Hayatınızda geçmişe baktığınızda hala affedemediğiniz birileri vardır mutlaka. Hala düşündüğünüzde öfkesini canlı tuttuğunuz duygular sizi nasıl da tutsak eder.
Hayatınızda geçmişe baktığınızda hala affedemediğiniz birileri vardır mutlaka. Hala düşündüğünüzde öfkesini canlı tuttuğunuz duygular sizi nasıl da tutsak eder. Belki zaman zaman bu tutsaklıktan kurtulmanın yolunu ararsınız. Aslına bakacak olursak insanın kendinde fark edip de yön veremeyeceği duygu yoktur. Yeter ki fark edin, fark ettikten sonra temel olarak yapılması gereken şey düşüncelerinize bakmak, değişmesi gerekenleri değiştirmektir. Yani kendinizin farkına varmaktır.
Affetmek başkasının yaptığı eylemi haklı görmek, unutmak, boş vermek, üstünü örtmek değil; nedenleri sonuçları görmek anlamak ve hesaplaşmak ve yola daha sağlıklı çıkmaktır. Affetmek bir farkındalık sürecidir.
Yaşanılan olayın etkisinden kurtulmak için kişinin öncelikle kendisi için attığı bir adımdır. Affedemeyen kişi yaşanılanları değiştiremez. Affetmemek hem ruh sağlığına bir yük hem de ilişkinin devamı için koca bir engel. Affetmek taviz vermek değil. Affetmek aynı zamanda karşımızdaki kişinin hatasını kabul etmesini beklemek de değil. Olayın farkında olmak ama bunun etkisinden çıkmak. Hayat boyu bizi etkilemesine izin vermemek. Fakat şu var ki affetmek bir süreçtir hemen karar verilemez. Erdemdir, egoya yenik düşmemektir.
Her insan çevresindeki kişiler ile sorunlar yaşayabilir; bu kaçınılmaz. Çünkü herkesin farklı ihtiyaçları, farklı beklentileri olabilir. Taraflardan birinin hatalı bir davranışı olmuştur. Her bir hata bizde kırgınlık, hayal kırıklığı, kızgınlık gibi duygular uyandırabilir. Bu duyguların kalıcı olmaması çok önemli ve bizim elimizdedir. Kişinin davranışlarındaki hatalar o kişinin bütün kişiliğiyle yargılanmasını gerektirmez. Böyle olursa insanlara güven duygusu geliştiremeyiz. Yapılan hataları kabul edip, affetmek sonrasına kin tutmamak büyük erdemdir. Kişinin kendini daha huzurlu kılar. Eğer hata yapan kişiyi sadece yaptığı yanlış davranışlar ile hatırlarsak sağlam ilişkiler geliştiremeyiz. Her insanın davranış repertuvarında hem uyumlu hem uyumsuz davranışları vardır. Sadece hataları hatırlayıp iyi olanları görmezsek ilişkilerimizde sorunlar yaşamakla birlikte kendimiz de mutluluk ve güven gibi duygular geliştiremeyiz.
Kin ve nefret saldırganlığın devam etmesine neden olur. Bir süre sonra da bu durum kişide yıkıcı etkisini göstermeye başlar. Bundan ancak kendimizi suçlunun yerine koyarak kurtulabiliriz. Bu durum bize kendimizi kötü hissettiren şeye bir anlam katar ve hatta kabul edilebilir durum söz konusudur. Suçluyu anlamak onu affetmek anlamına gelmez. Filozof Paul Ricoeur der ki “İnsanlar ne kadar canice olursa olsun sadece bu davranışlarıyla sınırlı düşünmeyin “
Affetmek yaşanılan olayın etkisinden kurtulmak için kişinin öncelikle kendisi için attığı bir adımdır. Affedemeyen kişi yaşanılanları değiştiremez. Affetmemek hem ruh sağlığına bir yük hem de ilişkinin devamı için koca bir engel. Affetmek taviz vermek değil. Affetmek aynı zamanda karşımızdaki kişinin hatasını kabul etmesini beklemek de değil. Olayın farkında olmak ama bunun etkisinden çıkmak. Hayat boyu bizi etkilemesine izin vermemek. Fakat şu var ki affetmek bir süreçtir hemen karar verilemez. Erdemdir, egoya yenik düşmemektir.
Affetmek başkasının yaptığı eylemi haklı görmek, unutmak, boş vermek, üstünü örtmek değil; nedenleri sonuçları görmek anlamak ve hesaplaşmak ve yola daha sağlıklı çıkmaktır. Affetmek bir farkındalık sürecidir.
Şüphesiz hayatımızı hiç öfkelenmeden sorunsuz geçirmemiz mümkün değil. Ancak akut stres durumlarından çok, kronik stres (bir olay sürekli olarak beynimize yer edip oradan çıkmadığında) size zarar verebilir. Çünkü kronik streste vücut dinlenip kendini yeniden inşa edemez. Sürekli alarm halinde olmak vücudun rezervlerini tüketir, bu durum organların yıpranmasına neden olacaktır.
Sizi öfkelendiren olayı tekrar değerlendirin. Kendinize şunu sorun ve seçiminizi yapın: Hayattaki payım gerçekten de başkasının incitici davranışlarıyla mı yönlendirilecek? Hem şimdi hem de gelecekte benim de söz hakkım var mı?
Arabesk marabesk ama ne güzel diyor şarkı: “Hatasız kul olmaz hatamla sev beni…”
Son söz Mahatma Gandi’den “Zayıf kişiler affedemez, affetmek güçlü olanların bir özelliğidir.”
Haydi, bu hafta neden kızgın veya kırgın olduğunuz birini affederek işe başlamıyorsunuz?