Türkiye'nin tüm muhataplarının ama en başta Avrupalı muhataplarının ülkenin yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak tanımlanan yeni hükümetinin üç konuda ne kadar kararlı olduğunu fark etmeleri için yeni kabineden bahsetmek gerekiyor.
9 Temmuz 2018 tarihinde kamuoyuna açıklanan Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 16 bakandan oluşan yeni kabinesi alışılmış bir bakanlar kurulu değil. Meclisten dört milletvekili, Genelkurmay Başkanı, iş dünyasından, sivil toplumdan ve bürokrasiden başarılı isimlerin oluşturduğu bir “icraat kabinesi”.
Türkiye’nin yeni hükümetinin üç konuya verdiği önem bu kabinede yer alan altı bakan ismiyle çok net ortaya çıkmakta. AK Parti mecliste her milletvekiline ihtiyaç duymasına rağmen meclise seçilen dört bakan milletvekilli olarak göreve başlamadan bakan oldular ve milletvekillikler yeni sistemin ön görmesi nedeniyle iptal oldu. Yani AK Parti dört milletvekili kaybetti. Bu önemli adım hem Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de yeni hükümetin özellikle teröre karşı mücadelede ne derece kararlı olduğunu göstermekte.
PKK, PYD, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı son dönemde çok başarılı bir mücadeleyi organize ederek vatandaşların da çok takdirini kazanan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu görevine yeni kabinede de devam ediyor. Türkiye, teröre karşı hem yurt dışında hem de ülkede top yekun bir mücadeleyi büyük bir kararlıkla sürdürmekte. Bu mücadelede bir hukuk devleti olarak etkin olabilmek ve kalıcı bir huzur ortamını sağlayabilmek için de iyi işleyen bir adalet sistemi çok önemli. Bu nedenle Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de yeni kabinenin Adalet Bakanı olarak görevine devam etmekte. Teröre karşı mücadelede hem caydırıcı olması açısından hem de adil kararlar alınması için Adalet Bakanlığına büyük bir sorumluluk düşmekte. Abdülhamit Gül bu konuda sadece hukuk çevrelerinin değil vatandaşların da takdirini kazanmış bir bakan olarak yeni dönemde de bu kararlılığını sürdürecektir.
Türkiye için önemli alanlardan bir diğeri de uluslararası ilişkiler ve AB. Bu nedenle iyi niyetle kurulmuş ama diğer bakanlıkların yanında sembolik bir konumda kalmış olan AB Bakanlığı bundan böyle eskiden olduğu gibi tekrardan Dışişleri Bakanlığı’nın bünyesinde bir birim olarak görevini sürdürecek. Yani iki bakanlık Dışişleri Bakanlığı olarak birleştirilmiş durumda. Bu adım yeni hükümetin AB konusunda kararlılığını da göstermekte. Türkiye’nin en başarılı Dışişleri Bakanlarından biri olarak kabul edilen Mevlüt Çavuşoğlu’da bu görevine devam ediyor. Geçmişte Strasburg’ta Avrupa Konseyi Başkanlığı gibi bir görevi de yapmış olan Mevlüt Çavuşoğlu daha önce AB Bakanı ve Başmüzakereci olarak da görev yaptığından bu konuda hem oldukça deneyimli hem de mükemmel bir “network’e” sahip. Özellikle 15 Temmuz 2016 yılında maalesef Türkiye’nin yaşamak zorunda bırakıldığı FETÖ terör örgütü mensubu askerler tarafından teşebbüs edilen başarısız ama kanlı darbe girişiminin ardından Türkiye’nin en başta teröre karşı mücadelede duruşunu ama aynı zamanda diğer politikalarını da büyük bir başarı ile muhataplarına anlatmak amacıyla çok aktif bir çalışma temposuna sahip olduğu takdir edilerek izlenen Mevlüt Çavuşoğlu’nun göreve devam etmesi çok önemli. Uluslararası ilişkilere çok önem veren Devlet Başkanı Erdoğan’ın ona olan güvenini de göstermekte.
Kabinede yer alan ve meclisten gelen dördüncü bakan ise Berat Albayrak. Enerji Bakanı olarak çok başarılı çalışmalara ve uluslararası anlaşmalara imza atan Albayrak artık Türkiye’nin ekonomisinden sorumlu isim. Geçmiş hükümetler döneminde dört bakanlığın sorumluluk taşıdığı bu alanda dört bakanlık birleştirilerek çok önemli bir adım atıldı. Teröre karşı mücadelenin başarılı olması da dahil olmak üzere ülkede istikrarın ve huzurun sağlanmasında ekonominin ne derece önemli olduğunu aslında belirtmeye gerek yok. Yeni hükümet bu konuda çok iddialı. Bunu da Berat Albayrak gibi bir ismin bu alandan sorumlu bakan olması göstermekte.
Ekonomi söz konusu olunca elbette Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bundan ayrı düşünülemez. Bu görevi de Devlet Başkanı Erdoğan’ın Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı tüm süre boyunca en yakınında yer alan danışmanlarından biri olan Mustafa Varank’ın üstlenmesi çok önemli ve bu alana verilen önemi de kanıtlamakta. Mustafa Varank’ı tanımaya başlayacak olan Avrupalı muhataplarımızın bilmesi gereken çok da önemli bir yanı var. 15 Temmuz 2016 tarihindeki FETÖ terör örgütünün kanlı darbe girişiminde ağabeyi Prof. İlhan Varank’ı kaybetti. Prof. Varank darbeci teröristlere karşı direnen yiğit insanlardan biriydi ve darbeciler tarafından katledildi. Hala bazı AB üyesi ülkelerde kollanan ve korunan FETÖ terör örgütleri mensupları olduğunu bu vesileyle hatırlatmakta yarar var.
Avrupalı muhataplarımızın yeni kabine de iyi tanımaları gerektiğine inandığımız altıncı isim ise daha iki yıl görev süresi olmasına rağmen Milli Savunma Bakanlığı görevini üstlenen Genelkurmay Başkanı Hilmi Akar. O da 15 Temmuz 2016’daki kanlı darbe girişimi sırasında FETÖ terör örgütü mensubu askerler tarafından esir alınmasının ardından tüm baskılara rağmen ve kurtarılana kadar darbecilere direnmesi ve ardından ordusunun başında hem darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütü hem de özellikle Suriye ve Irak’ta PKK, PYD ve DEAŞ terör örgütlerine karşı top yekun mücadelede başarılı sonuçlar alınmasını sağlayan tecrübeli bir asker olarak hem de Türkiye’de de alışılmamış bir şekilde üniformasını çıkarıp bakan olarak kabinede yerini aldı.
Kısacası Türkiye yeni sistemini hayata geçirirken kabinede yer alan bazı isimler göz önünde tutulduğunda terörle mücadele, ekonomi ve uluslararası ilişkiler (özellikle AB) alanlarında da çok iddialı olduğunu sergilemiş oldu.
Muhataplarımızın bu detayları iyi analiz etmelerinde yarar olduğuna inandığımdan bugünkü yazımı da onlara yardımcı olmak amacıyla kaleme aldım.