Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bu proje yeni değil.
Dış politikada son günlerin önemli gündem maddelerinden birisi Libya’daki gelişmelerle birlikte ABD ve Fransa’nın Suriye’de “Kürt grupları” bir araya getirme girişimleri.
Bana kalırsa önümüzdeki yakın dönemin de en sıcak konularından biri bu olacak.
Zira yanı başımızda Suriye’de pişirilmeye çalışılan plan, daha sonra Irak ile birleştirilerek Türkiye’ye servis edilmeye çalışılacak.
Konu malum…
PKK’nın Suriye kolu PYD ile Suriye’deki muhalif Kürt grupları bünyesinde barındıran Suriye Ulusal Kürt Konseyi’nin (ENKS) tek çatı altında birleştirilmesi çabaları.
ABD’nin, bu girişimlerle ne yapmak istediği yönündeki tartışmalarda bazı uzmanlarımızın bunu “PYD’nin PKK’dan ayrıştırılması” şeklinde değerlendirmelerine rastladım.
Söz konusu uzmanlarımız, koronavirüs sürecinde Washington ile Ankara hattındaki gerilimin azalmaya başladığı, ABD’nin Libya konusunda Türkiye’den yana tutum sergilediğini, yine önümüzdeki dönemin en çetin başlıklarından biri olması öngörülen ABD-Çin gerilimi konusunda Washington’un Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu yönündeki, benim de katıldığım değerlendirmelerden yola çıkarak ABD’nin Suriye’deki “Kürt hamlesini” de bu eksende Türkiye lehine bir durum olarak görme eğilimindeler.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bu proje yeni değil.
ABD bu planı, Türkiye ile ilişkilerdeki gerilimin tavan yaptığı iki yıl önce Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekâtı öncesinde devreye soktu.
Ayrıca bu planda, ABD ile birlikte Libya’daki karşı cephenin en önde gelen ülkelerinden Fransa da var.
Hatırlanacak olursa o tarihlerde dönemin ABD Savunma Bakanı James Mattis, Türkiye’nin operasyonunu engellemek için, “PKK ile YPG’yi ayrıştıralım” önerisinde bulunmuş, hatta daha ileri girerek, “Onları savaştırabiliriz” demişti.
Hatta YPG’yi kamufle etmek için içine bazı Arap unsurları dahil ettiği Demokratik Suriye Güçleri (DSG) adlı oluşumu kurmuştu.
Türkiye ise, “Bu oyunları yemeyiz” diye tepki göstermiş ve iki ay süren operasyon sonucunda Afrin’i YPG’den temizlemişti.
ABD, Türkiye’ye karşı Arap unsurlarla kamufle ederek koruyamadığı PKK/YPG’yi bu kez Kürt gruplarla kamufle etme çabasında.
Amaç bu yolla PYD’yi önümüzdeki günlerde yeniden başlayacak olan Cenevre’deki Suriye görüşmelerinde masaya oturtmak.
Tabi mesele sadece Suriye ile de bitmiyor.
İşin içinde Irak da var ki eş zamanlı olarak Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi nezdinde de bu görüşmeler yürütülüyor.
Bu plan devreye sokulmaya başladığından bu yana ABD’nin Kürtleri kullanarak başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri ve üzerinde tahakküm oluşturmak istediğini bu köşede birçok kez dile getirmeye çalıştım.
PYD Sözcüsü Sema Begdaş’ın, Erbil merkezli yayın organlarından Basnews’e bu hafta sonu yaptığı açıklamalarda bu çok net bir şekilde görülüyor.
Begdaş, “Bugün Rojava Kürdistanı’nda (Suriye’de PYD’nin denetimindeki bölgeler) kurulan birliğin bütün diğer Kürdistan parçalarını da etkileyeceği açıktır… Uygulamaya koymak istediğimiz birlik çalışmasının Suriye başta olmak üzere bütün bölge ülkelerinde de etkisi olacağına inanıyoruz” diyerek Suriye özelinde devam eden görüşmelerde “birlik” sağlanmasının ardından bu planın Kürtlerin yaşadığı diğer ülkeler nezdinde de yürütüleceğini, nihayetinde asıl amacın Suriye, Irak, Türkiye ve İran’da Kürtlerin yaşadığı bölgelerin birleştirilmesinden oluşan bir devlet kurmak olduğunu çok açık bir şekilde dile getiriyor.
PYD Sözcüsü’nün, “ABD ve Fransa’nın ‘Kürtlerin birliği’ konusunda yürüttükleri çalışmalar şüphesiz stratejik. PYD olarak bu çalışmaya her türlü katkıyı sunacağımızın bilinmesini isteriz. Onlar kendi çıkarlarını düşündükleri için bu türden çalışmalara ağırlık veriyorlar. Yani karşılıklı bir çıkar durumu söz konusu” sözlerinin altını da ayrıca çizmek lazım.
ABD ve Fransa’nın Kürtlerden ya da PYD’den çıkarı ne?
PKK/PYD’nin topunu pazarda satsanız üç kuruş etmez.
O üç kuruş da ABD’nin Fransa’nın dişinin kovuğuna yetmez.
Senin ABD ve Fransa’ya verecek neyin var ki?
Bunun bir tek yanıtı var?
Onların piyonu olmak, onlar için savaşmak, onların teröristi olmak...
Başta Türkiye olmak üzere ABD ve Fransa’nın üzerinde hesapları olan ülkelere karşı istedikleri zaman istedikleri şekilde kullanabilecekleri bir İngiliz anahtarı olmak.
ABD ve Fransa’nın çıkarı bu.
“Kürtleri birleştirme” çabalarının amacı da bu.
Bu, PKK ile PYD’yi ayrıştırma ya da PYD’yi Türkiye’ye karşı düşmanlık pozisyonundan çıkarmaya yönelik bir dönüştürme çabası değil.
Aksine Türkiye’ye karşı düşmanlık gütmeyen, Türkiye ile iyi ilişkiler içindeki Kürtleri Türkiye’den uzaklaştırma, onları PKK ile aynı cephede buluşturma, Türkiye karşıtı cepheyi büyütme ve PKK’nın alanını genişletme çabasıdır.
Türkiye bu oyunun farkındadır ve Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla ABD dâhil dünyanın en büyük güçleriyle doğrudan karşı karşıya gelmeyi göze alarak bu oyuna izin vermeyeceğini ortaya koydu.
Türkiye bu oyunun yeni versiyonlarına da izin vermez, vermeyecektir.
O nedenle Türkiye ile iyi ilişki içinde olan, kardeşlik ilişkisi içinde olan Kürt grupların bu oyuna dâhil olmamalarının kendileri açısından da hayati önemde olduğunu hatırlatmakta yarar var.