"Tam 40 yıldır planlıyordum. Tam 40 yıldır ilmek ilmek örmüştüm adeta.
“Tam 40 yıldır planlıyordum. Tam 40 yıldır ilmek ilmek örmüştüm adeta. Elime geçen her fırsatı kullandım.
En büyük dayanağım hemşehrilikti. Öyle ya İstanbulluydum. İstanbul da en büyük şehir olduğu için her taraf hemşehrilerimle doluydu. Hemen gülümsemeyin İstanbullular için çok önemli bir bağdır.
En zoru koca koca generalleri, polis müdürlerini, savcıları, hakimleri 40 yıl sonraki “darbemiz” için ikna etmekti. Ama onu da düzenli toplantılarla sağladım. Adeta beyinlerini yıkadım. Kimileri “Abi” kullanıyormuş. Bizde “Kankalar” vardı. Bir de onların üzerinde “mahrem imamlar” yerine “Süper cankuşlar” oluşturmuştum. Süper cankuşlar da emirleri bölge “kanki”lerinden alıyordu. Hiyerarşimiz böyleydi yani.
Sonra sıcak bir yaz akşamı, birden bire karar verdim. 40 yıllık süre artık bitmişti. Benden emir alan kankiler, süper cankuşlara, süper cankuşlar kankalara, kankalar da elemanlara iletti. “Yahu saat daha erken. Ortalık kalabalık. Biraz sakinleşsin” falan diyenleri dinlemedim tabii ki. Onlar kim oluyordu ki benim irademi değerlendirebiliyordu.
Bir kez daha emir tekrarı yaptırıp, herkesi masalarının başından kaldırdım ve sokaklara saldım. Plan çok başarılı gidiyordu... Sonrası bildiğiniz gibi. Karşınızdayım sayın hakim.
İtiraf ediyorum. Darbeyi ben yaptım. Maalesef bir çok insan hayatını kaybetti. Ama istemeden oldu. O yüzden etkin pişmanlıktan faydalanıp ceza indirimi almak istiyorum. Hatta hiç ceza almazsam da çok mutlu olurum. Tüm örgütü açıklayacağım. İsim isim bende kayıtlı.”
Darbeyi kimse sahiplenmediği için bari ben sahipleneyim dedim.
Maalesef durum bu minvalde. Duruşmalarda yaşananları okuyorum ve hayretler içinde kalıyorum. Adam bildiğin darbeci. Ama sorarsan hiç bir şeyden haberi yok. Hepsinin kendine göre bir nedeni var. Üstelik bir de bu nedenlerin makul olduğunu düşünüp savunma olarak söylüyorlar. Komutanlar derdest edilmiş yapanın bir savunması var. Halk, meclis, polisler bombalanmış “neden” diye soruyorsun, onun otu, bunun boku cevap veriyor, bin dereden su getirerek. Sonuçta da kendisini akladığını zannediyor. Bir darbeye karşı çıkmak için gereken bütün nedenleri bir kenara bırakın lütfen. En temelinde, bu darbeye karşı çıkmak aptallığa karşı çıkmaktır anlayacağınız.
Not: “Sayın savcım. Ortalık biraz karışık. İşleriniz yoğun. Sakın yukarıda anlattığım şeyleri yanlışlıkla ciddiye almayın. Biraz mizahi olarak durumu anlatayım derken, bok yoluna gitmeyeyim. Saygılarımla...”