Herkes her mecradan “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Esad mutlaka görüşmeli” çığırtkanlığı yaparken 15 Temmuz 2024 tarihli “Suriye Esad değil ki?” başlıklı yazımda bu çığırtkanlara tek karşıt ses olarak “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad ile görüşmemeli zira Suriye Esad değil çok daha fazlası” demiştim. Çünkü Suriye’de şimdilerde varılan noktayı uzun süre önce görmüştüm.

Normal zamanda hiç arayıp sormayanların benim ısrarlı bir şekilde dile getirdiğim “görüşmemeliler” tavrım karşısında “yanlış düşünüyor ve yazıyorsun Erdoğan ve Esad mutlaka görüşmeli-görüşecek” baskılı cümlelerine rağmen, iyi ki de yazıp dile getirmişim, iyi ki de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esad aynı masada aynı karede yer almadı, iyi ki de “o kareler ile tarihe iz düşülmedi”!

Bölgeye dair önemli tespitlerime yer verdiğim 15 Temmuz 2024 tarihli yazımda (bugünleri anlamak adına tekrar okumanızı tavsiye ediyorum) şu özeti aktarmıştım; “Ortadoğu’yu girdabına alan Suriye kaosu uzun süre daha devam edecek…”

Şimdi beliren Suriye tablosunu, baba oğul Esad’ların yıkılan-yakılan-yırtılan heykel ve posterlerini, sokaklara taşan coşkulu gösterileri ve daha nicesini “göründüğü kadarıyla değil arkasında belirebilecek ihtimaller ve zihnimizde uyandırdığı sorgular eşliğinde” temkinle takip etmek gerekir diyorum!

“Suriye’de yaşananlar; nerelere, nasıl, ne kadar, ne zamana kadar varır” sorguları mutlaka zihnimizi kurcalamalı zira karşımızda kodlarına henüz tam olarak vakıf olunamayan “Yeni Dünya Baharı” var!
Suriye’de yaşanan çatışmaların ardından nasıl bir Suriye karşımıza çıkaracak diye kaçınız endişeyle takip ediyor? Ya da Suriye’de yaşananların dip dalgası hangi ülkeleri etkisi altına alacak? Ve elbette ki; uzun zamandır ayrışma-çatışma konusunda entrikalara maruz kalan Iraklı Kürtler de “Yeni Dünya Baharı”nın hedefinde mi?

Tüm endişelerim doğrultusunda Suriye’de yaşananlar sonrasında benim için dikkat edilmesi gereken 2 başlık var; Türkiye ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gerçekleştirdiği “Türkiyeli kimliği ile Türkiye çatısında buluşma” açıklamanın ne derece önemli ve gerekli olduğu bu aşamada kendisini gösterdi. Şimdi bu açıklamanın arkasına eklenecek doğru ve yerinde adımların hızlı bir şekilde belirlenmesi-atılması-desteklenmesi gerekiyor.
Ve elbette ki IKBY! Son yıllarda yaratılmaya çalışılan gerginlik, ayrışma, kaos, bölgeye yoğun bir şekilde yerleştirilen Arap nüfus ile asimilasyon planları üzerinden sıklıkla dikkat çektiğim IKBY de “Yeni Dünya Baharı”nın hedefinde!

IKBY de gerçekleşen son seçim sonuçları üzerinden bir kaos tetiklenme ihtimali benim için halâ geçerliliğini koruyor çünkü Kuzey Suriye’de geçerliliğini koruyan, dünya liderleri ile görüşen, önemli destekler gören ve önümüzdeki yüzyılda kendisine önemli roller verilmesi planlanan Kürt yapısı hemen yanı başında “güçlü-global bir Kürt yönetim emsali istemez” diye düşünüyorum.
Bu nedenle Süleymaniye ve KYB merkezinde IKBY’yi bölme ve zayıflatma planları ayrı bir aşamadan işliyor.

Tekrar Suriye’ye dönersek önemli bir hatırlatma yapmak istiyorum. Suriye şu an ameliyattan yeni çıkmış gibi her türlü virüse karşı bir korunma-koordinasyon kalkanına ihtiyaç duyuyor. HTŞ şu an için saha kontrolünü sağlayan güç olarak görünse de bu tablonun ne zaman hangi yöne evrileceği henüz belli değil ve uzun süre daha belli olmayacak diye düşünüyorum çünkü Yeni Dünya Düzeni oluşumunu tamamlamadı ve “Baharlar” eşliğinde halâ kartlarını açmaya devam ediyor…
Bu nedenle bölgeye sosyal, kültürel, siyasi, coğrafi, askeri şartlar ve tarihi soy bağları açısından hakim olan Türkiye’nin Suriye’de koordinatör-garantör güç olarak yer alması gerekiyor…

Zihnimdeki son gelişmelerin özeti üzerinden şu soruyu hem kendime hem de sizlere soruyorum; bu saatten sonra “Suriye Türkiye, Irak İran” demek mi?
Şayet bu soruma cevaplar evet ise Iraklı Kürtlere dair de yeni ihtimaller/kartlar kapıda demektir…
Zira yıllardır Irak’ın hangi bölgesine, şehrine, köyüne giderseniz karşınıza çıkan “İran Etkisi”ni görmemek imkansız. Türkmenler, Araplar, Kürtler, Ezidiler, Hristiyanlar ve nicesi “Şii odaklı” yaşıyor-düşünüyor-inisiyatif alıyor-hareket ediyor… Kulislerde İran’a dair şikayetler dile getirilse de saha da herkes “İran’dan çok İrancı” çünkü GÜÇ İRAN’DA!

Siyasi, bürokratik, diplomatik, ekonomik, sivil toplum kuruluşları, basın, medya ve daha fazlası İran’ın belirlediği kurallar dahilinde seçiliyor ve hareket ediyor. Son yıllarda Irak’ta yer alan firmaların ve ithal edilen malların grafiğine baktığımızda yükselişe geçen Çin’i görürsünüz. Çinli inşaat firmalarının ve Çin mallarının Irak pazarına hakim olmasının temelinde elbette ki İran var.

Dilerseniz bugünkü yazımın özetini maddeler halinde yazayım;
- Suriye’de gerçekleşen “Yeni Dünya Baharı” her an Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne sıçratılabilir…
- Bahçeli’nin açtığı “Türkiyelileşme” kapısı çalışmaları bu saatten sonra hız kazanabilir…
- Irak’ı her anlamda “Junior İran” ilan eden İran, Süleymaniye ve Erbil’i ayırabilir…
- Suriye’nin istikrarlı bir şekilde yol alabilmesi için Türkiye’nin koordinatör-garantör ülke olması kaçınılmaz…