Hepinizin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun! Bu seneki 19 Mayıs'ın anlamı daha öncekilerden çok farklıdır: 2019 Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı ve Kuvva-yı Milliye'nin kuruluşunun (Milli Kuvvetlerin) yüzüncü yılıdır.
Ramazan ayında artık bu köşenin bir geleneği olan Cuma günleri Ramazan'a özel yazıların ikincisi ile karşınızdayım. Pazartesi günü İslam'da en büyük yasaklardan biri olan israf ve gereksiz tüketimin Ramazan'a mahsus iftar sofralarına hakim olduğundan ve bunun dinimizin emri olan bir ibadete hiç de uymadığından bahsetmiştim.
Ramazan ayı, bayram ve kandil günleri özünde dini özellikleri olan ve ibadet edilen dönemler olmasına rağmen, bunların insanların tüketimleri ve yaşam tarzına etkisi tamamen kültüreldir.
3 Mayıs Dünya Türkçüler günüydü. Türkiye tarihinde milliyetçilik hiçbir zaman ayrıştırıcı bir formda olmamıştır.
Cuma günkü yazımda 1994, 2001 ve 2008 Krizlerinin benzerliği ve bunların dışa açık Türkiye ekonomisindeki majör dalgaların dip noktasını oluşturduğunu söylemiştim. Bugün bu krizlerin birbirleri ve mevcut kriz dalgasıyla ortak yönleri üzerinde duracağım.
1994, 2001 ve muhtemelen 2019 Krizi ikiz krizler olarak adlandırılabilir. İkiz Kriz, döviz krizi ve bankacılık krizinin eş anlı olarak gerçekleşmesidir.
Seçimler en sonunda tamamlandı. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere seçim kazanan bütün Belediye Başkanlarımızı tebrik ederim. Barış, huzur ve dayanışma içinde şehirlerimizi yönetmelerini bütün vatandaşlarım adına temenni ederim.
Gelelim bugüne… Malum seçimleri yaptık, hukuk süreci devam etmekte. Seçim denince de, akla, demokrasi gelir. Acaba demokrasi ile kastedilen nedir? Bunun arkasında nasıl bir iktisadi yapı olmalı? Kitleler yönetimde söz sahibi nasıl ve hangi kanallardan olur? Bunun iktisadi yapı ile alakası nedir? Bu soruları cevaplamak istiyorum…