Bu yeni radyo ve televizyon kulesinin inşaa edilmesi ile birlikte İstanbul'da yayın yapan tüm radyo kanallarının bu kuleden yayın yapması gündeme geldi.
İstanbul’da anten kirliliğini yok etmek amacıyla uzun zamandır üzerinde çalışma yapılan yeni Çamlıca kulesi yakında aktif hale gelecek. Bu kulenin işletmesi RTÜK tarafından Kule A.Ş. adlı şirkete verildi. Yine RTÜK’ün 29 Mayıs 2020 tarihinde yaptığı toplantıda aldığı kararla Küçük Çamlıca Radyo ve Televizyon Kulesi’nde FM Radyo yayınları için uygulanacak aylık ücreti de belirledi.
Havalı bir kule
Bu yeni radyo ve televizyon kulesinin inşaa edilmesi ile birlikte İstanbul’da yayın yapan tüm radyo kanallarının bu kuleden yayın yapması gündeme geldi. Alınan kararla radyo kanallarının Çamlıca’nın değişik yerlerinde yer alan tüm medya işletmelerinin kuleleri kapanacak ve tüm radyolar mecburi olarak bu kuleden yayına başlayacak. Bu kule epey havalı bir kule oldu. İçinde teras, restaurant gibi sosyal mekanlar da var. Yani ticari yönü de olan bir kule. Bütün bunlar güzel şeyler, ancak güzel olmayan ve özellikle ilk etapta radyo işletmelerini olumsuz etkileyecek bazı konularda var.
Astronomik tarifeli kule
Bu konuların başında Kule AŞ’nin radyo kanallarından istediği aylık para yer alıyor. Edindiğim bilgilere göre radyo kanallarından aylık 23.300 TL + KDV’lik bir iletim parası alınacak. KDV dahil fiyat yaklaşık 27.500 TL. Radyo sahipleri bu tarifeyi yılbaşına kadar ödemek zorunda. Kuleden yayın yapacak olan kanalların üç aylık bir depozito ödemesi lazım. Bu yaklaşık 82.500 TL. Bu parayı ya nakit ödeyecekler ya da bir banka teminat mektubu ile Kule AŞ’ye verecekler. Aylık 27.500 TL’lik para ise aylık ödenecek para. Üstelik mecburi bir ödeme. Yani devlet diyor ki, “sen şu an yayın yaptığın kuleden çık, benim sana yaptığım kuleye geç, ama bana aylık yaklaşık 23.300 TL+ KDV para öde”. Bu kuleye geçmek mecburi. Son bilgilere göre kule 1 Ağustos tarihinde aktif olacak, yani İstanbul’da yayın yapan tüm radyolar bu kuleye 1 Ağustos itibariyle geçmek zorunda. Şimdilik plan böyle. “Hayır, ben geçmek istemiyorum” deme lüksün yok. Bu kulenin ilk yapılma nedeni, İstanbul’da yer alan radyo frekans kirliliğini yok etmek. Hem radyo kanallarının eşit şartlarda yayın yapmasına yardımcı olmak, hem de frekansları organize etmek. Bu güzel bir fikir, İstanbul’da radyo frekansları çok iğrenç. Tüm kanallar it dalaşı içinde, birbirlerine zarar veriyor, bir radyo kanalını tüm İstanbul boyunca adam gibi dinlemek nerdeyse imkansız. Çünkü frekanslar birbirlerine çok yakın, belirli bir standartları yok ve birbirlerini bozuyor. Daha önce RTÜK İstanbul’dan yayın yapan radyoların ortalama max. 8 KWlık bir yayın yapmasına izin veriyordu, ama herkes vericisinin gücünü açıyordu. X Radyosu 9 KW basıyordu, yanındaki Y Radyosu ise ona gıcıklığına 10 KW basıyordu. Böyle aptal bir it dalaşı var piyasada.
Kendi kulesi ve altyapısı olan radyo işletmeleri ne yapacak?
Yeni kulenin kapasitesi Kule A.Ş.’nin açıklamasına göre 80 FM radyo. Bir söylentiye göre de kapasitesi yüz radyo. Yani bu kuleden en fazla, taş çatlasa 100 radyo yayın yapabilecek. Şu an İstanbul’da yüzün üstünde radyo var, matematiksel olarak bakıldığında bazı radyolar yer bulamayacak kulede. Bunu bırakın, radyolar asıl parasızlıktan yer bulamayacak bu kulede. Neden mi? Düşünün bir radyo sahibisiniz, bu kuleye geçeceksiniz. Önce üç aylık depozito ödeyeceksiniz. Hadi onu banka teminatı ile hallettiniz diyelim. Bunu halleder halletmez aylık KDV dahil yaklaşık 27.500 TL ödeyeceksiniz ve orada yayın yapma hakkını elde edeceksiniz. Üstelik şu ana kadar kurduğunuz sisteminizi de kapatacaksınız. Mesela kendi kulesi olan radyolar, kulelerini kapatacak ve bu kuleye geçecekler. Bu konuda ciddi zarar edecekler. Hem sahip oldukları bir varlık değersizleşecek, hem de kendi sistemlerinde daha ucuza halletikleri bir hizmet için daha fazla para ödeyecekler. Bir radyonun şu an İstanbul yayın verici masrafı on ile on beş bin lira arasında değişiyor. Yani radyolardan Kule AŞ’nin istediği 27.500 TL’lik hizmeti taş çatlasa on beş bin liraya hallediyorlar. E şimdi ne olacak? Bu aradaki fiyat farkından ortaya çıkan zararı kim karşılayacak? Peki kendi sistemleri ve radyo kuleleri olan radyo işletmeleri bu kulelerini ne yapacak? Bir anda ekonomik bir değeri olan ve hatta bilançonuzda değeri olan bir özkaynağınız çöp oluyor. Asabınız bozulmaz mı? Benim bozulur. Hem de feci bozulur. Devlet neden bu konuda daha yumuşak bir geçiş yapmadı? Bu kule sahiplerine neden bir destek verilmedi? Tarifeyi yaparken neden rayiç fiyatlar araştırılıp en azından başlangıç için bu fiyatlara paralel bir fiyat uygulanmadı? Her radyo işletmesinin arkasında kalantör patronlar yok ki. Bazı radyolar 10 bin liraya bu hizmeti hallederken bazıları havadan gelen paralarla 20 bine de halledebilir. Bu havadan para kazananlar ise zaten belli, malum medyalar. Ya siyonistlerin desteklediği radyolar ya da AK Parti hükümeti ile dostane ilişkilerde olan medya gruplarının radyoları. Bana bu konuda en çok ne koyuyor biliyor musunuz? Hadi AK Parti iktidar partisi, onunla dostane ilişkiler de bulunup ticari ayrıcalıklar alabilirsiniz, ama siyonistlerin açık desteği ile yayında olan radyo kanallarının varlığı bana çok koyuyor. Yıllardır siyonistler radyo piyasasının en büyük gücü konumunda, Gezi Parkı eylemlerinde bu radyo işletmeleri kendilerini gayet güzel deşifre ettiler. Şimdi o radyolar tak tak paraları sayıp o kuleye girecekler. Peki hakiki Türk radyoları ne yapacak? Bu aylık parayı denkleştiremeyenler ne yapacak?
Kar kokusu olan bir hadise
Bu böyle olmaz, son zamanlarda ülke olarak ciddi anlamda ekonomik anlamda yaşadığımız sorunların çözümünde de sorunlar yaşıyoruz. Swap anlaşmaları yaptığımız ülkelerin geçmişte Türklüğe, Müslümanlığa yaptıkları şeyleri belki medya hatırlamaz, belki Meclis de hatırlamaz ama halk unutmaz. Bu konularda verilen tavizleri yakından takip ediyor ve yabancı kökenli bir Türk olarak çok üzülüyorum. Bu swap anlaşmalarında da bir kar kokusu ve milli taviz var.
Açılan tüneller, köprüler filan bir hizmet ve o hizmetlerin alternatifleri var. Yani devlet “kardeşim istersen Avrasya Tünelini kullanma” diyebilir. Onun için oradaki özelleştirme ve yüksek fiyatlandırmaya laf edemem. Ama bu kule meselesinde alternatif yok. Devlet “kardeşim, beni alakadar etmez, bu kuleyi kullanacaksın nokta” diyor. Burada iş can sıkıyor. Bu bir kamu hizmeti ise, ki öyle. Bu böyle A.Ş. ler ile maşelerle ile olmamalı. RTÜK bir kamu hizmeti sunmanın sorumluluğu içinde makul fiyatlarla, piyasa gerçeklerine göre ve en önemlisi “kar gözetmeden” bir tarife uygulamalıdır. Burada ben kar kokusu alıyorum.
Kulenin tarifesi de sıkıntılı
Bu yeni Kule meselesinde yaşanan bir diğer sıkıntı da tarifenin tüm radyolar için aynı olması. Yani Ulusal yayın yapan bir radyoda , bölgesel yayın yapan bir radyoda, yerel yayın yapan bir radyoda aynı parayı yani 23.300 TL+ KDV ödeyecek. Bu da anlamsız. Bu üç tip radyonun reklam tarifeleri aynı mı? Yani ulusal radyo kanalları birim reklam saniyeyi mesela 5 TL ye satarken, bir yerel radyo kanalı birim saniye reklamı 5 TL’ye mi satıyor? Yani aynı mı reklam gelirleri? Bu rekabetin doğasına da uymuyor. Kule A.Ş. bu tarifesi ile yerel radyolara nazikçe “gidin” diyor. Bir yerel radyonun ekonomik yapısı ile bir ulusal ve bölgesel bir radyonun ekonomisi aynı mı? Bu tarifeler benim bu hizmete olan inancıma çok büyük bir darbe vurdu. Bu tarife bence standart bir tarife değil, birden çok tarife uygulanmalı. Ulusal, bölgesel, yerel radyoların kuleye ödeyecekleri tarifeler farklı olmalı. Ayrıca radyo kanallarının reklam gelirlerine göre bir tarife olmalı. Yani az reklam alan radyo daha az para ödemeli, çok reklam alan radyo daha fazla para ödemeli. Ciro bazlı tarifeler uygulanmalı. Bu kuleden yayın yapmanın minimum maliyeti belirlenmeli ve ona göre farklı tarifeler uygulanmalı.
Radyolara bir tokat da Kuleden
Şimdi bunları görünce insanın asabı da bozuluyor. Radyo mecrasının reklam harcamalarından aldığı pay belli. Zaten sürünüyor radyoların çoğu, bu mecraya destek olmak yerine, bir tokat da kuleden mi vurulacak? Hedef radyo piyasasının küçülmesini mi sağlamak? Yoksa radyo piyasasında zaten oligopolistik bir pazarda olan pazarı bir tekelci sisteme mi indirgemek? Yani radyo sayısını mı azaltmak hedef? Bu radyo sayısını azaltma hedefi varsa o zaman demek ki radyo pazarını siyonistlere emanet etmek istiyor birileri. Bu en karamsar tez.
Hedef bu değilse o zaman hedef nedir? Burada hedef Kule AŞ’nin para kazanmasını mı sağlamak? Yani bir kamu hizmetini ticarileştirerek kar amaçlı bir işletmeye mi çevirmek? Elbette devlet de para kazanacak, onu işleten işletme de para kazanacak, ama hizmet verirken sosyal devlet anlayışına göre para kazanmalı. Bu kulenin maliyeti kaç para? Duyduğum kadarıyla bu kulenin tahmini plananan maliyeti 170 milyon liraydı. Daha sonra yaşanan bazı aksaklıklar nedeniyle kulenin maliyeti 2020 Ocak itibariyle 342 milyon lirayı buldu. Bu yükselen maliyetin faturasını radyo ve televizyon işletmeleri mi ödeyecek?
Bu kuleden 100 radyodan aylık 23.300 TL para alınırsa toplam 2 milyon 330 bin lira eder. Burada teras, restaurant bilmem neyi de ekleyin, buna TV kanallarından alınacak aylık iletim ücretlerini de ekleyin. Bu kuleye yılda dört buçuk milyon ziyaretçi turistinde gelmesi bekleniyor. Her gelen ziyaretçi on lira harcasa 45 milyon lira eder. Arkadaş bu Kule banka mı yoksa bir kamu hizmeti mi?
Bir şey daha var, radyo mecrasının reklam pastasından aldığı pay televizyon mecrasının aldığı payın yaklaşık 14’te biri kadar. Yani televizyon mecrası, radyo mecrasından on dört kat fazla reklam cirosuna sahip. Peki bu kulede televizyon kanallarından, radyolardan on dört kat büyüklükte aylık iletim ücreti mi alınacak? Yani televizyon kanallarından 23.300 TL x 14,5 = 337 bin 850 TL mi alınacak?
Amortisman süresini kısa tutun tarifeleri düşürün
Ben bu kule işinin işletmeciliğinden hiçbir şey anlamadım arkadaş. Gördüğüm tek şey medyanın ekonomik yapısı düşünülmeden yapılan, nasıl yapıldığı, hangi kriterlerle göre yapıldığı belli olmayan bazı hesaplamalarla bir sektörün mağdur edildiği. Bu tarifelerle bu kulenin amortisman süresi arasında ciddi bir sıkıntı var. Bu bir kamu hizmetidir. Alternatifi yoktur, burada kamu bu kulenin amortismanını uzun vadeli düşünmeli ve finsansal yapısını sektörel kriterlere göre planlamalı. Bir kamu hizmeti için asla hızlı amortisman planlamaları yapmamalı.
Bu proje çok şık, güzel ve kaliteli bir proje. Ama proje buram buram ticaret kokuyor, para kokuyor. En önemlisi medya endüstrisinin ekonomik standartlarına göre belirlenmemiş. Bu projeyi Recep Tayyip Erdoğan’ın çok desteklediğini biliyorum. 2016 yılında başlayan proje gayet hızlı bir biçimde inşaa edildi ve 2020 Ağustosunda faaliyete geçecek. Ama bu projede neden bu kadar yüksek bir ticari beklenti var? Kule AŞ yönetim kurulu, cumhurbaşkanına bu işletmenin misyonunu, vizyonunu ve en önemlisi kamu hizmeti olarak medyaya sağladığı faydaları anlatırken bu astronomik aylık iletim ücretlerini neye göre açıkladı merak ediyorum.
Bu Kulede çay kaç para merak ediyorum
Olmadı, bu kule işi olmadı, çok güzel ve dünya çapında bir proje abartılı ticari beklentiler yüzünden maça yenik başladı. Bende bu kule açılsa da gidip seyir terasını ziyaret etsem diye hayal kuruyordum. Bu tarifeleri görünce vallahi vazgeçtim, orada bir çay içmenin maliyetini tahmin bile edemiyorum. Allah bilir o kulede bir çayın fiyatı da 100 TL olur.