Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nda milletvekillerinin posta kutuları bol sayıda mektup ve dergi ya da gazete ile doludur.
Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nda milletvekillerinin posta kutuları bol sayıda mektup ve dergi ya da gazete ile doludur. Her hafta en başta PKK terör örgütü olmak üzere özellikle Türkiye'de insanları katleden bütün terör örgütleri AP milletvekillerine gazete, dergi ya da broşür gönderirler. Ayrıca e-mailler yollarlar. PKK, DHKP-C ya da Fetullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) tarafından yollanan tüm bu postalar nedense kimseyi rahatsız etmez. Bugüne kadar hiç bir milletvekili AP yönetimine başvurup “ben terör örgütü PKK'nın yolladığı terör propagandası içeren yayınları” istemiyorum dememiştir. Yine aynı şekilde yıllarca Fetullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ)’nün günlük gazetesini her gün posta kutularında bulmaları onları hiç rahatsız etmemiştir.
AP milletvekillerinin posta kutularına her hafta çok sayıda “Türkiye düşmanlığı ve terör örgütü propagandası” yapılan dergi, gazete ya da kitap sorunsuz ulaşır ve milletvekilleri hiç tepki vermezler.
Ancak geçtiğimiz hafta AP'de bazı milletvekilleri tam birer “sahte demokrat” olduklarını kanıtlamak istercesine “Daily Sabah” gazetesinin kendilerine ulaşmasını engellemek için girişimde bulundular. Türkiye söz konusu olduğunda “basın özgürlüğü” diye bas bas bağıranlar ve Türkiye'yi haksız yere eleştirenler işte AP'de “basın özgürlüğünden” ne anladıklarını yani gerçek yüzlerini teşhir etmekteler.
AP'deki “sahte demokratların” basın özgürlüğünden anladıkları sadece kendi görüşleri doğrultusunda yayın yapan medya organlarının özgürlüğü olsa gerek.
Bakalım AP yönetimi bu “çifte standart uygulaması talebi” karşısında ne yapacak. Merakla bekliyoruz.
Bakalım AP'de her zaman “basın özgürlüğünü” savunduğunu iddia eden milletvekilleri bazı “demokrasi özürlü” milletvekillerinin Daily Sabah'ı yasaklama çabalarına karşı tavır alıp “basın özgürlüğünü” savunacaklar mı? Göreceğiz.
Eğer “Daily Sabah” AP'de yasaklanırsa bu bir ilk olacak! Her türlü terör örgütünün yayın organının serbestçe dağıtıldığı AP'de “teröre karşı açık tavır alan” bir gazetenin bunları yaşaması aslında AP adına bir “utanç değil mi?”. Nasıl bir “kafa yapısına” sahip acaba Daily Sabah'ın yasaklanmasını isteyen milletvekilleri. Bakalım bu çabalarına kimler destek verecek? Avrupa'nın “sahte demokratlarını” tanıyacağız bu sayede.
Maalesef “sahte demokratlar” sadece AP'de bulunmuyorlar.
İşte Almanya'da ya da Hollanda'da yaşananlar.
Hollanda'da “Türk ve Müslüman düşmanlığı” yaparak akıllarınca “aşırı sağcı bir partinin” oylarını çalan politikacılar mı demokrat? Hollanda'da son yıllarda artan “Türk ve Müslüman düşmanlığını” engellemek yerine “aşırı sağcıların” sloganlarını üstlenerek ve de daha da ileri giderek en demokratik hakları olan “gösteri özgürlüğünü” kullanmaya kalkan Hollandalı Türkleri köpeklere ısırtarak Hollandalı seçmenlere “bakın biz de en az Geert Wilders kadar Türk ve Müslüman düşmanıyız” mesajını veren “sahte demokratlar” bir gün buna çok pişman olacaklar ama o gün çok geç olacak.
Almanya'da 16 Nisan'da Türkiye'de yapılacak olan referanduma yönelik olarak organize edilen toplantılarda çifte standart uygulayarak “Evet” diyenleri yasaklayıp, “Hayır” diyenleri desteleyenler mi demokrat? Türkiye'de demokratik bir şekilde gerçekleşen bir referandumun sonucunu etkilemek umuduyla tüm “anti-demokratik” müdahaleleri hayata geçiren “sahte demokratlar” amaçlarına ulaşamayacak olsalar da bu “fikir özgürlüğünü” engelleyen tavırları ile AB değerlerini çiğneyerek tüm dünya kamuoyuna “kötü örnek” olmaktalar. Artık dünyanın hiç bir ülkesine yönelik olarak “demokrasi dersi” vermeye kalkmasınlar. Çünkü kendi “evlerinde” demokrasi dersi konusunda sınıfta kaldılar.
Daha da kötüsü ise sırf Türkiye'de referandumda “Hayır” oyları artsın diye terör örgütlerinin terör propagandasına göz yumanlar. Almanya'nın Frankfurt kenti geçtiğimiz cumartesi günü Türkiye'de binlerce insanı katleden PKK terör örgütünün propagandasının yapıldığı bir kent oldu. Frankfurt bu “lekeyi” hiç hak etmiyor. Suriye'den özel olarak Frankfurt'a gelen terör örgütü elebaşlarının polisin gözü önünde terör propagandası yaptıkları ve Almanya'da yasak olan PKK paçavralarının mitinge katılanların ellerinde olmasına yine polisin göz yumduğu bu mitinge izin verilmesinin tek nedeni var. O da PKK terör örgütü sempazitanlarının “Hayır” oyu vermesini sağlamak.
Almanya'nın “böyle kirli planlara” alet edilmesine gerçekten çok üzülmekteyim. Hangi “sahte demokratlar” bunlara izin veriyorsa Almanya'ya en büyük kötülüğü yapmaktalar. Almanya'da bugün el üstünde tutulan PKK terör örgütünün Almanya'da cinayetler işlemiş olduğunu, halen uyuşturucu ticaretinde başrolde olduğunu ve geçmişte otobanları işgal ederek Alman polis arabalarını yaktığını hatta polisleri yaraladığını çok çabuk unutanlar yarın buna pişman olacaklardır. Çünkü PKK terör örgütü bugün “yüz bulduğu” için zarar vermese de yarın dengeler değiştiğine Almanya için çok büyük bir güvenlik sorunu olmaya aday.
İşte görüyorsunuz bu yazdıklarım sadece bir kaç örnek. Şu anda AB genelinde Türkiye'deki referanduma yönelik “çifte standart” ile ilgili olarak sadece Almanya ve Hollanda'da değil, Avusturya, Belçika, İsveç ya da Danimarka'dan da çok sayıda tüm AB değerlerinin ayaklara altına alındığı ve özgürlüklerin engellendiği örnekler verebilirim.
Bu ülkeler artık Türkiye'ye yönelik olarak ne “fikir özgürlüğü” ne de “basın özgürlüğü” ve de “gösteri özgürlüğü” konusunda “akıl vermeye kalkmasınlar”. Çünkü en başta Türkiye'de artık kimse onlara “inanmıyor”.
Haklılar. “Sahte demokratların “ demokrasi dersi vermeye kalkması sadece “gülünç” olur.