Sizin, canınızdan kanınızdan değil diyemezsiniz. Sonuçta, özgür bireysiniz diyemezsiniz. Hakları var, ne yapalım diyemezsiniz. Sevginize saygı duyuyoruz, hiç diyemezsiniz. Böyle sevgi mi olur. Asla.

Diyemeyeceğiz şeyler vardır.

Saygı duyamayacağız şeyler vardır.

Konumuz nedir.

Müge'nin programına çıkan, bir adamın başına gelenler ve adamın feryadıdır.

Kadın 29 yaşında.

Kaçtığı çocuk 19 yaşında.

Kadın, kocasını kandırarak, evdeki üvey oğlu da babasını kandırarak evden kaçıyorlar.

Evet çocuk 18 yaşında.

Kimse kusura bakmasın.

Kadın adam ile evleniyor, adamın ilk evliliğinden oğlu var, 9 yaşında, çocuk küçücük kadının elini senelerce anne diye öpüyor.

Kadın, 9 yıl boyunca, zaman zaman çocuğa banyo yaptırıyor ve yıkıyor.

Çocuğu yediriyor, eh giydiriyor.

Öyle ya! analık ediyor, ana oğul ilişkisi.

Ahlaksızlığın dibe vurduğu zamanlardır.

Keşke ahlaksızlık çeşmesi aksa da, girip içine elinizi yüzünüzü yıkasanız.

Gelelim suç tarafına.

Üvey çocuk ile birliktelik yaşamak hukuki anlamda çocuğun cinsel istismarına girmez mi?

Üvey çocuk ile birliktelik yaşamak psikolojik anlamda çocuk istismarına girmez mi?

Avukat değilim.

Hukuken ne kadar cezası var bilemem.

Ama.

Türk Ceza Kanunu’nda büyük cezası var bildiğim.

Üvey anne, üvey baba, üvey kardeş, evlat edinilen, evlatlık tarafından bu suç istenirse, cezalar yarı oranında artırılmış.

İşin en kötü tarafı, bu suç bir defaya mahsus olmaz, sistematik işlenirmiş.

Çocuğun istismarcısına bağlanma durumu yaşanıyormuş.

Korkunç.

Ve mide bulandırıcı değil mi?

İnsan konuşurken, yazarken ve okurken zorlanıyor değil mi?

Ya geride bıraktıkları enkazlar.

İnsanın bir çırpıda hayatını yakmasının en çirkin örneğidir bu.

Öyle bir ahlak çizgisine dayandık ki.

Ahlaksız, ahlaksız olduğunu bilmiyor.

Ahlaksız, ahlaksızlık nedir bilmiyor.

Ahlaksız, ne boyut ahlaksız olduğunu da bilmiyor.

Bir karış suda boğulmanız dileğiyle.

Funda'nın aklındakiler…

... Gazete başlık atmış.

Duygusal duruşma.

Dedim ki bu duygusal duruşma kimin ve nedir..

Yıllardır herkese lama gibi tüküren, insanları tehdit eden, "anasını değil danasını göreceksin" diye bağıran kadının duruşması imiş.

Bunun neresi duygusal.

Adı "arsız duruşması" olmalıydı.

Kadın, duruşma sırasında kocasını görüyor, ele ele tutuşuyor, sonra kocasının elini öpüyor.

Kimsiniz diye sorana, son model pahalı arabasının içinde, "kocamın karısıyım" diye cevap vermişti.

Kadın çocukları ile göz göze gelmiş, başlamış ağlamaya.

Çocukları duruşmaya neden götürmüşler onu anlamadım.

Gazete ne yapmak istiyor onu da anlamadım.

Çaktırmadan kamu baskısı mı yapmak istiyor onu da hiç anlamadım.

Yahu.

Kadının gözyaşına üzülen, gözyaşına eşlik edecek bir kişi bulamazsınız.

İnsanların gözüne o kadar rahatsız edici şeyler yaptı ki.

Gözün gözyaşı kalmadı.

Funda'nın aklındakiler…

... Yıllarca televizyonlarda söyledim.

Yıllarca gazete köşemde yazdım.

Son görüşme diye bir şey olmaz, son görüşmeye gitmeyin diye.

Son görüşmeye gidip, son olarak ne konuşacaksınız?

Ve son olarak ne karar alacaksınız?

Kadın cinayetlerine bakın, hep böyle bir cümle ile başlıyor.

Son görüşme, kadının ölümü ile son buluyor.

Hikaye şöyle.

Adam müteahhit, evli 3 çocuklu.

8 yıldır bir kadın ile ilişkisi var, adamın rezidansına gidiyor, son görüşmeye, alkol alıyorlar, tartışma başlıyor.

Adam tabancasını alıyor, güya duvara sıkıyor, sonra güya yanlışlıkla kadına sıkıyor.

Kadın orada ölüyor.

Ne kadar kötü hikaye ve ne kadar kötü son değil mi?

Bir adam, bir kadının hayatına son veriyor.

Son görüşme yapmayın.

Gerçekten son oluyor, anlamıyor musunuz?