VAY BAŞIMIZA GELENLER!

Fehmi KETENCİ 18 Eyl 2016

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Yazının başlığı; neredeyse şehir efsanesıne dönen, güncel yaşamımızda sıkça söylediğimiz, dillerden düşmeyen bir sözcük.

Yazının başlığı; neredeyse şehir efsanesıne dönen, güncel yaşamımızda sıkça söylediğimiz, dillerden düşmeyen bir sözcük. Anlamı nedir, neleri kapsar, bu konuda sayfalar dolusu yazı yazmak mümkün. Ama kısacası ifade ettiği, hemen hemen tüm içeriğini anlatan tanımlama; insanların hiç beklemedileri bir anda kaşılaştıkları, üzücü, şaşırtıcı, hayal kırııklığı, üzüntü yaratan ve insanları anlık karamsarlığa, çaresizliğe mahkum eden ve çoğu zaman çaresizliğimizi ifade eden bir sözcük. Ve; bizi bu başlığı atmaya yönlendiren çaresizliğimizin nedeni, bu yazının konusudur. Bu yazı, artık ülkemizde alışkanlık haline gelen bir zam haberi ve sıcağı sıcağına uygulanmasına başlanmasından kısa bir süre sonra yazıldı. Aslında ülkemizde zam haberleri sonrasına yazılar yazılır. Kenidinize dert etmenize gerek yok. Bu tür zam uygulamaları günlük yaşamımızın olmazsa olmazlarından biridir.

Zamlar konusunda kimbilir ne çok yazılar yazılmıştır.. Yazılanların ana konusu zamlardır ama, yazanların bu konuya bakışlarına mahkumdurlar o yazılar. Ekonomistler farklı bir pencereden bakarlar ve zamları daha akademik, rakamlar karmaşası halinde yorumlarlar. Zamların hedefi ve muhatabı olan dar gelirliler de bu yorumlardan anlayamazlar, asla bir sonuç çıkaramazlar.

Bu zamlar hakkında yazı yazan, yorum yapan bazı kesimler de vardır ki; onlar, zamlar yokmuş, iyi bir şeymiş gibi yazılar döşenirler ve bu arada ekonominin görüntüsünü uzaydan bakarak yansıtmaya çalışırlar. Bu tür yazılar da zamların hedefindeki dar gelirlileri sadece gülümsetir. Vay bee!. “Ekonomi ne de iyi durumdaymış” diyerek gülümsemekle yetinirler.

Ama aslolan, o ekonominin kalkınması için olmazsa olmaz olan, nereden olduğu bilinmeyen bütçe açıklarına veya başka zorunlu yatırımlara destek için zamların gerekliliğidir. Ve bu gerekliliğin sorumluluğunu hisseden ve yüklenmek zorunda bırakılan işçi, memur, köylü, kısacası ülkesi için her tür fedekarlığı yapan dar gelirlidir. Onlar sadece; kısa süreli “vay başıma gelenler!” yakınmasının arkasına sığınır ama o zamlar zorunlu olarak ondan alacaklarını almıştır çoktan. Bunların en önemlisi akaryakıt zamlarıdır ki, ekonominin can simidi olduğu söylenen bu zamlar, ahtapot gbi ekonominin her dalına kadar uzanır gibi görünse de öncelikle; dargelirlinin cebindeki kalan kırıntıları da toparlayıp alır gider

Burada asıl olan ve de üzerinde bir kaç satır yazılması gereken ise bu zam uygulamalarının artık bir kandırmaca halini almasıdır. Zama kılıf hazırlamak için zamdan bir süre önce o ürüne minicik ve de sembolik, “fiyat ayarlaması” adı altında fiyat indirimi yapılır ve çok geçmeden o yapılan indirim misli olarak ve fazlasıyla zam olarak o ürüne yansıtılarak size geri döner. Arkasından da o küçük gibi görünen zamlar kar topu gibi kısa sürede büyür ve hedeftekiler tam isabet olur. Baktığınızda küçük oranlar olarak yapılan bu zamları bir yıl içinde alt alta topladığınızda inanılmaz oranlarla karşılaşabilirsiniz. Ve o yıl içinde rekor oranlara varılan zamla inanılmaz rakamlara çıkan o ürün, Avrupa ülkelerinde en yüksek fiyatla satılan olma konusunda bir rekora imza atar ve adından söz ettirir. Bu yazdıklarımdan sonra bu ünü Avrupa’ya yayılan ürünün ne olduğunu hemen anlamışınızdır. Söz ettiğimiz petrol ürünlerinden en çok kullanılanı olan akaryakıttır.   Fiyatının nerelere geldiğini, dünya ülkeleriyle kıyasladığınızda kolayca anlayabilirsiniz. Vay başımıza gelenler! Ülke ekonomisini düzeltmek için, dar gelirliye dokunmadan, zam yapmadan, daha doğrusu öncekilerin yaptıklarını yapmadan yeni kaynaklar yaratacağız diyenlere selam olsun. Ve bu yaptıklarına “yeni kaynak bulma” diyebiliyorlarsa bravo doğrusu!