Kamu hizmetlerinin yetersizliği, yoksulluk ve yolsuzlukları protesto için Ekim ayında başlayan olaylar dinmek bilmediği gibi her geçen gün yaygınlaşarak artıyor.
Geçen haftanın en ürkütücü görüntülerinden birisi Bağdat’ta yansıdı kameralara.
Vesbe Meydanı’nda, kalabalık bir grup aralarına aldıkları genç bir çocuğu linç ederek öldürdü. Heysem Ali İsmail adlı çocuk linç edilerek öldürüldükten sonra yerde sürüklenerek ayaklarından bir direğe asıldı.
Dehşet verici görüntüler tüm dünyada geniş yankı uyandırdı.
17 yaşında olduğu belirtilen genç çocuğun, göstericilere ateş açıp 8 kişiyi öldürdüğü iddia edilse de ailesi çocuklarının henüz 14 yaşında olduğunu ve olaylarla hiçbir ilgisi olmadığını açıkladı.
Iraklı yetkililer, olayla ilgili 5 kişinin gözaltına alındığını açıkladı ancak bu durum giderek kamu otoritesinin yok olduğu ülkede infiali dindirmeye yetmedi.
ABD’nin İkinci Körfez savaşıyla Nisan 2003’te işgal ettiğinden bu yana Irak’ta kan hiç durmadı. Zaman zaman göreceli olarak azalsa da ülke 16 yıldan bu yana etnik ve mezhepsel çatışmalara sahne oluyor. Ancak ilk kez ülkede bu denli büyük bir otorite boşluğu doğmuş durumda.
Kamu hizmetlerinin yetersizliği, yoksulluk ve yolsuzlukları protesto için Ekim ayında başlayan olaylar dinmek bilmediği gibi her geçen gün yaygınlaşarak artıyor.
Ölenlerin sayısı 500’e yaklaştı, yaralı sayısı ise on binlerle ifade ediliyor. Ayrıca onlarca kişi de kayıp. Baskılara dayanamayan Başbakan Adil Abdulmehdi, geçtiğimiz ay sonunda istifa etmişti.
Geçici bir başbakanın atanıp ülkeyi seçime götürmesi gerekiyor ancak bu o kadar da kolay görünmüyor.
Taraflar parlamentodan güvenoyu alabilecek bir isim üzerinde anlaşamıyor.
Şiiler, Sunniler, Kürtler, Türkmenler keskin bir şekilde birbirlerinden ayrılmış durumda. Hatta Şiiler, kendi aralarında birçok ayrı gruba bölünmüş durumda.
Birinin önerdiğine diğeri karşı çıkıyor, diğerinin önerdiğine bir başkası. Tahran ve Washington’un bilek güreşine sahne olan ülkede herkes ayrı bir telden çalıyor.
Bu durum siyasi belirsizliği derinleştirdiği gibi kamu güvenliğinin giderek yok olmasına yol açıyor.
Bağdat’taki genç çocuğun linç edilerek öldürülmesi, işte bu durumun bir sonucu.
Kimse olayların nereye varacağını, nerde duracağını kestiremiyor.
Ülkenin geleceği de aynı şekilde belirsiz.
En çok konuşulan senaryo, bölünme.
Ama bölünme denen şey de öyle cetvelle çizilerek şurası senin şurası benim denilerek olmuyor.
Ne yazık ki petrol zengini ülkeyi kanlı bir süreç bekliyor.
ABD ve İran arasındaki bilek güreşi neticelenmeden Irak’ın geleceği hakkında söylenebilecek her şey havada kalır.