Avrupa, canla başla kurtuluş mücadelesi verse de tüm kartlar ABD'den yana açılıyor…

Avrupa, canla başla kurtuluş mücadelesi verse de tüm kartlar ABD’den yana açılıyor…

Çünkü; “Bir Şeye Ne Kadar Çok Yatırım Yaparsanız Ondan Kurtulmanız O Denli Zorlaşır…”
Avrupa ülkeleri “küreselleşmenin” bir diğer adıyla “sömürge düzeninin” mucidi ve yegane hamisi olarak zamanla güvenlik politikalarını ikinci plana alıp iyice keyfekeder hallere daldı.... Çünkü sömürülen ülkeler ABD üzerinden acı, savaş ve kaoslara maruz kalıp sosyal-kültürel-maddi-manevi tüm değerlerini kaybedince Avrupa ülkeleri de şirketleriyle alana girip her şeye sahip oldu ve bu potansiyeli çıkarıp-işleyip-satmak için A’dan Z’ye üretim ve satışa yöneldi.
Küreselleşmenin üretim ve satış kısmına kendini kanalize eden Avrupa işin güvenlik boyutunu ABD’ye ve onun kıtalarda desteklediği terör örgütlerine teslim etti…
Gel zaman git zaman Avrupa’da asker, ordu, güvenlik, askeri nizam adına tüm başlıklar zayıfladı ve unutuldu. Bu unutuluş ABD’ye akan musluklarında bir nevi kısılması anlamına geliyordu. Avrupa’da savaş sorunu zaten yoktu, Ortadoğu iç çatışmalar eşliğinde zaten birbirini yemeye iyice alışmıştı bu ABD askerine ve askeri yatırıma fazla gerek yoktu, kurulan zincirler eşliğinde para her türlü kazanılıyordu… Avrupa ülkeleri vakti gelince ABD’nin en can alıcı hamlesini yapacağını asla beklemiyordu! Taaa ki Ukrayna-Rusya Savaşına kadar.

Başından beri herkesin anlamsız bulduğu bu savaşa dair Rusya Devlet Başkanı Putin’in dediği şu cümleyi dünya halâ zihninde tutuyor; “ABD bu savaşın bitmesini istemiyor bu sebepten kolay bitmeyecek”…

Savaş sebebiyle enerji ve gıda kısıtlaması ile yüzleşen Avrupa ülkeleri tarihinin enflasyon rakamlarını telaffuz ediyor. Sermayenin kalesi Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinden art arda trajikomik hükümet açıklamaları geliyor; “ilaçlarınızı ihtiyacı olanlarla paylaşın, banyoya birlikte girin, yıkanmayın ıslak mendil kullanın, evden çalışın, personellerinize battaniye dağıtın battaniye ile çalışsınlar, yiyecekler israf olmasın diye çöpten yiyecek toplayabilirsiniz (Almanya Tarım Bakanı)”…
Evet Avrupa ülkeleri vatandaşlarına “çöpten yiyecek toplayabilirsiniz” iznini verme noktasına geldi artık! Bundan sonrası mı? Pek iyiye gidecek gibi görünmüyor Avrupa.
Bir şeye (ABD’ye) ne kadar çok yatırım yaptıysa şimdi ondan kurtulması o denli imkansız Avrupa ülkelerinin…

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği başvurusu karşısında Türkiye’nin haklı olarak şart koştuğu “terör unsurlarını bünyende barındırma” talebi ile iyice rahatsız olan PKK’nın da Avrupa’ya gözdağı (Paris ve Stockholm) verdiğini unutmayalım…

Önceki gün istifa eden Almanya Savunma Bakanı Lambrecht’ın yaptığı açıklama Avrupa ülkelerinin ABD karşısında ne denli sıkıştığının net göstergesi oldu. Lambrecht “bu şartlar altında Almanya vatandaşlarının çıkarlarını korumaya yönelik güvenlik politikalarıyla ilgili kararları alamıyorum” derken aslında “elimizde kendi inisiyatifimize dair hiçbir şey kalmadı duvara tosladık” diyordu..

Özetle Avrupa ülkeleri sayesinde iyice güçlenip kontrolden çıkan ABD elinde tuttuğu tüm okları şu an AB’ye doğru çevirmiş bekliyor. Masaya sürdüğü her şartın kabulü için PKK, PYD, YPG, Ukrayna-Rusya Savaşı, enerji ve gıda krizi, enflasyon, terör provokasyonları ve daha nicesiyle “kabul et” diye dayatıyor.

ABD bunu yaparken Çin ile flört etmeyi de unutmuyor “bir ihtimal AB biterse yeni bir kıtaya yelken açayım” mantığıyla…

AB her canlı varlık gibi doğdu, yaşadı, yaşlandı ve şimdi acılar eşliğinde sona yaklaşıyor…
AB’nin bu zayıflaması elbette “bölgeselleşme” adına bir son olmayacak tam aksine yeni yeni bölgeselcilik sancılarını çekiyor şimdi dünya.
Zira küreselleşme evrensel boyutunu yaşarken ve insanlık daha daha fazla diye birbirini yerken, “küreselleşme etkisine bağlı bölgeselleşme hamleleri” daha da hız kazanacak…