İdeoloji, kimlik ve politikalar bağlamında çelişkili ve dağınık bir ittifak olan Millet İttifakı, ülkenin nasıl yönetileceğine dair kararlı bir tutum geliştiremedi.
14 Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 49.5 aldı ve açık ara farkla seçimi önde bitirerek meclis çoğunluğunu ele geçirdi. Tüm belirsizlik, vizyon eksikliği ve çelişkilere rağmen yüzde 45 alan Kılıçdaroğlu’nun diğer ortaklarıyla yaptığı pazarlıklar sonucu ayırdığı sandalyelerin etkisiyle milletvekili sayısı açısından geçmiş seçimlerdeki sayıdan geriye düştü.
Çelişki ittifakı
İdeoloji, kimlik ve politikalar bağlamında çelişkili ve dağınık bir ittifak olan Millet İttifakı, ülkenin nasıl yönetileceğine dair kararlı bir tutum geliştiremedi. Erdoğan’ın seçilmesinin engellenmesi ve iktidardan düşürülmesi onlar için yeterli görüldü. Geleceğe yönelik umut vaat eden projeler sunulmadı. Kalp işaretleri, hali hazırda kendisini zaten destekleyen seçmende karşılık buldu. Bunlar kararsız seçmende hiçbir etki yaratmadı. Oysa kazanması için bu kesimi kendisine çekmesi gerekiyordu. Siyaset mühendisliğinin tüm ihtimalleri denendi. Bu tip manevralara başvurmak yerine tutarlı, değer temelli, ülkesini ve milletinin geleceğini gözeten bir siyaset izlenebilirdi. Terörle bağı apaçık ortada olan masanın yedinci ortağı HDP’ye ve firari FETÖ’cülere umut bağladılar. Teröristlerden aldığı desteğin karşılığında ne vereceği ikinci tura giderken de hâlâ muğlak.
Vizyon farkı
Uluslararası siyasetteki etkin rolü ve tecrübesiyle Erdoğan, Türkiye’nin mevcut sınırlarından ibaret olmadığını sık sık dile getirdi. Girdiği hiçbir seçimi kaybetmeyen Erdoğan’ın bu seçimdeki kampanyası ana hatları geleceğe karşı umut vaat eden, istikrar ve hizmet siyasetiydi. Tüm bunlar “Türkiye Yüzyılı” gibi güçlü bir vizyonla ifade edildi. Savunma Sanayiindeki başarılar, Türkiye’nin diplomatik olarak kendisini aşması, enerji sorununun çözüleceği umut vaat eden kampanyanın somut başarılarıydı.
Buna karşılık muhalefet toplumun genelinin memnuniyet duyduğu projelere karşı hep olumsuz tutum sergiledi. Somut başarılara karşı hep küçümseyici ifadeler kullanarak muhalefet ettiler. Bu eleştirilerine karşı kendisi somut bir proje ortaya koymadı.
Hangi sözünü tuttu?
Kılıçdaroğlu, “sana söz” söylemini hâlâ kullanıyor ama bu zamana kadar defalarca sözünden döndü. Kadının siyasette daha güçlü olması için 2021’de "Kadınların haklarını savunuyorum. Yüzde 50 cinsiyet kotası. Bakalım hangi parti destek verecek, hangisi destek vermeyecek? Bunu göreceğiz.” diyen Kılıçdaroğlu sözünü tuttu mu? CHP’nin 28. Dönemde kadın milletvekili oranı yüzde 17.
Demokrasi ve ırkçılık aynı yerde olamaz
Seçim boyunca bir yandan demokrasi vurgusu yapan Millet İttifakı bir yandan da sığınmacılara karşı kutuplaştırıcı ve ırkçı söylemler kullandı. Muhalefet sığınmacıları seçim malzemesi olarak kullanarak kötü bir pozisyonda yer aldı. Sığınmacılarla ilgili atılan iftiraların doğrularını bildikleri halde yalanları devam ettirip ırkçı söylemlerle sığınmacıları seçim sürecinde nefretin hedefi haline getirdiler.
Dış politika
Küresel sistemde dünya, Batının hâkim olduğu dünya düzeninin dışına çıkıyor. Erdoğan’ın izlediği dış politika sayesinde Türkiye’nin dış politikada jeopolitik önemi arttı. Şu an Türkiye sadece kendisini ilgilendiren meselelerle değil küresel meseleleri konuşan aktör konumuna yükseldi. Türkiye’nin bu konumu Batı tarafından onaylanan bir politika değil.
Muhalefetin izlediği dış politika ise Türkiye’yi tekrar bölgeye hapsederek Batı’nın ekseninde tutmak. Muhalefet kazansaydı şüphesiz bu Batının işine yarayacaktı. Türkiye kolaylıkla yönetilecek bir aktör olacaktı. Bu sebeple Batı medyası seçim döneminde Muhalefeti açık bir şekilde destekledi. Elinde hiçbir somut olmadan Kılıçdaroğlu’nun Rusya’ya karşı söylemleri ise kazanırlarsa dış politikada Türkiye’yi korkunç bir senaryonun beklediğini gösterdi.
Kılıçdaroğlu’nun söylem ve mekân değişikliği
İkinci tura kadar milliyetçi olmaya karar veren Kılıçdaroğlu, HDP’den vazgeçmeden milliyetçi ve Atatürkçü oy kaygısı nedeniyle söylem değişikliğine gitti.
Kılıçdaroğlu, son şansı ikinci tur için tiyatroyu başlattı. Atatürk portreli çalışma odası ve kütüphanesinden yaptığı paylaşımlarla milliyetçi seçmene sık sık mesajlar gönderiyor.
Sözde Ermeni soykırımını kabul eden Canan Kaftancıoğlu da diğer bir oyuncu. Sokaklarda “bozkurtlara selam olsun” sloganlarıyla yürüyerek seçmenin aklıyla oynuyor.
Aslında Kılıçdaroğlu, FETÖ ve HDP’ye yüz çevirmedi. Onlar almak istediklerini ilk seçimde alarak meclise girdiler. Şimdi Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve milletvekili olamayıp dışarıda kalanları gözetmek zorunda. Siyaset hayatının biteceğini anlayan Kılıçdaroğlu tüm tuşlara aynı anda basmaya çalışıyor. HDP’nin bu aralar sessiz kalmasının sebebi, asıl amacının Cumhuriyetle hesaplaşmak istemesi. Onun için Kılıçdaroğlu’nun başlattığı tiyatroya tepkileri az.
Kılıçdaroğlu milliyetçilik rolünü o kadar kötü oynuyor ki, Sinan Oğan’ın daha ikinci tura bir hafta varken “Millet İttifakı bizi ikna edemedi.” diyerek desteğinin Cumhur İttifakı olduğunu açıklamasının sebeplerinden biri bu olabilir.