Akılları çok karışık. Oturdukları yerden sahada savaşanlara nizamat vermeye çalışıyorlar. Sonra da istedikleri olmayınca "Neden böyle oldu?
Akılları çok karışık. Oturdukları yerden sahada savaşanlara nizamat vermeye çalışıyorlar. Sonra da istedikleri olmayınca “Neden böyle oldu? Olmamalıydı” diye şaşırıyorlar. Onlar için “Oralardan, buraları anlama rehberi” adı altında bir hizmet sunmak istedim.
Bu topraklarda “Kan davası” diye bir kültür vardır. Sizin anlamanız mümkün değildir. 50-100 yıl bile sürebilir. Bir aile ya da sülalenin karşı sülalenin her hangi bir üyesini kendince bir nedenle öldürmesine biz “Kan davası” diyoruz. Çoğunlukla bu kavgaların ne sebeple çıktığı bile unutulmuştur. Dedesini öldüren adamın torununu öldürmek bir onur meselesidir. Siz bu durumu nasıl anlayacaksınız ki?
-
Ortadoğu’da suç şahsi değildir. Yani sadece işleyen kişi sorumlu tutulamaz. Buralarda bir suç işlendi ise, onun ailesi, hatta sülalesi, olmadı dini, olmadı mezhebi, o da olmadı ırkı sorumludur.
-
Yani birileri ne kadar Amerikan yardımı ve desteği alsa da bir süre sonra “Siz 40 yıl önce şunu yapmıştınız” diye size “dalabilir.” Irak’ta yaşadığınız bu. Kendilerini Saddam’dan kurtardığınız için tef çalıp oynayanlar, diğer yandan ülkelerini işgal ettiğiniz için size diş bilerler.
-
Buralarda toplumsal travmalar binlerce yıl sürer. Mesela Türkiye’de bir grup hala kendini “Emperyalizme karşı savaşta” görür. Araplara karşı güvensizdir. Onları taa Birinci Dünya Savaşı’nda yaşananlardan dolayı suçlarlar. İki dünya savaşı yapıp birbirini katleden Almanya ve Fransa barışır, savaştan 20 yıl sonra neredeyse tek devlet olur, buralarda bin yıl geçse de unutulmaz.
-
Buralarda bırakın Birinci Dünya Savaşı’nı, haçlı seferlerinin bile travmaları yaşanır hala. Örnekler hep o tarihlerden başlar. Buraların halkları, kendi fikirleri değişmediği için karşısındakilerin de aynı durumda olduğunu zanneder. Siz de, fikirlerinizi duruma ve zamana göre kolaylıkla değiştirebildiğiniz için bizim de öyle olduğumuzu düşünür ve çok yanılırsınız.
-
Din çok belirleyici bir faktördür. Ve devamında mezhep. İki taraf da birbirini kırandan geçirir. Sonra yine kavga eder. Kavga eder.
-
Bir terör örgütünün adı değişince niteliği değişmez buralarda. Adını ABC iken XYZ yapan örgüt yine aynı örgüttür.
-
Buralarda herkes birbirini bilir. “Biz 5 kişiyiz, birbirimizi biliriz” diye bir sözümüz bile vardır.
-
Bu eski topraklarda hiç birşey değişmez. Değişmiş gibi yapar ama maalesef eninde sonunda eşya aslına döner. “Sarımsağı gelin etmişler, 40 kat sarmışlar, yine de kokusu çıkmış” deriz.
-
Buralarda dostlara güvenilmez yabancılara hiç güvenilmez.
-
Tarih boyunca bu topraklarda maalesef vahşet hüküm sürmüştür. İnsanı bu kültür ile yoğrulmuştur. Kötünün kötüsü diktatör Saddam’dan sonra ortaya çıkan süper kötü tablonun nedeni budur.
-
Türkler ve Kürtler birbirlerine çok benzerler. Buna ister “İç içe yaşamak” diyin, isterse “Coğrafi benzeşme.” İki halk da hem inatçıdır, hem de rasyonaliteden uzak. Siz kafanızda 4’e ulaşmak için 2 ile 2 toplarsınız, biz ise sayfalar dolusu işlem yapıp yine de 3 buluruz.
-
Aslında birbirlerini severler. Mesela başka bir güç, Türkiye’yi hedef alsa birlikte aslanlar gibi karşı dururlar. Ama birbirlerini yerler. Gerçi sadece Türkler ve Kürtler değil, Türkler de, Kürtler de kendi arasında kavga ederler. Tıpkı Arapların kendi aralarındaki kavgalar gibi.
-
Bu topraklarda ölüm yüceltilir. Kendince “Yüce bir amaç” uğruna olduğu düşünülürse.
-
Buralarda, filozoflar, şairler, bilim adamları, din adamları öldürülür. İslamın en büyük mezheplerinin kurucuları bile işkence altında zindanlarda öldürülmüştür. Bırakın mezhep kurucularını, her Müslümanın saygı ve sevgiden yere göğe koyamadığı Hz. Peygamberin torunları bile katledilmiştir. Halifeleri falan öldürmek vaka-ı adiye’dir.
-
Bu topraklarda her komutan, her kral kendi ölümünden sonrasını kontrol etmeye çalışır. Ölümsüzlük tutkusunu böyle tatmin eder.
-
İnsanın değeri yoktur. Devlet yüceltilir. Kutsanır. “Devlet olmasa” diye başlayan konuşmalar korku hikayelerine dönüşür. Ama bu toprakların insanları ne çektilerse bu devletler ve devlet kavgaları yüzünden çekerler.
-
Siz de bilirsiniz, biz de biliriz. Buralarda petrol olmasa umurunuzda olmaz. Bırakırsınız, kendi içimizde savaşır, birbirimizi kırar dururuz. O yüzden sizden ricam şu petrolün yerine geçecek birşeyi acilen icat edin lütfen
-
Eşkiya
-
Biri ne olur Sayın Meclis Başkanı’na söylesin, soğuk savaş biteli tam 27 yıl oluyor. Artık çok eskide kaldı. Komünizm tehlikesi neredeyse hiç yok. PKK bile Marksizm’i bıraktı. Birkaç ufak tefek örgüt dışında ne Türkiye’de, ne dünyada müşterisi kalmadı.
Dolayısıyla kendini komünizme karşı konumlandırarak siyasi propaganda yapmak artık demode. Zaten Che’nin kim olduğunu bilen de çok az kaldı. Comandante diye şarkı söyleyip, onun resmini taşıyan tişörtler giyenlerin önemli bir kısmı onu bir Latin Amerika pop starı zannediyor bile olabilir. Kim olduğunu bilen, neler yaptığını okumuş olanların da aslında Che’nin böylebir pop kültür ikonu olmasına karşı çıkacaklarını düşünüyorum. Hem de Sayın Başkan’dan daha çok. Zaten kapitalizm kendi yolunu bulmuş. Bir tarafta Che tişörtleri satılırken hemen yanında da “Anti Che” tişörtleri müşterilere sunuluyor. Yani hangisini istersen giy. Yeterki para kazanılsın. Sayın Başkan’ın “Gençler Türk tarihinden kişilere özensinler ” demek istemiştim açıklaması yerinde. Ama yine de benim önerim, bu sözü olduğu gibi söylemek. Karşıt fikir olarak, hele eşkiya tanımlamasıyla bir arada aynı paragrafta söylemek en azından “Garip” oluyor. Ve tabii biraz da Küba’ya ayıp kaçıyor. Çünkü artık Che’ye eşkiya diyen kimse kalmadı. Olsa olsa, hala hayattaysalar Batista yanlısı bir kaç kişi diyebilir.