilir.
Olmazları olmazlarla konuşmak bizi bir yere vardırmaz ama.
... Yarın 15 Temmuz.
Yakın tarihin en büyük ihanetlerinden, en büyük hain darbesi.
Şehitlerimiz var, gazilerimiz var.
TRT ekranlarında gözü yaşlı aileleri o geceyi anlatıyor.
Gözyaşları içinde seyrediyorum, bu ailelere minnetlerimi sunuyorum.
Allah şehitlerimize gani gani rahmet eylesin, gazilerimizden Allah bin kere razı olsun.
Kıymetli ailelerine sabır diliyorum.
Daima dua edeceğiz.
Aileniz ailemiz oldu.
