Ülkemizde herhalde alfabenin değişmesinden sonra din bilgisi sıfıra yakınlaştı. Ya Vehhabiler ya şiiler ya da mezhebsizler her yer gibi spor dünyasını da sardı. İnşallah demek Allahü teala izin verirse manasında. Bunu gelecek ile program yapmaya çalışanların ağzından hep duyarız ve biz de mümkün oldukça söyler ve yazarız. Ama ünlü Türk büyüğü, her sözü manşet, her dediği "ata sözü" olan Rıdvan Dilmen kardeşim iki kere inşallah derse "Vay gerici vay" deneceğinden çekinmiş olmalı ki, din düşmanlarının çok kullandıkları umarım sözünü tercih etti.
Adı Gordon Matthew Thomas Summer olan ancak sahne adı Sting ile ünlenen İngiliz müzisyen Paris'deki Batacian konser salonunun açılışı "Insallah Inshallah" şarkısı ile yaptı. Şarkıyı mültecilere adadığını da dile getirmekten geri kalmadı.
Böyle mubarek isimlerin şarkılara, türkülere konu edilmemesi gerektiğini bilenlerdeniz o ayrı ancak bizim adı cennet meleğinden alıntı Rıdvan Dilmen hocamız umuyor Sting ise "İnşallah" diyor.
Aralarında Erman Toroğlu'nun da bulunduğu pek çok ismi ekranlardan ünlü çıkışları ve yorumlarıyla silip süpüren Rıdvan Dilmen'e benim saçlarımın tamamı beyazladı senin de saçına aklar düşmeye başlamıştır diyor Fatih hocayı bir daha aramayacağın konusundaki açıklamana da hatırlatmada bulunuyorum:
Bazı insanlar hava gibidir onlarsız yaşanmaz. Bazıları su gibidir eksikliği aranıp bulma ile giderilir. Bazıları ananas gibidir 40 sene yemesen aklına gelmez?
Rıdvan hocam bir de böyle bak geri dönmeyen aramalara istersen...
İçime sinmedi sözünün diğer adı: Nefsime çok ağır geldi!
Fatih Terim hocamızın gülerken yüzünde gülücükler açıyor suratını astığında ise adeta turşu satıyor. Arda başta olmak üzere (Zaten başkası başta olamaz en zirvede olan o) kadroya aldığı futbolcular için içinden tartarak geçirmesi gereken bir sözü basın toplantısında rahat bir şekilde herkesle paylaştı ve "içime sinmedi" sözünü kullandı.
Hep diyoruz ama anlatamıyoruz galiba söz ağzından çıkana kadar senin çıktıktan sonra herkesin onun için herkes konuşuyor. Her konuşan yazan kendisine göre haklı gerekçeler ortaya koyuyor. Ve madem içine sinmedi niye yaptın diyenlere verilecek cevap malesef yok.
Desek ki, çok yüksek bir maaş alıyor ve bundan vazgeçmesi düşünülemez o zaman Fatih Terim'i zerre kadar tanımayanlar sınıfına gireriz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan istedi onu kırmadı desek böyle bir görüşmenin olmadığını Fatih hocadan işittik inanırız.
Neyse biz bu sözün ardındaki ruh haline şöyle bir el atalım:
İçime sinmedi demek nefsime ağır geldi manasında. Pohpohlayıp cilaladığımız nefsimiz aslında bizim bir numaralı düşmanımız bir şeyin nefsimize ağır gelmesinin bize çok büyük faydası var. Eskiler namaz için gittikleri caminin yolunu yoldaki çocuklara sorarak nefislerini köreltmeye çalışırlarmış. Vah bizlere vah...
Torununun "Fatih dedesi" her şeye rağmen yeni ve sevimli bir hayata adım attı. Bana torunum Zeyneb'in "Dede" diye seslendiği anlar hayatımın en tatlı anları... "Dede" Fatih'in artık öncelikleri değişecek yaşarsak göreceğiz inşallah...
Muslera'nın hata yapma lüksü var
Bazıları Galatasaray'ı ve Galatasaraylılar'ı anlamıyor ya da anlamak istemiyorlar. Sarı-kırmızılı takımda her zaman kredisi olan isimler vardır bunların başında da Uruguaylı kaleci Muslera geliyor. Dün geceden itibaren 24 saat havada kalacak bir uçak yolculuğuyla İstanbul'a gelerek neredeyse ayağının tozuyla derbi mücadaleye çıkması beklenen Muslera konusunda hiç bir Galatasaraylı'da sıkıntı yok. Çünkü biliyorlar ki, o görevini her zaman en iyi şekilde yapar ve güvenleri hiç boşa çıkarmaz. Ayrıca Muslera'nın hata yapma lüksü de vardır ama hatayı da ondan kimse beklemez ummaz.
Böylesine başarılı bir futbol adamı olan genç file bekçisinin bu sebeple Uruguay'a milli maç için gidip dönmesine Galatasaray'a ses çıkaran kimse yok. Olmaz da... Ama Galatasaray'ı tanımayanlar bunu anlamakta zorluk çekiyorlar. Yoksa Galatasaray'da Muslera panigi ve buna benzer haber başlıkları kullanılmazdı. Değil mi?
Bırakın Kaan Ayhan'ı Trabzonspor alsın!
Her ne kadar Alman gazetelerinde Fortuna Düsseldorflu gurbetçimiz Kaan Ayhan'ın İtalyan Fiorentina takımının radarında olduğu yazılıyor ise de bizim medyamıza göre bu futbolcu Trabzonspor'a çok daha yakın. Lakin Galatasaray'ın da devrede olması halinde bu transferin gerçekleşmeyeceği endişesi var. Çünkü gurbetçiler için varsa yoksa Galatasaray... Ancak Galatasaray'ın takip etmediği gurbetçiler ülkemizde başta takımlara gidiyorlar.
Diyorum ki, Galatasaray'da Kaan Ayhan tipi futbolcu var bırakın Trabzonspor alsın. Bakarsınız o da tıpkı Mehmet Ekici gibi bordo-mavili renklere katkıda bulunur. Sağ ayağı iyi olan Kaan Ayhan stoper oynuyor ancak sağ bek ve ön libero görevlerinde de bulunuyor.
Kaan Ayhan'ın ismini futbol dünyamız Fatih Terim'in geniş tuttuğu ve gençlere ağırlık verdiği dönemde duymuştu. Schalke 04'de oynayıp Düsseldorf'a kiralanan Ayhan, milli takım formasını Rusya karşısında ilk defa giymiş ve Ukrayna maçında sonradan oyuna dahil olmuştu. 1994 doğumlu Trabzon Maçkalı bir anne ile Iğdırlı bir babadan olma Kaan Ayhan Almanya'nın Gelsenkirchen şehrinde doğmuş... Trabzonlu olan annesi de Almanya doğumlu... Kaan Ayhan bir dönem Galatasaray'da santrfor olarak oynayan Saffet Kaya ile de akraba...
Beşiktaş'ı karıştırmanın yolu...
Efendim neymiş Beşiktaş kadrosundaki yaşlı futbolcuların performans düşüklüklerine karşı tedbir olarak genç oyuncuları transfer edecekmiş... Bu politikayı belirleyen Başkan Fikret Orman işlerliğini de sağlayacakmış... Yani denilmek isteniyor ki, Şenol Güneş devre dışı futbolcu göndermesini ve alınmasını doğrudan Başkan yapacak.
Hoppala...
Sayın Başkan Fikret Orman takımın futbolunu teknik direktör Şenol Güneş'e emanet etmekle kalmamış aynı zamanda ona 3-5 yıllık yeni bir sözleşme sunmaya bile hazırlanıyorken niye onu devreden çıkarsın? Aksine Güneş raporunu verir yönetim de onu uygular. Alınacaksa alınır satılacaksa satılır.
Beşiktaş'ın bu sezon futbolda gösterdiği başarıların gerisinde bu uyumun olduğunu gözlemlemekte fayda var. Başkan ve teknik direktör arasındaki güven başarıyı da beraberinde getiriyor. Siyah-beyazlı yöneticileri bu kararlı ve doğru tutumlarından dolayı bir kere daha gönülden kutlamak isterim...
Bir de yeni alınacak genç oyuncularla ilgili "Özkaynak" benzetmesi yapılmaz mı? Özkaynak denilen şey Beşiktaş'ın küçük yaşlarda seçtiği ve yetiştirip kadrosunda oynattığı futbolcular demek. Transferle gelen hiç bir futbolcuya "Özkaynak" denilmedi.
Fenerbahçe Üniversitesi'nde ilk ders
En merak ettiğim şeylerin başında artık kurulmasına kesin gözüyle bakabileceğimiz Fenerbahçe Üniversitesi'nde neler yaşanacağı geliyor. Mesela hukuk öğrencilerinin ilk derslerinde ülkemizde yaşanan şike soruşturması ve bu sebeple yargılanan yöneticiler konusu işlenirken sınıfta arka sıralarda oturan Galatasaraylı talebelerin manalı manalı gülümsemeleri olabilir. Kızaran bozaranları da tabii... Elbette bu işin şaka faslı. Fener'i de Cimbom'u da Kartal'ı da bu ülkenin gurur kaynağı... Bu devlerden biri olmasaydı bu rekabetin tadı da tuzu da olmazdı.
Böyle bir üniversite oluştulması için çaba gösterenleri teker teker tebrik etmek gerek. Çünkü Galatasaray'da neredeyse asırlık olan üniversite Fenerbahçe'de uzun süredir proje aşamasındaydı yeni yeni hayata geçecek. Bu taşın altına elini koyanları sarı-lacivertli taraftarlar hiç bir zaman unutmayacaklardır. Sayın Başkan Aziz Yıldırım bana göre en büyük en kalıcı eserini inşa etmeye hazırlanıyor.