Hiçbir şey gizli kalmıyor. Özellikle şu dönemde, hiç kalmıyor. "Aradan yıllar geçti.
Doğum günüm, iki ayağım bir pabuca girmiş oradan oraya koşturuyorum. Tabi ki son durak kuaförüm. Oturmuş saçımdaki boya yıkansın diye dakika sayıyorum. Geçmez şimdi bu dakikalar derken arkadan bir ses, ağzını yaya “ayy meerabaa…” ardından “mucuks mucuks.” öpücük efektleri. Biri esmer biri sarışın iki kız kuaföre girdi… Yanımdaki koltuğa yerleştiler. İstem dışı kızlara gözüm de kulağım da takıldı. Mesleki deformasyon işte. Özellikle sarışın olan kız tanıdık geliyor ama çıkartamıyorum. Nereden tanıyorum, nereden? Kafayı yiyeceğim… Soracağım kuaförüme, duyma ihtimallerini göze alamıyorum. Düşün Aslı… Düşün… Hah tabi yaaa… Acun Ilıca’nın yeni kız arkadaşı… Adı neydi? Çağla Ayça Altunkaya… Şimdi olay boyut değiştirdi. Artık bu bir iş meselesi. Kıza alıcı gözle bakmaya başlıyorum. Millet gibi politik olamayacağım, pek beğenmedim. Bence Şeyma’ya da benzemiyor. İlk bakışta havalı ve özgüvenli. Ama birkaç dakika inceleyince sadece biraz hava, o kadar. Konuşmalarından anladığım, yakın vakit yurtdışı tatil planı yapılıyor. Acun bu tatille dahil mi değil mi öğrenemedim. Gelelim estetiği var mı, yok mu? diye merak edenlere… Çağla; yakın bir zamanda dudak dolgusu yaptırıyor. Ve o da estetikliler kervanına katılıyor. Hadi gözümüz aydın… Oturduğundan beri elinden telefon düşmeyen Ayça alacağı arabaya bir türlü karar veremedi. Önce Range Evoque gözüne kestirdi, arkadaşı “uçma” deyince de Mercedes Cupe de karar kıldı. Ahh ben arabanın rengini de öğrenirdim ama şanslılar bugün doğum günüm...
Parmak hesabı
Hiçbir şey gizli kalmıyor. Özellikle şu dönemde, hiç kalmıyor. “Aradan yıllar geçti. Bu saatten sonra kim duyup, kim bilecek?” deyip sakın rahatlamayın. Bir sabah uyanırsınız, o duyulmaz dediğiniz yedi düvele malzeme olmuş. Defne Samyeli de o rehavetle yaşıyordu, bakın başına ne geldi. Mustafa Sandal durdu durdu bir an da kitap yazmaya karar verdi. Kitabına konu olarak aşk hayatını seçmiş. Artık herkesten ne kadar farklı bir “aşk hayatı” varsa cemi cümleye anlatmak istemiş. Yıllar önce medyaya düşmemiş Defne Samyeli ile olan ilişkisini de o kitapta deşifre etmiş. Defne de kalmış Twitter’dan yalanlayıp, kaç kez görüştüğünü hesaplayıp yazmış. Al birini, vur ötekine… Hadi Mustafa bir halt etmiş, duyulsun istemediğin şeyleri yıllar sonra yazmış. Ki o da zaten “Bir ilişkimiz olabilirdi ama olmadı demiş.” Esas benim anlamadığım Defne gibi akıllı bir kadın neden “Yok 3 yok 5 kez görüştük. Valla da billa da bir şey olmadı. Bak dava açacağım haa…” diye çemkiriyor. Ayrıca bu flört işinin bir sayısı mı var? Denedik, olmadı de gül ve geç…
Bizim pencere…
Evde kalmak! Bu cümle ile korkutularak büyümek, nasıl bir şey, siz nereden bileceksiniz? Biz 15-45 yaş arası “Şunu yapma evde kalırsın! Bunu giyme evde kalırsın! Sonunda kalıcan başıma!” diye tehdit eden annelerin çocuklarıyız. Şimdi sorarım size kim bu fobiyi bile bile isteye isteye yaşamak ister? Biz hala biri “Evde kaldın!” dediğinde, Allah korusun deyip, 3 kere tahtaya vuruyoruz. Bakmayın kaderimize razı görünüp “yok istemem!” deyip, yan cebimize koyuşlarımıza. Damat istemesek bile gelinlik giymek isteriz. Düğün dernek istemesek bile, annelerimiz akrabalara, konu komşuya hava atsın isteriz. İşin aslı astarı, biz büyüklerimizin endişesini, dediklerini anlıyoruz. Ama az biraz anlaşılmak da istiyoruz.