AB başkenti Brüksel'de ve tüm diğer AB üyesi ülkelerin başkentlerinde politikacılar, kilise temsilcileri, sendikacılar, yazarlar, sanatçılar, medya mensupları ya da çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri davet edildikleri toplantılarda, törenlerde ve toplantılarda "AB'de yaşamakta olan tüm insanların huzur içinde yaşamasına" verdikleri önemi bol, bol dile getirmekteler. Bu tarz tören konuşmalarında "AB'de yaşamakta olan Hristiyanların, Müslümanların, Yahudilerin ve tüm diğer insanların demokratik bir ortamda en iyi koşullarda yaşamasının AB değerleri açısından bir "olmazsa olmaz olduğunu" anlatmaktalar.
Ancak yaşanan gerçek çok başka!
Daily Sabah gazetesinde ve konuk olduğumuz tüm televizyon programlarında sürekli dile getirmekte olduğumuz acı bir gerçek var. AB’de Müslümanlar can ve mal güvenliği sorununa sahipler ve bu sorun her geçen gün azalacağına tam tersine artmakta.
Eskiden Müslümanların baş düşmanı Neo Naziler, ırkçılar ve şiddet yanlısı aşırı sağcılardı. Bu konuda AB genelinde çok konuşuldu ve çok önlemler alındığı iddia edildi. Ancak “yabancı düşmanı” , “Müslüman düşmanı” ya da “Türk düşmanı” saldırıların bugüne kadar tam olarak önüne geçilemedi. Çoğunluğu Türk olan çok sayıda Avrupalı Müslüman kardeşimizi bu saldırılarda kaybettik. Neo Nazi, ırkçı ve şiddet yanlısı aşırı sağcı grupların evleri yakması, sokakta saldırması ve benzeri saldırılılarda AB genelinde çok insan katledildi. Bu saldırılara karşı AB ülkelerinde çok sayıda demokrat Müslümanlarla ve Türklerle dayanışma içinde eylemler yaptı ve saldırılara karşı tavır alıp tüm insanların huzur içinde yaşayabileceği demokratik ortamın zarar görmemesi için demokrasiye, insan haklarına ve AB değerlerine sahip çıktılar. İnsana değer veren ve insanlık onurunu çiğnetmemeye kararlı tüm AB vatandaşları olarak birlikte tavır aldık.
Peki şimdi ne oldu da biz Müslümanlar dışında AB genelinde herkes kayıtsız kalmakta?
Aylardır PKK terör örgütü mensupları AB ülkelerinde Türklere ve dolayısıyla Müslümanlara saldırmaktalar. Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta PKK ve onun Suriye’deki uzantısı PYD/YPG ve de DEAŞ terör örgütlerine karşı başarıyla yürüttüğü ve bu örgütleri bitirmeyi hedeflediği topyekun teröre karşı mücadelesinden rahatsız olan terör örgütleri AB ülkelerini “eylem alanı” ilan ettiler. Haftalardır Türklere dolayısıyla Müslümanlara yönelik şiddet eylemleri yapmaktalar. Hatta basın duyuruları aracılığı ile AB’de yaşamakta olan Türkleri ve onların evlerini, derneklerini ya da camilerini hedef aldıklarını ve bu saldırılarının daha da artacağını ilan ediyorlar.
Sadece Türkiye’de değil bir çok başka ülkede çok saygın bir kurum olan Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından yapılan bir araştırmaya göre Avrupa’daki Türklere yönelik saldırılar 1 Ocak ve 15 Mart 2018 tarihleri arasında yüzde 589 artmış durumda!
2017 yılında Almanya’da 6, Yunanistan’da 1, İsveç’te 1 ve AB üyesi olmayan İsviçre’de 1 saldırı olmuş. Bu saldırıların 4’ü diplomatik misyonlara, 3’ü derneklere ve 2’si camilere yönelik yapılmış.
2018 yılının 15 Mart tarihine kadar ise Almanya’da 42, Fransa’da 6, Hollanda’da 5, İsveç’te 3, Avusturya’da 1, Yunanistan’da 1, Danimarka’da 1, İrlanda’da 1, Birleşik Krallık’ta 1 ve AB üyesi olmayan İsviçre’de 1 saldırı gündeme gelmiş durumda. Bu saldırıların 20’si camilere, 8’i diplomatik kuruluşlara, 9’u derneklere ve 25 çeşitli başka hedeflere yapılmış. Marketler ya da araçlar yakılmış.
Üstelik PKK terör örgütü bu saldırıları Türkiye’nin terör örgütlerini yok ettiği Suriye’nin Afrin bölgesinin teröristlerden temizlendiği “Zeytin Dalı Harekatı’na” karşı yaptığını iddia etmekte. Bazı Avrupalılar da bunu “meşru” saymakta.
O bazı “kuş beyinli” Avrupalılara sormak istiyorum: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’deki terörle mücadelesini protesto amacıyla camilere saldırılmasının bir açıklaması olabilir mi? AB ülkelerinde komşularıyla, iş arkadaşlarıyla tüm Avrupalı dostlarıyla barış ve huzur içinde yaşamakta olana Türklere ve Müslümanlara “Afrin bahanesiyle” saldıran bir terör örgütü” nasıl desteklenebilir?
PKK terör örgütünü ve eylemlerini destekleyen Katolik ya da Protestan papazların “din adamlığından” şüphe edilmez mi? Bir Hristiyan din adamı nasıl olurda PKK terör örgütünü ve onun camilere saldırılarını destekleyebilir aklım almıyor!
Aynı şekilde sadece işçi hakları için değil insan hakları için var olan ve saldırıya uğrayan Müslümanların ve Türklerin binlercesinin de üyeleri olduğu sendikalar nasıl olur da PKK terör örgütünü ve sendika üyesi Türklere ve Müslümanlara saldırılarını destekleyebilirler?
Aynı sorular politikacılar, medya mensupları ve diğer PKK eylemlerine karşı tavır almayanlar için de geçerli!
Artık AB genelinde İçişleri ve Adalet Bakanları Zirvesinin, PKK terör örgütünün Müslümanlara ve özellikle Türklere yönelik saldırılarını ele almasının ve ortak önlemleri konuşmasının zamanı geldi de geçiyor. Aynı şekilde Avrupa Parlamentosu milletvekillerinden de bu konuda gerekli tavrı beklemekteyiz. “Afrin yalnız değil” sloganıyla eylem yapanlara soruyoruz “Müslümanlar AB’de yalnız mı?”. Niçin AB’de yaşamakta olan tüm insanların temsil edildiği AP’de Avrupalı Müslümanlar için kimse “kılını kıpırdatmamakta”.
Avrupalı Müslümanlar, AB’den dayanışma ve koruma bekliyor!