Sözün başında şunu tespit etmek gerekir.

Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmatik kişiliğinde tecessüm eden kadrolar, dünyânın en iyi şeyini yapsa bile, bunu beğenmeyecek, takdir etmeyecek ve kötüleyip kusur arayacak kadar bağnaz muhalefet zihniyetine sâhip kişiler vardır. Sayıları azımsanmaması gereken bu kişiler, bayrak tutanları TBMM dâhil, bütün kamu ve özel sektör kuruluşlarında vardır. Her ağacın kurdu kendinden deyip, bunları doğal kabul etmek ve kendi hâllerine bırakmak en az yorucu olan tavırdır.

Bu bağnaz muhalefetin dışında kalan çoğunluk ise, günümüzdeki iktidârı, “AK Parti” veya “AKePe” olarak görmekte ve anmaktadır. Aynı kuruluşu böyle iki farklı şekilde görünler, sâdece AK Parti seçmeni olup “AK Parti” diyenler veya AK Parti seçmeni olmayıp “AKePe” diyenler değildir.

“AKePe” ifâdesi, kendine takılan olumsuz lâkaptan rahatsız olduğu bilinen birini kızdırmak için şaka yollu kullanmaktan daha ileri ve daha derin bir içeriğe ve retoriğe sâhiptir.

AK Parti

Kimisine göre parti ilk olarak “AK Parti” olarak kuruldu ve daha sonra “A” ve “K” harflerinin açılımı için “adâlet” ve “kalkınma” kelimeleri kullanıldı. Kimisine göre ise parti, Adalet ve Kalkınma Partisi adıyla kuruldu ve kısaltması “AK Parti” oldu.

Süreç hangi yönden işlemiş olursa olsun, şu anda iktidar partisi kendini “AK Parti” olarak isimlendirmektedir. İktidar partisi muhatap alınırken, “AK Parti” denmelidir. Aksi durumda kasıt vardır.

AKePe

Diğer tarafta ise bağnaz olmasa da, AK Parti taraftârı veya seçmeni olmadığını belirtmek için partinin adını “AKePe” diye okuyan, AKP olarak isimlendirenler var. Bunlar da AK Parti’nin çoğu icraatını beğenmemektedir. Olumlu gördüklerini de “zâten yapması gerekir” şeklinde yorumlamaktadır. Kendine, örneğin “Mehmet” diye hitap edilmesini isteyen birine ısrarla “Memo” ya da “Memiş” demenin hiçbir mâsum açıklaması olmadığı gibi, AK Parti’ye ısrarla ve azimle(!) “AKePe” demekte niyet okumaya gerek bırakmayacak kadar açık bir art niyet vardır.

Asıl Mesele

Ancak asıl mesele partiye, içten (olumlu) ve dıştan (olumsuz) bakanlar değildir. Asıl mesele, AK Parti’nin Türkiye Cumhuriyeti târihindeki en uzun iktidar dönemi içinde, partiyi millete bir hizmet vesilesi olarak değil de, şahsî menfaat aracı olarak görenlerdir. Bunlar menfaatleri olduğu sürece “AK Parti” diyen, ama menfaatkârlıkları ortaya çıkıp dışlandıklarında “AKePe” diyenlerdir. Bu siyâsî münâfıklıklar, bağnaz muhaliflerin değirmenine su, ateşine odun taşımaktadır.

AK Parti’yi bir hizmet vesilesi değil de, şahsî menfaat aracı olarak görenlerin AK Parti dışına yansıttıkları imaj, “AKePe”dir. Bu art niyetli isimlendirmenin üstüne yüklenen bütün olumsuzluklar, AK Parti’den nemalanıp bunu gizleyemeyenlerin çoğalttığı olumsuzlukladır.

Bürokrasinin mahfillerinde kendine yer bulan bu yarasalar, memleket hayrına iş yapmayıp “Reis istemiyor” lafı arkasına gizlenmektedir. Savunmalarını da “Ben AKePe’nin değil, devletin memuruyum” diye “cesur” bir söylemle yapmaktadırlar.

Devletin ekmeğini yiyip devletin bütün yükünü tek bir adamın omuzlarına yıkacak kadar, Allah’tan korkmayan ve kuldan utanmayan bu zevat, işlerine gelince “AK Parti”, gelmeyince “AKePe” arasında şahsiyetsiz bir tercih yapmakta tereddüt etmemektedir.