​ÖĞRENMENİN TATİLİ OLMAZ

Dr. İlhami FINDIKÇI
Tüm Yazıları
Tatil, kendimize yolculuk için çok iyi bir fırsattır aslında.

Tatil, kendimize yolculuk için çok iyi bir fırsattır aslında. Ama birçok aile için ciddi bir sorun kaynağı olabiliyor. Evin düzeni ve disiplininin değişmesi, okul başarısının değerlendirilmesi, boş zamanlarda neler yapılacağı, ekran karşısındaki zamanlar, cep telefonları, gidilecek kurslar, arkadaş ilişkileri, anne - babanın gençlerin bir işe alışmaları yönündeki beklentileri… 

Oysaki tatil; hangi yaşta olursa olsun bireylerin aktif çalışma dönemine ara vererek dinlendikleri, rutin yaşam alışkanlığını biraz değiştirdikleri, fırsat bulamadıkları zihinsel, sosyal ve duygusal etkinliklerle uğraşabildikleri önemli bir zaman dilimidir. Tatil, aile değerleri ve karşılıklı saygıya dayalı kuralların ve disiplinin alaşağı olduğu, herkesin istediği gibi yaşadığı bir zamana dönüşmemelidir.

Okul Başarısı Her Şey Değildir

Öncelikle çocuk ve gençlerin okul başarıları objektif biçimde değerlendirilmelidir. On dersin dokuzunda başarılı olan çocuk ya da gencin, başarısız olduğu dersin öne çıkarılarak eleştirilmesi, cezalandırılması alışkanlığı yerine başarılı olduğu dokuz dersten dolayı tebrik edilmesi önemlidir. Burada temel bir ilke olarak, başarısızlığa cezadan önce başarıya ödül mantığı yerleşmelidir. Başarı ya da başarısızlık ne düzeyde olursa olsun, aşırı yaptırımlardan kaçınmak önemlidir. Karşılaştırmalar ve sözlü aşağılamalar kadar çok pahalı hediyeler de tehlikelidir. Fiziki cezalar kabul edilemez. Çocuk ve gencin okul başarısının aynı zamanda anne-babanın da başarısı olduğu unutulmamalıdır. Diğer yandan her bireyin kendisine has özellikler ve kapasiteye sahip olduğu bilinmektedir. Unutulmaması gereken çok önemli bir gerçek de şudur: Kuşkusuz okul başarısı önemlidir ama her şey değildir. Asıl olan; öğrenmeyi öğrenmiş, ahlakı yerleşmiş, insani değerleri benimsemiş, başkaları için üretebilen bir insanın yetişmesidir. 

Dolayısıyla tatil; ailenin temel birçok konusu gibi birlikte ele alınmalı ve mümkün olduğunca ortak bir program yapılmalıdır. Bunun için çocuk ve gençlerin de dâhil olduğu bir aile toplantısında bu konuda sohbet edilmelidir. Aile üyelerinin istek ve beklentileri ışığında aktif olabilecekleri ve kendileri ile ilgili bir derinlik bulabilecekleri bir program oluşmalıdır. Böylece tatil bir zaman yönetimi olarak ele alınmalıdır. 

Tatil programının olmazsa olmazı bireyin aktif çalışma dönemi sonrasında beden ve zihin olarak dinlenmesidir. Ancak öğrenmenin tatili olmaz. Zamanın çoğunu yan gelip yatarak,  sokaklarda boş uğraşlar peşinde koşarak, ekranlar arasında yahut sanal medyada dolaşarak geçirmenin, bireyi dinlendirmediği artık bilinmektedir. Her birinin bir ruh, ahlak ve zihinsel kapasite taşıdığı milyonlarca hücreden oluşan ve müthiş bir çalışma potansiyeline sahip beynimiz, boş kalarak değil farklı etkinliklerle uğraşarak dinlenir. 

Akıp Giden Derelerle Tanışmalı

Çocuk ve gencin tatil programında; okul döneminde ertelenen yahut zaman bulunamayan müze gezileri, kitap okumaları, satranç ve çeşitli deneyler gibi zihinsel etkinlikler; beceri geliştiren çeşitli kurslar ve arkadaşlarla oyunlar gibi sosyal etkinlikler; yüzme, futbol ve benzeri çeşitli sportif etkinlikler; mensubu olduğu inanç sistemi alanında uygun ve aşırılık içermeyen kurslarla ahlaki olgunluk becerileri yer alabilmelidir. Mümkünse 7 ve 8. sınıflardan itibaren sembolik de olsa bir ustanın yanın çırak olarak iş deneyimi edinmelidir çocuk ve gençler. 

Daha da önemlisi bugünün çocukları için giderek daha büyük bir ihtiyaç halini alan duygusal ve ruhsal etkinlikler, tatil fırsatı ile çoğaltılmalıdır. Çocuk ve gençler; hızla uzaklaştıkları temel yaşam ve el becerilerini edinebilmeli, çekici, keseri, tornavidayı, penseyi tanıyıp kullanabilmeli. Aile üyeleri ile daha fazla bir ve bütün olarak karşılıklı konuşmaya, dinlemeye, ortak bir etkinlikte takım olarak kendini ifade etmeye imkân bulmalı ve cinsiyetlerine uygun ev işlerine alışabilmelidirler. İmkânlar oranında köy hayatının doğallığını yaşamalı, ekranlardan gördüğü dağlarla, ovalarla, akıp giden derelerle, taşlarla, hayvanlarla, tanışıp bir parçası oldukları evreni hissedebilmelidirler. Böylece gözleri kendilerine açılabilmeli, kendilerini keşfedebilmeli, ruhlarındaki açlığı gidermelidirler. İnsanı insan yapan temel ahlak ve inanç değerleri konusunda yol alabilmelidir çocuklar. Vatan, bayrak, cumhuriyet, ahlak, hukuk, merhamet ve demokrasi gibi temel insani değerleri, aile yuvası içinde yaşayarak edinmelidir. Yerel değerlerine hâkim birer dünya vatandaşı olabilmelidirler. Ve nihayet çocuk ve gençlerin, tatili fırsat bilerek akleden bir ahlaka, temel düşünme becerilerini geliştirecek daha çok soru sormalarına ve üretmelerine olanak verilmelidir. Tüm bunlar için öncelikle uyumlu ve iletişime açık bir aile ortamına, tüm davranışları ile örnek olduklarını unutmayan anne babalara ihtiyaç vardır.