Stratejik siyaset kavramından giderek uzaklaşan muhalefet partileri pişmiş aşa soğuk sular dökmeye doyamıyor desem yeridir…
“2023’e hızla ilerlerken siyasi partilerin hamleleri de giderek ses getiriyor…
Stratejik siyaset kavramından giderek uzaklaşan muhalefet partileri pişmiş aşa soğuk sular dökmeye doyamıyor desem yeridir… Birinin “aslaaa” dediğine öteki “canıımmm” diyorken teşkilatına güven veremeyen muhalefet seçmenine nasıl güven versin ve cazip gelsin? Öyle görünüyor ki, CHP öncülüğünde aceleyle karılan ittifak betonu yakında çatlayacak ve Doğu-Güneydoğu’da giderek yükselen DEVA çatısı ve ikiden fazla adayla gideceğiz 2023’e…”
dedikten saatler sonra ilk hamle DEVA Partisi’nden geldi “seçime kendi logomuz ile gireceğiz” diyerek…
Sonrasında Ekrem İmamoğlu ülkeye resmen akıl tutulması yaşattı “otobüs fotoğrafı” ile…
Ve Ekrem İmamoğlu sayesinde uzun zamandır yaşanmayan oldu; tüm ülke aynı “bıkmışlık-öfke” safında buluştu…
Neydi o saf; hiçbir marifeti olmadığı halde basın ve medyada kol dirsek ilişkileri sayesinde dinozorlaşan isimlere karşı oluşan büyük tepki…
Şimdi diyeceksiniz ki madem bu isimler sevilmiyor, okunmuyor, itibar görmüyor tüm bunların üstüne bu kadar da büyük bir tepkiye sebep oluyor o zaman İmamoğlu öncesine kadar neden böylesi su yüzüne çıkmadı ve halâ neden ülkenin her kademesinde baş köşede yer alıyorlar… Evet İmamoğlu’na gösterilen tepkiyle beraber, bu isimler için genel siyaset-basın-medya temsilcilerine iletilen tepki soruları da çok derin bir muamma elbette…
Gelelim 27 Nisan sonrası gelişmelere… Bence DEVA en doğru hamleyi yaptı 6’lı masadan koparak… Neden mi? Birincisi; DEVA Teşkilatı, kendisine fikren ve zikren uzak olan bu ittifaktan çok rahatsızdı… Bu ayrılık anında doping etkisi yarattı DEVA kademelerinde… İkincisi; AK Parti küskünlerinin beklediği duraktan alınması gerekiyordu fakat 6’lı ittifaka uzak duran AK Partili küskünler DEVA’ya da uzak duruyordu… Şimdi DEVA’ya dahil olabilirler…
Üçüncüsü; “çokta az olmaktansa azda çok olmayı” tercih eden DEVA Teşkilatı şu mantıkla rehavetteydi; bu kadar koşturup emek verdikten sonra diğer partiler arasında kaybolup gideceğiz…
Ayrılık kararı ile kendileri ve partileri adına canla başla sahaya indiler…
Dördüncüsü; kimbilir belki de 2023’te AK Parti ittifakında güçlü bir yere sahip olabilir DEVA…
Velhasılı kelam doğru ve zamanında bir karardı bu ayrılık… Ve öyle görünüyor ki diğer partiler açısından da devamı gelecek…
Ekrem İmamoğlu da “bir ayrılık şarkısı çaldı” Karadeniz’den yanındaki “vokaller” eşliğinde…
Bu sinyali bekliyordum ve 27 Nisan’daki yazımda bunu özellikle belirtmiştim tıpkı DEVA Partisi‘nin ayrılığı gibi…
Şöyle demiştim İmamoğlu için; bazı HDP’liler “Erdoğan’a sitem ediyoruz fakat Kürtlerin önündeki taşları temizleyen tek lider o oldu bu sebepten şartlar oluşursa AK Parti ile birlikte seçime girmeyi istiyoruz” demiş midir? Bence demiştir… Neden demesin ki? Tarihinin zirvesini Erdoğan ile yakaladı Kürtler… Peki o şartlarda uzlaşır mı AK Parti ve HDP? Bekleyip göreceğiz…
Ola ki HDP ve AK Parti uzlaşamadı o zaman belki de yeni bir ittifak tohumu ekilir “İmamoğlucular ve HDP’liler” zemininde…”
Lakin gelin görün ki, İmamoğlu kapıyı usulüyle aralamadı adeta bodoslama daldı, yıktı, kırdı, kimseleri umursamadı… Bu hovarda tavırların telafisi imkansız zararlara neden oldu kendisi için…
Evet süre azaldıkça daha hızlı gelişmelere şahit olacağız şimdiden söylüyorum hiç şaşırmayın…
Bugün çok detaya girmeden AK Parti-HDP görüşmelerine değinmek istiyorum…
Üç beş isim üzerinden yürütülen bu görüşmelere Kürtlerin hiçbir merakı ve onayı yok benden söylemesi… Ve yine o üç beş kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunduğu “görüşmeler çok iyi gidiyor ve Kürtlerin desteği tam” raporları da gerçeği hiç ama hiç yansıtmıyor…
Kürtler Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak üç beş ismin şarkılı, türkülü, güncelden uzak kendince söylemlerine itibar etmiyor…
Neler mi olmalı? Önümüzdeki yazıda uzun uzun konuşuruz…